Kemal Öztürk
İktidarı destekleyenler arasında neredeyse “En Kaliteli, en nazik, en kibar, en hoşgörülü” olan meslektaşımız
Şirin Payzın’ın yönettiği Ne Oluyor’da çok düzeyli bir tartışma programı izledik…
Karşılıklı sert eleştiriler yapıldı ama kimse kimseyi incitmedi…
Meslektaşlarım Şükrü Küçükşahin de Kemal Öztürk de nefis bir program çıkardılar…
Orada da karşılıklı eleştiriler olmasına rağmen ne eleştiren düşürdü düzeyini ne eleştirilen…
Şükrü Küçükşahin iktidar ya da muhalefet dinlemeden, kendi penceresinden her gördüğü yanlışı rahatlıkla eleştirebilen az sayıda meslektaşımızdan biri…
Elbette alkışı hak ediyor…
Ama ben bugün Kemal Öztürk’ü alkışlayacağım…
Çünkü…
İktidarı destekleyenler arasında neredeyse “En Kaliteli, en nazik, en kibar, en hoşgörülü” olan meslektaşımız Kemal Öztürk…
Hiç öfkelenemiyor…
Müdahale etmiyor…
Dinliyor, gülümsüyor, anlayışla karşılıyor ve başkaları gibi, “ben Ak partili değilim” yalanına sapmıyor…
Aksine…
“Ben elbette Ak Partiliyim ama üyesi değilim” diyebilecek kadar dürüst…
Hele program sonunda CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Öztekin’e “eğer sesim yükseldiyse özür dilerim” deyişi vardı ki; sadece o centilmen tavrı bile alkışlanması için yeterliydi…
Keşke bütün meslektaşlarımız tartışırken mesleklerinin “gazetecilik” olduğunu unutmasalar…
Benim karşı olduğum şey; meslektaşlarımın “taraf” olmaları değil, “tetikçilik” sayılabilecek ölçüde “taraftar” olmaları, kendileri gibi düşünmeyen meslektaşlarını aşağılamaları…
Mesleğinin “gazetecilik” olduğunu hiç aklından çıkarmadan “taraf” olmayı başaran Kemal Öztürk’ü alkışlıyorum