Kemal Öztürk kıskançlık krizinde! Bülent Arınç'a bakın neden sitem etti?
Uzun yıllar Bülent Arınç'ın danışmanlığını yapan Kemal Öztürk, Arınç'ın biyografi kitabını kendisine değil de Ömer Şahin'e yazdırmasına sitem etti.
Yazısına "Bu kitabı ben yazacaktım" diyerek başlayan Kemal Öztürk "Böyle tepkisel bir cümleyle başladım yazıya zira hafiften kıskançlık krizindeyim! Evin oğluna değil de, komşunun gözlüklü çocuğuna ilgi gösteren baba konumunda şu an Bülent Arınç benim için. Zaten atalarımız doğru söylemiş, ‘evin danasından öküz olmaz’" diyerek içinde ne varsa bir güzel döktü.
Uzun zamandır böyle bir kitap yazmayı kendisinin de tasarladığını belirten Kemal Öztürk yazısının sonunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek: "Allah’ım ne olur bu yazıyı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan okusun. Sonra beni arayıp, “Kemalcim gel sen de benim biyografimi yaz. Ben seni daha çok seviyorum” desin." dedi.
İŞTE KEMAL ÖZTÜRK'ÜN BUGÜNKÜ YAZISI
Bu kitabı ben yazacaktım! Böyle tepkisel bir cümleyle başladım yazıya zira hafiften kıskançlık krizindeyim! Evin oğluna değil de, komşunun gözlüklü çocuğuna ilgi gösteren baba konumunda şu an Bülent Arınç benim için. Zaten atalarımız doğru söylemiş, ‘evin danasından öküz olmaz’.
‘Bu kitabı ben yazacaktım’ derken şaka sandınız sanırım. Değil. 2008 yılında Bülent Bey Meclis Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra, biyografisini yazmaya karar vermiştim. Ve Bülent Bey ile kitabın planlamasını konuşup, çalışmaya başlamıştım bile. Hatta ağabeyleri Ümit ve Kutlay Arınç ile röportajlar yapıp kaydettim.
Ayrıca Bülent Bey’in ve ailesinin çok eski fotoğraflarını toplamaya başladım. Hatta o fotoğrafların bir kısmı hala bende duruyor. Ömer Şahin’in hazırladığı kitaba baktım o fotoğraflar yok. Yeni baskısı için vereceğimi düşünüyorsa Ömer, avucunu yalar!
Yani demem o ki, o kitabı yazmaya başlamıştım ve dokümanları topluyordum. Ancak araya benim Başbakan Danışmanlığım, Bülent Bey’in Başbakan Yardımcılığı, sonra Anadolu Ajansı işleri girince kitap projesi ertelendi. Yine de birkaç defa niyetlendim. Hatta kitap projesinin yanında belgesel projesini ekledim. Bülent Bey ‘şu yoğunluk bitsin bakarız’ diyerek projeyi öteledi. Keşke dinlemeseydim.
Sonra ikimiz de Ankara’daki aktif görevlerimizden çekildiğimizde, lanet FETÖ olayları, 15 Temmuz darbesi, krizler, sorunlar vs. girdi aramıza. Ve benim kitap yazma projem öylece kaldı.
Tam niyetlendiğim zaman, komşu çocuğunun evdeki boşluğu fırsat bilip, sandalyeye kurulduğunu öğrendim!
“Arınç, Küçük Erbakan” isimli kitabı okuyorum bu sıra anlamışsınızdır. Gazeteci Ömer Şahin nehir söyleşi şeklinde yazmış. Üstelik Bülent Bey’le çekilmiş kendi fotosunu koymuş kitaba, nispet yapar gibi! Hayır kıskançlık saymayın, gerek yoktu yani. İkisi de mutlu mutlu gülümsüyor bir de!
Kitaptaki fotoğraflar her ne kadar ilk kez yayınlanan çok eski fotoğraflar da olsa, bence daha kaliteli kağıda basılmalıydı. Cimrilik yapmış Ömer!
Bir de kitap, üç cilt olacakmış. Yok daha neler! Elimdeki ilk cilt AK Parti’nin kurulma tarihine kadar olan kısmı anlatıyor. Çocukluk, gençlik ve ilk siyaset yılları. Sonra 2002 yılıyla birlikte AK Parti dönemi ve devamı anlatılacak. Yani benim tarih sahnesine çıktığım dönemler!
Ne yani şimdi her gününe ve saatine şahit olduğum o dönemleri, komşunun çocuğu mu yazacak? Yok, bu kadarına dayanamam.
Ömer Şahin parlamento muhabiriyken Başkan Bülent Arınç’la ‘eski tanışıyoruz’ diye bir iki defa görüşmüştü. Ben o zaman işkillenmiştim bu yakınlıktan ve türlü bahanelerle uzak tutuyordum Ömer’i. O zamandan beri sevmezdi beni biliyorum. Ben Ankara’dan taşınınca fırsatı kaçırmamış. Şimdi üç cilt kitap yazacak. Hem de benim en aktif danışman olduğum yıllar da dahil. Allah’ım lütfen rüya olsun!
Kitabı didik didik ettim, benden bir tek satırda bile bahsetmiyor Bülent Bey. Tamam anlattığı tarih diliminde tanışmıyoruz ama yine de insan “ya Kemalin de gönlünü alacak bir şey diyeyim” der. Yok, ‘Vefa’ İstanbul’da bir bozacının adıdır, bunu bir daha anladım.
Hadi Bülent Bey öyle de, Münevver Arınç hanımefendinin yaptığına ne demeli? Evdeki fotoğraf albümünü toparlayıp o vermiş Ömer’e. Anlayacağınız her yandan vurdular beni.
Rahmetli Mehmet Ali Birand, ben Meclis’te danışmanken aramıştı bir defasında. O çok samimi ses tonuyla, “Kemal bak çok tarihi günlerden geçiyoruz. Sen de çok önemli olaylara şahitlik ediyorsun. Bunları not al. Sonra unutursun” demişti.
Rahmetliye dedim ki, “Meclis’e geldiğim ilk günden beri not tutuyorum üstat”.
“Aferin. Sonra bunları kitap olarak yayınla” dedi.
Ben de öyle yapacaktım. Ama şu duruma bakın dostlar.
Şimdi demem o ki, Bülent Bey’in Meclis Başkanlığı dönemine ait çok önemli olayların notlarını tuttum. Çok orijinal fotoğrafları topladım. Benim gözlemlerim ve basında çıkan haberler de elimde.
Biliyorum bu yazıdan sonra Bülent Bey beni arayacak, “Kemalcim boşuna alınganlık yapmışsın. Ben seni çok seviyorum. Senin yerin başka” diyecek. Yine eminim sonra Ömer Şahin arayıp “Kemal biz dostuz, meslektaşız. Olaylar benim dışımda gelişti” deyip elimdeki notları, fotoğrafları ve bilgileri isteyecek.
İşte şuraya yazıyorum: Hayatta vermem. Ben de alternatif bir kitap yazacağım.
Allah’ım ne olur bu yazıyı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan okusun. Sonra beni arayıp, “Kemalcim gel sen de benim biyografimi yaz. Ben seni daha çok seviyorum” desin.
Amin deyin lütfen!