MEDYA KÖŞESİ

Kemal Öztürk hangi şairin bağımlısı oldu?

Yoğun tartışma programları, siyasi yazılar, konferanslar derken hayatının kuraklaştığını ve mutsuzlaştığını fark ettiğini söyleyen Kemal Öztürk kendine yeni bir alan açtığını ve bu alanda önemli bir şeyi keşfettiğini söyledi.

Kemal Öztürk hangi şairin bağımlısı oldu?

İçeride siyasetin tüm hayatımızı kaplamasının sakıncalarından bahseden Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk son günlerde ünlü şair ve mütefekkir Sadi Şirazi’nin adeta bağımlısı olduğunu belirtti. Öztürk bugünkü köşesinde arkadaşlarına gönderdiği, gündeminde tutarak kendisini rehabilite ettiği dizeleri paylaştı. 

Siyasetin dışındaki hayatı da keşfedin

Siyasi gündem baskın bir biçimde her şeyi örtüyor, öteliyor, ötekileştiriyor.

Mübarek Ramazan ayı bile seçimlerin gölgesinde kaldı. Ayrıca baharın geldiğini anlayamadık bile. Baktım en sevdiğim Nisan ve Mayıs ayları tartışmayla, hay huyla geçip gitmiş. Doğanın muhteşem uyanış şölenini kaçırdık. Karadeniz yaylaları, Akdeniz kıyıları, Anadolu ovaları nasıl coşmuştur şimdi. Hepsini kaçırdık.

Gerçi Ramazan başlamadan Bozburun Yarımadası’nda Karia yolunda 3-4 gün ucundan yakalayabildim baharı güzelliğini.

Mübarek Ramazan geldi yürüyüş bitti. Tabi elimiz kolumuz kalkmıyor. Bir de seçim atmosferi gelince iyice eve, iş yerine kapanıp kaldık.

EN BÜYÜK TEHLİKE HAYATI SİYASALLAŞTIRMAKTIR

Ya tartışma programları izliyor insanlar ya da sosyal medyada tartışıyor. Doğal olarak bütün tartışma neredeyse siyasetin, seçimlerin etrafında dönüyor ülkede.

Ama biraz dozunu kaçırdık.

Yanlış anlamayalım, siyaset kötü bir şey değildir. Soğumamak lazım. Bilakis ilgilenmek ve kaliteli hale gelmesi için çaba harcamak da gerekir.

Ancak en büyük tehlike, hayatı siyasallaştırmaktır. O kadar tuhaflaştı ki insanlar, mesela doğayla ilgili bir paylaşım yapıyorsunuz, konu Gezi tartışmasına dönüyor.

Kiraz toplama videosu paylaşıyorsunuz, hükümetin çiftçiye, tarıma verdiği zararı anlatıyorlar.

Bir müzik parçası dinliyorsunuz, konu ekonomi politikalarına geliyor.

Nasıl beceriyorlar bunu bilmiyorum. Ancak ne yaparsak yapalım konu bir şekilde siyasallaşıyor. İnsanlar farkında değil ama bu hayatın çoraklaşması, tatsızlaşması, sığlaşması demektir.

HAYATI ISKALAMAYIN

Bu seçim bitene kadar durum böyle olur, sonra değişir sanıyorsunuz. Oysa sonra yerel seçim var, sonra başka seçim… derken bir bakmışsınız hayatı ıskalamışsınız.

Sadece baharın gelişini kaçırmazsınız bu durumda, çocuklarınızın büyümesinden tutun, sağlıklı bedene, sanattan tutun, maneviyata kadar, bakmışsınız birçok şeyi atlamışsınız.

Hayatın siyasallaşması çok tehlikelidir.

Eğer yaşamınızda her şeye, herkese ve her konuya politik açıdan bakıyorsanız, hemen önleminizi alın, hayatınız siyasallaşıyor demektir.

HAYATIMIZ SİYASALLAŞIRSA NE YAPMAK LAZIM

Ben yoğun tartışma programları, siyasi yazılar, konferanslar derken hayatımın kuraklaştığını, çoraklaştığını ve mutsuzlaştığını fark ettim şahsen. Stresim artmış, hareket alanım daralmış, daha az güler, daha çok somurtur olmuşum.

Önlem almam gerekir dedim. Tartışma programlarını ve konferansları azalttım. Sosyal medyada daha az siyasi konularda paylaşımda bulundum (tam beceremedin gerçi). Zaten hiç tv izlemezdim. Radyoda siyasi tartışma programı olunca da kapattım.

Ramazan nedeniyle hareket kabiliyetimiz kısıtlanınca kendimi müziğe verdim (yoksa doğaya kaçardım). He gün düzenli ve uzun süreli müzik dinlemeye başladım. Özellikle de etnik müzikler.

HAFIZ-I ŞİRAZİ’Yİ KEŞFETMEK

Anlayacağınız kendime yeni bir alan açtım. Ve bu alanda çok önemli bir şeyi yeniden keşfettim: Sadi Şirazi. İranlı büyük şair, mütefekkir, gönül adamı. Onun şiirlerinden bestelenmiş müzikleri dinlerken, Şirazi’yi yeniden keşfettim. Tıpkı Halil Cibran’da olduğu gibi, şimdi her yanım Şirazi’nin şiirleri, gazelleri, beyitleri ve onlardan bestelenmiş müziklerle doldu.

Yadında mı doğduğun zamanlar?

Sen ağlar idin, gülerdi âlem;

Bir öyle ömür geçir ki olsun

Mevtin sana hande, halka matem.

Bunları arkadaşlarıma gönderiyorum, paylaşıyorum ve gündemimde tutmaya çalışıyorum. Böylece kendimi rehabilite ediyorum.

Diğer adıyla Hafız’ı Şirazi aşka, tutkuya, özleme, inanca ve hayata dair öylesine farklı yorumlar getirdi ki beni rehabilite etmedi sadece, kendine bağımlı hale de getirdi.

“Mecnunun gam yükü

Leyla’nın saçının kıvrımındadır”

Özellikle onun şiirlerinden bestelenen Farsça müzik eserleri ise ayrı bir bağımlılık nedeni olabilir. Yaseran Kürtlerinin besteleri, Ali Rıza Gorbani sesinden dinlediğiniz bir Hafız bestesi, sizi esir alacaktır eminim (Türkçe alt yazılı bu eserleri Youtube’da bulabilirsiniz).

Anlayacağınız çok iyi geldi bu yöntem bana. Siz de tavsiye ederim bir süreliğine.

Aslında sürekli böyle mi yaşasak acaba?

Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme

Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme

İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma

Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme

Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin gaybın sırrını

Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme

Ka’be aşkıyla çölde yürüyeceksen eğer

Batsa da ayağına muğîlân dikeni, üzülme

Yorumlar