Kemal Öztürk +90 projesinin perde arkasını yazdı! Amaçları ne?
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk Almanya, Fransa, ABD ve İngiltere'nin Türkiye'de ortak kanal açma projesinin perde arkasını yazdı.
ABD’den Amerika’nın Sesi (VOA), Almanya’dan Deutsche Welle (DW), Fransa’dan France 24 (F24) ve İngiltere’den BBC gibi medya kanallarının Türkiye'de ortak Youtube kanalı açması medyanın gündemine oturdu.
Bu 4 büyük medya kuruluşunun başka bir ülkede böyle bir girişimlerinin olmaması akıllara soru işareti getirmişti. Kemal Öztürk konunun perde arkasını köşesine taşıdı.
Meğer daha önce gündeme gelen bu projeye Almanya dışındaki ülkeler mesafeliymiş. Ama ne olduysa olmuş birden proje hayata geçmiş.
İŞTE KEMAL ÖZTÜRK'ÜN O YAZISI
Başlık bana ait değil. Türkiye’de dört devletin ortak açtığı Youtube kanalı projesinde yer alan birine ait. Yerinde ve anlamlı bir kavramlaştırma olduğu için ondan aldım.
Medya dünyasında son günlerin en ilgi çekici projesini duymuşsunuzdur. ABD’den Amerika’nın Sesi (VOA), Almanya’dan Deutsche Welle (DW), Fransa’dan France 24 (F24) ve İngiltere’den BBC gibi, dünyanın en büyük dört devlet medya kuruluşu bir araya geldi ve Türkçe bir Youtube kanalı kurdu.
Adı “+90”. Sloganı, “tarafsız gündeme bağlan”. Geçen Pazartesi açılışını yaptılar.
Beni de davet etmişlerdi ama gidemedim. Ancak bu ilgi çekici projenin ne olduğunu, neden açıldığını o günden beri merak ediyorum. Kulaklarım açık, ilgili olduğunu düşündüğüm herkese de soruyorum. Sonunda işin perde arkasını az da olsa aralayıp bir şeyler öğrenebildim.
KAR AMACI VE GAZETECİLİK KAYGISI OLMAYAN PROJELER
Hatırlarsınız 17.04.2019 tarihinde “yabancı medyanın Türkiye ilgisi” diye bir yazı yazmıştım. O zaman “+90” kanalı projesi yoktu. Türkçe yayın yapan medya kuruluşlarına her geçen gün yenilerinin eklenmesini ilgi çekici bir gelişme gördüğümden, bu konu hep ajandamda taze duruyordu.
Amaçları ekonomik kazanç değil, gazetecilik kaygısı değil. Peki ne? Ben devlet destekli bu medya projelerinin ve kar amacı gütmeyen tüm girişimlerin politik bir amaç taşıdığına inanıyorum.
Başka bir nedeni de, Türkiye’de medya öylesine kötü durumda ki, halk artık bu yayınları okumadığından, haber ihtiyacını artık yabancı medyadan karşılıyor. Düşünsenize, benzine zam haberi yayınlamadı bir ara bizim medya. Tabii ki millet bu gibi medya kuruluşlarına inanmaz, gidip yabancı medyayı okur.
Bu yüzden BBC, DW, VOA, Sputnik, Rudaw, F24, the İndependet, Çin Devlet Televizyonu, İran Devlet Ajansı gibi kuruluşlar, Türkçe yayın yaparak çok sayıda okur elde etti.
DÜNYADA İLK DEFA YAPILAN İLGİNÇ PROJE
Ancak dört büyük devletin, dört önemli kuruluşunun ortaklaşa bir proje geliştirmesi, dünyada ilk defa görülüyor.
Şaşırtıcı olan, bir televizyon kanalı değil, bir Youtube kanalı açılıyor.
Projede yer alan birkaç kişiyle konuşma fırsatı yakaladım. Bu projenin nasıl geliştiğini anlattılar bana. Sonunda kanaatim kesinleşti. Sizlere de aktarayım.
Aslında projenin fikir babası ve dinamosu Almanya. DW bu projeyi ilk önce bir televizyon kanalı olarak tasarladı ve diğer muhataplarına götürdü. Ancak üç devletin resmi medya kuruluşları bunu kabul etmedi.
Fakat DW ısrarını sürdürdü. Bu kez, tüm masraflarını DW’nin karşılayacağı ortak bir Youtube kanalı kurulması için teklifi götürüldü. Bu teklife VOA ve BBC Türkçe servisinde çalışan Türkler itiraz ettiler. Bu itirazlarını resmi olarak da yöneticilerine bildirdiler. Zira finansı ve editöryal yönetimi başka bir kuruluşun kontrolünde olan bir kanalın sorumluluğunu paylaşmak istemediler.
Üç devletin medya kuruluşu tekrar olumsuz cevap verdiler. Geçen yılın Kasım ayında açılacak kanal bu yüzden hayata geçmedi.
ALMANYA PROJEYE 5 MİLYON EURO AYIRDI
Ancak bu yıl seçimlerden sonra, tüm kurumların üst düzeylerinden gelen bir emirle projenin hayata geçirileceği duyuruldu.
DW, bu proje için 5 milyon EURO ayırdı. Ve kurumların üst düzey yöneticilerinin katılımıyla kanal geçen Pazartesi günü yayına başladı. DW gelen itirazları göz önüne alarak, kanalın siyasi değil, kültür sanat ağırlıklı sosyal yayıncılık yapacağını söyledi.
Projeye göre, VOA, BBC ve F24 hazırladıkları dosyaları +90 kanalına verecek, onlar da yayınlayacak. Kanalın yönetimi Almanlarda olacak.
Bunca yıldır medya sektöründe olan biri olarak böyle bir proje görmedim. Ve tarihinde ilk defa bu tür bir ortaklığa giren medya kurumlarının amacını da anlamadım.
AMAÇ POLİTİK Mİ?
Bu yüzden projeyi bilenleri bulup onlara sordum. Onlar da anlamamış ve tatmin edici bir açıklama da görmemişler yöneticilerinden.
Ancak kanaatlerini şöyle ifade ettiler: “Türkçe servislerinde çalışan birçok kişi itiraz etti bu projeye. Ancak onlar yine de açtı. Dışarıdan bakan biri, Osmanlı’ya karşı birleşen “Devleti Muazzama” gibi, dünyanın en büyük devletlerinin bir araya gelmesini bu kez “medyayı muazzama” diye okusa, hak veririm. Almanya çok ısrarlı ve sanırız onun politik amaçları olabilir. Unutmayalım en çok FETÖ’cü Almanya’da yaşıyor.”
Tabii bizim medyada birçok kavramın içi boşaltıldığı ve inandırıcılığı kalmadığı için, “dış güçlerin medya operasyonu” diyemiyorum bu projeye artık. Zira bazı yazarlarımız leylek göçü kesilse, bunu da dış güçlere bağlayacak kadar kavramı perişan ettiler.
Bu nedenle başlığa projeyi yakından bilen, aklı başında meslektaşımın, “medyayı muazzama” tanımını koydum.
Bu projede FETÖ’ünün parmağı var mıdır bilmiyorum. Bunun da içini boşalttı bazıları sağ olsun! Orada çalışanları da itham etmek istemem. Ancak bu proje bana hala tuhaf geliyor.
ÜÇ ÖNEMLİ KONU
Üç şey söyleyerek yazıyı tamamlayayım.
1. Yabancı medyanın bir ikisi istisna, çoğunun Türkiye’ye gelmesinin politik amaçları var. Bu yüzden okuyucuların yayınları ihtiyatlı takip etmesini tavsiye ederim.
2. Türkiye’deki medya güvenilirliği perişan halde. Acilen bu düzen değişmeli. Güvenilir medya organları hayata geçirilmeli. Yabancı medyanın gücü ancak bu şekilde dengelenebilir.
3. Yabancı medyanın Türkçe servislerinde çalışan insanların hepsine “ülke düşmanı” diye bakılmamalı, vatansever olanlar çoğunlukta. Onlar da ekmek parası peşindeler.