POLEMİK

Kekeç'ten Can Dündar'a 'sinsi' suçlaması

"Biz, desteğine ihtiyaç duyduğumuzda (mesela militarist baskı dönemlerinde) neden Can Dündar’ı ortalarda göremiyoruz?" diyen Kekeç Dündar için "sinsi" dedi...

Kekeç'ten Can Dündar'a 'sinsi' suçlaması
GAZETECİLER.COM - Milliyet yazarı Can Dündar'ın Cumartesi günü kaleme aldığı yazısındaki sözleri Star yazarı Ahmet Kekeç'in tepkisini çekti.

"Merve Kavakçı'nın evi basıldığında kıyamet koparmışlardı" diyen Dündar köşesinde şöyle yazmıştı:

"Başbakan'ın "Buyursun dağa gitsin" uyarısının ardından polisin Leyla Zana'nın evini basması zorbalıktır.
12 yıl önce de DGM savcısı, Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı'nın evini basmaya kalkışmıştı.
O zaman da, merkez medyadan alkış sesleri yükselirken şiddetle karşı çıkmış, "Geceyarısı eşkıya kovalar gibi kapıya dayanıp zorbaca haneye girmeye kalkışan savcıyı" eleştiren bir yazı yazmıştım."

Star yazarı Kekeç  "Bir Sen Eksiktin" başlıklı köşe yazısında Can Dündar'ı sert bir şekilde eleştirdi.

İşte Kekeç'in Can Dündar'a salvoları:

"... kadrosuzluktan “özgürlükçüymüş gibi” yapan Can Dündar’ın, Merve Kavakçı’nın evine yapılan baskını hangi yazıyla, hangi cümlelerle, hangi sözcüklerle eleştirdiğini hatırlamıyorum. Hatırlatırsa sevinirim.

Bizi ikna etmesi gereken başka hususlar da olacak tabii.

Niçin kendisini muteber, sözüne güvenilir ve ilkeli bir gazeteci sayacağız?

Niçin “sallıyormuş gibi” yaptığı özgürlük bayrağına inanacağız?

Bıraksın Can Dündar onu bunu da, bize önce, 28 Şubat sürecinde nerede olduğunu, hangi pozisyonu temellük ettiğini ve kimin bayrağını salladığını anlatsın.

Bıraksın Merve Kavakçı’yla Leyla Zana arasında “özdeşlik” kurmayı da, “Şartlar olgunlaşırsa darbe meşrudur” sözünü, “Bugün de şartlar olgunlaşmadı mı Kemal Bey?” diyerek, nasıl zalimce bir fetvaya dönüştürdüğünü anlatsın.

Bıraksın “askerin siyasete müdahalesine karşıymış gibi” yapmayı da, niçin “dar zamanlarda” (mesela postmodern darbe sürecinde) bu nevi müdahaleleri “anlayan ve kollayan” bir tutum takındığını anlatsın...

Bıraksın “basında kartelleşme ve tekelleşme” edebiyatı yapmayı da, kendi patronunun kurduğu “dağıtım karteli” mevkute kıyımı yaparken niçin ortalıktan toz olduğunu anlatsın.

Bıraksın “Genelkurmayı tebrik ettiler” diyerek mevzuyu çarpıtmayı da, darbe dönemlerinde “tebrik kuyruğuna” giren meslektaşlarını anlatsın.

Bıraksın “Kürt meselesi” diye ortaya laf yuvarlamayı da, bugüne kadar hangi koğulmuşun, hangi mazlumun, hangi darbe mağdurunun, hangi Kürt’ün, hangi Türk’ün yarasına merhem olduğunu anlatsın.

(...)

Biz, desteğine ihtiyaç duyduğumuzda (mesela militarist baskı dönemlerinde) neden Can Dündar’ı ortalarda göremiyoruz?

Neden “sinsi” ve “şahsi” oynamayı tercih ediyor?

Neden risk almaktan köşe bucak kaçıyor?

Bir zahmet bu konulara da bir açıklık getirsin.

Ki, sözüne itibar edelim, “muteber bir gazeteci” sayalım kendisini."

 

Ahmet Kekeç'in yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.

 
ÇOK OKUNANLAR