Kekeç bombardımana devam ediyor!
Ahmet Kekeç, Star gazetesindeki köşesinde Milliyet yazarı Can Dündar'ın Gezi Parkı eylemleri sırasında attığı mesajlara yönelik eleştirilerini bugün de sürdürdü.
"Bu gibi durumlarda şu söylenir: Sen hâlâ konuşuyor musun?" diyen Kekeç yazısında Can Dündar'a şöyle yüklendi:
ÖNCE O SÖZLERİNE AÇIKLIK GETİR BAKALIM
"Konuşmadan önce, şu “Katliam var. Küçücük yaşta çocuklar analarının elinden zorla alınıp götürülüyor!” sözlerine bir açıklık getir bakalım.
Bu katliamda neler yaşandı?
Kaç kişi öldü?
Hangi çocuklar analarının elinden alınıp zorla götürüldü?
Bunların sayısı ne?
Götürülen çocuklar hangi kampta mahfuz tutuluyor?
TOMA’nın altına yatacağını söylüyordun... Pek müddei ve erkeksiydin...
Niçin ilk fırsatta sıvıştın?
BEYRUT MANZARASINDAN MEMNUN MUSUN
Oğlunun Ankara’da bulunduğu (yahut Ankara’da yaşadığı) bilgisini neden kamuoyundan gizledin?
Peki, ekranda gördüğün Türkiye’den sen memnun musun?
Elbirliğiyle sokağa döktüğünüz insanların yarattığı Beyrut manzarasından sen hoşnut musun?
Bu kargaşada ölen yahut öldürülen insanlar...
Molotoflarla yakılan araçlar...
Devrilen ambulanslar...
Sökülen kaldırımlar...
Dağıtılan çiçek tarhları ve parklar...
Parçalanan vitrinler, yağmalanan dükkânlar, Gezi Parkı girişine kurulan barikatlar, “komün yaşamı” adı altında sergilenen kepazelikler, terörize edilen milyonlar...
Bunlar seni mutlu etti mi?
Efendim, Başbakan “Menderes ve Özal” diyerek kendisini yakın tarihin karanlık sayfaları içine yerleştiriyormuş... Ayrıyeten polis devletine gidiyormuşuz.
Kusura bakma ama Menderes ve Özal’la simgelenen “yakın tarihin karanlık sayfaları” da sizin eseriniz...
Sizin utancınız...
POLİS DEVLETİ ARIYORSAN YAPTIĞIN BELGESELLERE BAK
Polis devleti arıyorsan, Gezi Parkı’na değil, belgesellerini yaptığın tek parti “asrısaadetine” gideceksin.
Orada, buğulu ve romantik ses tonuyla bile kamufle edemeyeceğin hakiki vahşet görüntüleri var.
Biraz sağduyulu ol, İstiklal Mahkemeleri’nin nasıl insan kıydığını anlat.
Biraz sağduyulu ol, Dersim’de neler yaşandığını anlat.
Biraz sağduyulu ol, tek parti polisinin kitleleri ne yönde terörize ettiğini, kimlerin başına hangi çorapların örüldüğünü, Sabahattin Ali’den başlayarak hangi değere hangi “muamelenin” reva görüldüğünü anlat.
Önce geçmişin “polis devleti” uygulamalarıyla ödeş ki, sözünün bir değeri olsun.