ANALİZ

Katliamlarda Müslüman gazeteciler pek mi masum?..

Vahiy dinlerinden olmayan ama dünyada en çok inananı olan Uzakdoğu dinlerinin birbirlerini asıp, kestiğini, bombalarla....

Katliamlarda Müslüman gazeteciler pek mi masum?..

ADNAN BERK OKAN

Ey güzel insanlar!..

Ey aklı başında samimi Müslümanlar!..

Daha ne kadar zaman başımızı kuma sokup da devekuşu gibi gerçekleri görmezden geleceğiz?..

Farklı mezheplerden olsak bile; aynı Allah’a, aynı Kitaba, aynı Peygamber’e iman ettiğimizi kabul edip asgari değil azami müştereklerde ne zaman buluşacağız?..

Bu kavga, bu kin, bu şiddet, bu nefret, bu savaş nedir ya Allah aşkınıza?..

Bu sizinki “dindarlık” mı gerçekten de?..

Sizler sahiden de Muhammed’in ümmetinden misiniz?..

 

Ne bu yahu?..

Yahu şu Avrupalı Hıristiyanlar neden boğazlamıyorlar birbirlerini?..



Canlarını veriyorlar…

Zalim
bir zabit, işgal ettikleri bir köyde bir adamcağıza zulüm eder…

Ettiği zulüm yetmiyormuş gibi bir de kafasını bir tuğla ile kırar…

Sonra da kanlı tuğlayı yere atar, döner sırtını yürüyüp gider…

Yaşlı köylü bir an için tuğlayı yerden alıp kalkmayı ve zabitin ardından gidip kafasına vurmayı düşünür…

Ama…

Sonra vazgeçer…

Yerden tuğlayı alsa bile ayağa kalkacak gücü yoktur çünkü...

Ayağa kalksa zabite yetişip yetişemeyeceği de meçhuldür...

Deyin ki yetişti…

Hangi gücüyle o tuğlayı o zalim zabitin kafasına vuracaktır ki?..

Bunu yapamayınca zalim zabit bu defa kendisini kılıcıyla delik deşik edecektir belki de...

“En iyisi güçleninceye kadar beklemek” der...

Yattığı yerde uzanıp tuğlayı alır, mintanının altına saklar…

Sonra bir gün önünden geçmekte olduğu bir kuyudan gelen sesleri duyar…

Hemen kuyu başına koşup kafasını uzatıp baktığında kuyuya düşen zabiti tanır...

Ve…

Hemen, yanından hiç ayırmadığı tuğlayı var gücüyle zalim zabitin kafasına fırlatır...

Zabitin kafatası yarılıp da beyni ortaya saçıldığında o anı beklemeyi başardığı için kendisini kutlar…

                        *     *     *

Mısır’da milyonlarca Müslüman; el ele verip güçlü olmak için zaman kazanacaklarına en zayıf halleriyle kafalarını kırdırıp, canlarını veriyorlar…
 

Onların da aralarında mezhep ayrılıkları var…

Onlar da farklı yaşıyor, farklı hissediyorlar dinlerini…

Musevilerin bile aralarında farklı tellerden çalanları yok mu?..

Onlar niye kesmiyor, paramparça etmiyorlar birbirlerini?..

Vahiy dinlerinden olmayan ama dünyada en çok inananı olan Uzakdoğu dinlerinin birbirlerini asıp, kestiğini, bombalarla paramparça ettiklerini de görmüyoruz…

Peki ya biz?..

Biz Müslümanlar?..

Ne bu yahu?..

Mısır’da, Suriye’de, Sudan’da, Tunus’da, Libya’da, Cezayir’de ve bir ara İran – Irak savaşında…

 

Adamın arkasında ordu var

Ve siz ey “Elhamdülillah Müslüman’ız” diyen ve bizlere Müslümanlığı bırakmayan sevgili meslektaşlarım!

Tamam…

Haklısınız…

Sisi barbar…

Sisi gaddar…

Sisi Faşist…

Sis diktatör…

İyi de…

Adamın arkasında ordu var yahu ordu!..

O ordu gücüne karşı elinde pankart sopasından başka hiçbir şeyi olmayan insanları sürenlerin yaptığını hangi vicdanla, hangi izanla, hangi ahlâkla destekliyorsunuz?..

Bilmez misiniz ki; taş da yumurtanın üstüne düşse, yumurta da taşın üstüne düşse, olan yine yumurtaya olur...

Allah aşkınıza söyler misiniz?.. 

Mısır'da "taş" kim, "yumurta" kim?.. 

Yani; akıl kârı mı bu yaptığınız?..

İnsanlık mı bu; yazılarınızla, söylevlerinizle zavallı yumurta kadar kırılgan o milyonları taşların üzerine düşürmek?.. 

İslâmiyet mi?..

Din kardeşliği mi?..

 

Evet korktu!..

Sevgili Peygamber Efendimiz Bedir’i kazandığı halde neden Hendek’te savaşmadı?..

Söyleyeyim:

Müşriklerden korktu…

Evet; korktu…

Korktu ve Bedir’de olduğu gibi düşmanla açık savaş yerine, savunma savaşını tercih etti…

Medine’nin en korunmasız yerlerine “hendek” kazdırıp düşmana karşı savaş dışı bir savunma stratejisi uyguladı…

O savaşı işte o korkusunun aklını yönetmesiyle kazandı…

Peki; ya korkmayıp, gaza gelseydi ne olacaktı?..

Çok büyük ihtimalle bu gün milyarlarca inananı olan İslâm dini olmayacaktı

 

Peki be efendiler!..

Arkasında yüz binlerce silâhlı asker ve en modern silahlar bulunan Sisi’yi “iman gücü” ile yeneceğinizi mi sanıyorsunuz?..

Yazık günah değil mi o meydanlarda katledilen/katlettirdiğiniz binlerce Müslüman evlâdına?..

Hiç mi yüreğiniz sızlamıyor?..

Hem madem bu kadar çok seviyordunuz din kardeşlerinizi de; Amerikalılar Irak’ı işgal ettiğinde her gün binlerce Müslüman’ı öldürürken neredeydiniz?..

O günlerde kulaklarınız sağır, vicdanlarınız kör müydü?..

Yoksa o gün Amerikalıların öldürdüğü Müslümanları sevmiyor muydunuz?..

Sizi gidi siziii….

Mısır’daki o milyonlarca Müslüman’a, “önce hayatta kalın; güçlenince mücadele edin” diyeceğinize o zavallı Müslümanları kurbanlık koyunlar gibi Kasap Sisi’nin cellâtlarının önüne atmaya utanmıyorsunuz…

Yazıklar olsun size!...

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR