KAYBETTİ

'Katliamı kınıyorum ama...'cılar...

Azınlıkta kalan, köktenci; mesleğini "Müslüman" olmayan ya da "Müslümanlığı kendilerinin anladığı gibi anlamayan" diğerlerine karşı nefret üzerine bina eden...

'Katliamı kınıyorum ama...'cılar...
Paris'teki katliamla ilgili Başbakan Davutoğlu'nun ülkemiz adına yaptığı kınama "Doğru" olandı...
Çünkü...
"Ama"sızdı...
Medyamızın genelinin bakışı da doğruydu çünkü "Ama"sızdı...
Azınlıkta kalan, köktenci; mesleğini "Müslüman" olmayan ya da "Müslümanlığı kendilerinin anladığı gibi anlamayan" diğerlerine karşı nefret üzerine bina eden ve genellikle siyasal iktidarın yanında duran bazıları ise "katliamı" dudak ucuyla kınadıktan sonra "Ama" diye başlayıp neredeyse katilleri savunuyorlar...
Oysa...
Bizler Paris Katliamını yargılayanlar değiliz...
Cinayetlerin savcısı değiliz...
Avukatı değiliz...
Yargıcı değiliz...
Bizler sadece ve sadece bütün gelişmiş demokrasilerde "suç" olarak tanımlanan bir eylemi "Kınama" mükellefiyeti olan insanlarız...
Evet evet...
Sadece "Kınamak"...
Yani...
"Kınamamak" hakkına ve özgürlüğüne sahip değiliz...
"Kınıyorum" deyip "Ama" diye devam etmek ise ikiyüzlülüktür...
Riyakârlıktır...
Samimiyetsizliktir...
Çünkü...
"Kınıyorum"
dedikten sonra "Ama" dediğimiz anda "Kınıyorum" demenin hiçbir anlamı kalmaz...
Kınadıktan sonra "Ama" demek, "Kınıyorum" kelimesinin üzerine çarpı çekmektir...
Canileri, katilleri "masum" göstermektir...
Ve...
İşte bu nedenledir ki...
"Paris cinayetlerini kınıyorum" dedikten sonra "Ama" diye başlayıp katiller adına empati yapanlar, katillerin suç ortakları değilse de "azmettiricileri"dir...
Kaybedenlerdir...
Dünya demokrasi liginde yer almaya hakkı olmayanlardır...

 
ÇOK OKUNANLAR