MEDYA KÖŞESİ

'Karısını döven erkekler mi yazacak?'

Vatan yazarı Mutlu Tönbekici, Fatih Altaylı ve Serdar Turgut'u hedef aldığı yazıyla kanlı bıçaklı manşet polemiğine katıldı.

'Karısını döven erkekler mi yazacak?'
GAZETECİLER.COM
Vatan yazarı Mutlu Tönbekici tartışma yaratacak bir yazıyla kanlı bıçaklı manşet polemiğine katıldı. Tönbekici, Habertürk yazarı Rahşan Gülşan' ın “Erkek yazarlar askere mi gitti? Kadına şiddet konusunda neden sadece üç erkek yazar yazdı? Gerisi nerede?” sorusuna yanıt verdiği yazısında "Karısını döven erkekler mi yazacak Rahşan?" diye sordu.

Tönbekici isim vermeden Fatih Altaylı ve Serdar Turgut'u hedef aldığı yazısında medyada kadına şiddet uygulayan erkeklerden söz etti.

İşte Tönbekici'nin Gülşan'ın 'gerisi nerede?' sorusuna verdiği yanıt:

GERİSİ YOK ÇÜNKÜ BAZILARI BİZZAT O ŞİDDETİ UYGULUYOR!

Habetürk yazarı Rahşan Gülşan dünkü yazısında sormuş: “Erkek yazarlar askere mi gitti? Kadına şiddet konusunda neden sadece üç erkek yazar (Cüneyt Özdemir, Ahmet Hakan ve Kanat Atkaya) yazdı? Gerisi nerede?”

Gerisi yok çünkü bazıları o şiddeti bizzat uygulamakla meşgul da ondan!

Kim yazacak?

Karısının dişlerini döken köşe yazarı bey mi?

Yoksa karısının üzerine dışkısını atan yazar efendi mi?

Dört çocuğunun annesi 25 yıllık karısını dövüp bıçaklayan sosyal güvenlik uzmanı mı?

FATİH ALTAYLI, SERDAR TURGUT'A ÇAKTI!

Veya müessesedeki bütün kadın çalışanları taciz eden genel yayın yönetmeni mi?

Olmadı karısını durmadan boynuzlayan büyük yazar mı?

İnsan Hakları Derneği avukat Eren Keskin’e şöyle sıkı bir şekilde tecavüz etmek isteyen genel yönetmeni mi?

Veya Rojin’i dağa kaldırıp onu seks kölesi yapmak isteyen yazar bey mi?

Bunlar mı yazacak Rahşan?

Dahası yazdı diye alkışladıklarının da geçmişi o kadar temiz olmayabilir.

Demek istediğim:

Karısını dövenler içimizde!

Her gün ahkâmlar kesiyorlar, televizyonlara çıkıyorlar, gazeteler yönetiyorlar.

İki gün önceki yazımda sormuştum: Karısının ağzını burnunu kırdığını bildiğiniz bir erkekle ilişkinizi kesebiliyor musunuz?

Hayır kesemiyoruz. Kesmediğimiz gibi koştura koştura yanında çalışıyoruz, davetlere çağırıyoruz, imza günlerine gidiyoruz, yeri geliyor yazılarını alkışlıyoruz.

Bu da böyle bir dram.

Yazının devamı için