Karar yazarları KADEM'e sahip çıktı
Sosyal medyada bir süredir KADEM tartışmasına köşe yazarları da dahil oldu. Yusuf Kaplan'ın iddialarıyla başlayan tepkileri bugün Karar yazarları Elif Çakır ve İbrahim Kiras köşesine taşıdı.
İstanbul Sözleşmesini “aileyi parçalama sözleşmesi” olarak nitelendiren bazı kesimler, sözleşmeyi ve Meclis'teki çalışmaları destekleyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın Başkan Yardımcısı olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği’ne (KADEM) ve diğer kadın örgütlerine tepki gösterdi.
Muhafazalar camia içerisindeki bir grubun hedef tahtası yapmak istediği KADEM'e bugün Karar gazetesinden destek geldi.
Karar gazetesi yazarları Elif Çakır ve İbrahim Kiras, Sümeyye Erdoğan Bayraktar’a ve yöneticisi olduğu KADEM’e sahip çıktı.
“HAYRETLER İÇERİSİNDE İZLİYORUM...”
“Kurulduğu 8 Mart 2013 yılından bu yana ‘dokunulmazlığı’ olan KADEM hedef tahtasına oturtuldu” diyen Elif Çakır şöyle devam etti:
“Hem de ne hedef tahtasına oturtulma...! Kıtır kıtır kesilmeye çalışılıyor! Öyle sözler ediliyor ki, ağızlardan çıkanları kulaklar duymuyor!
KADEM, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın kurduğu ve yönetiminde olduğu dernek ‘Sorosçu’ olmakla itham edildi. Edilebildi!
Ve KADEM’i ‘Sorosçulukla’ itham edenler iki gündür ‘Ne var dokunulmazlığınız mı var?’ parmağı sallıyorlar! KADEM sosyal medyada linç ediliyor! Ve KADEM’i linç edenlere ne BEŞTEPE’den okkalı bir cevap veren var, ne de çıkan bir iki sesin dışında, AK Parti iktidarı içerisinden gelen, öyle sert bir tepki falan var!
Hayretler içerisinde izliyorum...”
“DÜŞÜNMEK BİLE ÜRKÜTÜCÜ”
İbrahim Kiras da KADEM’e “Kadının yeri evidir’ mottosuyla ifade edilen bu yaklaşım aslında kadınların hiçbir şekilde toplumsal hayat içinde yer almasını kabul etmeyen bir zihniyetin ifadesi” sözleriyle destek verdi.
“Bugüne kadar AK Parti iktidarlarından aldıkları cömert destekle büyüyen bazı gruplar ‘kızların okutulmasına, kadınların çalışmasına’ bile olumsuz gözle bakıyorlar ki bugünün dünyasında ve bugünün toplumunda böyle bir vizyonun yerinin olabileceğini, bir geleceğinin olabileceğini düşünmek bile ürkütücü” diyen Kiras şunları yazdı:
“Ne var ki bu görüşler mevcut hükümeti tehdide varan bir gözüpeklikle savunulabiliyor ve iktidar vazgeçemediği ‘dava ve ümmet’ retoriğinin hatırına bunlara karşı tavır alamıyor.
İktidar açısından bir kısırdöngü demek bu. Bir yanda ‘dava, ümmet, beka…’ retoriğini toplumla iletişiminin ana aracına dönüştürmüş olması yüzünden geniş kitleye erişiminin daralması… Diğer yanda bu retoriğin yegâne alıcısı durumundaki ‘çekirdek taraftar kitlesi’nin taleplerine cevap verme imkanının kısıtlılığı…”