Karaalioğlu’dan istenen neydi?.. Ne oldu?..
Patronlar çekip gitseler de Karaalioğlu orada duruyor…
ADNAN BERK OKAN
Her işte olduğu gibi gazetecilikte de kimi arkadaşlarımıza bir “misyon/görev” verilir…
Kimisine denir ki “al bu gazeteyi Türkiye’nin en güçlü güncel/magazin gazetesi yap”…
Örnek mi?..
Posta Gazetesi ve genel yayın yönetmeni, Rıfat Ababay…
Ya da denir ki;
“al bu gazeteyi bana en çok satmasa da çok satanlar arasına sok… En etkin olmasa da en etkin olanlardan biri yap…”
Örnek mi?..
Fatih Altaylı ve Gazete HT…
İşte böyle bir misyon Mustafa Karaalioğlu’na da verildi…
Ona da dendi ki;
"Al bu STAR'ı Türkiye’nin en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr gazetesi yap"...
O sıralarda Karaalioğlu Yeni Şafak’ta genel yayın yönetmeniydi…
Gazete çok satmıyordu, etkin değildi ve Hükümet'e destek veriyordu...
Muhafazakâr okur kitleleri arasında bilinen bir gazeteydi…
Maddi gücü kadar bir şeyler yapmaya çalışıyordu...
Ama...
Patronaj'ın hedefi büyük değildi...
Zaten hedeflenen gazeteyi yapabilecek ekonomik gücü de yoktu...
STAR'ı Uzan’lardan satın alan muhafazakâr ve siyasal iktidara yakın olan yeni patronaj ise ekonomik açıdan güçlüydü...
Hedeflerinde de STAR'ı Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesi yapmaktı…
Yeni STAR; pop / sosyolog bir genel yayın yönetmeninin yönettiği Hürriyet kadar çok satacak ve en az Hürriyet kadar etkin olacak ve fakat bunu içinde çıplak karı / kız fotoğraflarına yer vermeden ve Başbakan ile Ak Parti Hükümeti’ni Kayısız / şartsız destekleyerek yapacak muhafazakâr bir gazete olarak dönüştürülecekti…
"Yeterince muhafazakâr" ve “yeterince yandaş” olmayan SABAH’ın tirajını geçecek, ondan daha çok siyasal ve toplumsal etkinliğe sahip olacaktı…
ZAMAN Gazetesi muhafazakâr olmasına muhafazakârdı ve Hükümet’e destek de oluyordu ama Gülen Cemaatinindi...
Cemaat ise siyasi tavır alırken iktidarda kimin olduğuna göre yayın politikası tayin ettiği, "muhafazakâr" olarak kabul edilse de siyasal iktidara yakınlığındaki istikrarına güvenilemeyeceği için "bizden" sınıfına konulmuyordu...
Yeni Şafak muhafazakâr olmasına muhafazakârdı ama çok fazla liberal, çok fazla demokrat ve hatta zaman zaman kimi köşe yazarlarıyla "çok fazla muhalif" takılıyordu...
Oysa katıksız biat edebilecek, manşetinden, köşelerdeki tek santim sütununa kadar her konuda hiç itiraz etmeden siyasal iktidara destek verecek yepyeni ve güçlü bir muhafazakâr medya gerekiyordu...
Birileri Başbakan Erdoğan'a, "efendim Yeni Şafak'tan Mustafa Karaalioğlu'nu alalım medya gurup başkanı yapalım; Karaalioğlu'nun yedi düvelle yıldızı barışıktır; iş dünyasıyla da sıcak ilişkileri vardır" dediler...
Güvendiğine tam güvenme gibi bir huyu olan Başbakan da "peki" dedi ve Karaalioğlu; kavgasız, gürültüsüz ve hatta Erdoğan'ın ricasıyla Yeni Şafak'taki odasını bırakıp STAR'daki odasına taşındı...
Ve halen;(Kanal 24 de dâhil) Medya Gurup Başkanı ve gazetenin de en uzun süreli genel yayın yönetmenidir...
Şu anda etliye sütlüye dokunmadan, iddialı da olmadan ve günün şartları neyi gerektiriyorsa onu yazarak köşesinde tutunuyor...
Oysa ondan istenen köşesinde sadece “iktidar yandaşlığı” yapmak değildi...
Ona yüklenen görev, Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesini yaratması idi…
O koltuğa o misyonla getirildi...
Onun Medya Gurup Başkanı ve genel yayın yönetmeni olarak atandığı günden bu güne gazetenin sahibi olan işadamları (ki sayıları çoktu) on milyonlarca dolar para harcadılar STAR’ın Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesi olabilmesi için…
Ama olmadı…
On milyonlarca para harcayan işadamları baktılar olmuyor; havaya uçan on milyonlarca dolarlarının üzerine birer bardak soğuk su içtiler ve hisselerini, Başbakan Erdoğan’a hizmet etmeğe ant içmiş bir başka inançlı ve zengin işadamına sattılar…
Yeni sahipler de Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesini yaratma sevdasından vazgeçmediler…
Onlar da o işin Mustafa Karaalioğlu ile yapılacağına inandırılmışlardı…
Ve onlar da açtılar keselerinin ağzını…
Milyonlar, milyonlar, milyonlar harcandı…
Gazete HT’de Fatih Altaylı’nın yaptığını, Mustafa Karaalioğlu’nun da yapacağını zannetmişlerdi ama olmuyordu işte…
Türkiye’nin “çok okunan” köşe yazarları yetmedi, tuttular, konularında dünyanın “en etkili” akademisyen / yazarlarını da transfer ettiler…
Ama…
Yine olmadı…
Mustafa Karaalioğlu güzel konuşuyordu…
Kimseyle (muhalif bile olsa) kavga etmiyordu…
Herkesle iyi geçiniyor, köşesinde etliye sütlüye dokunmadan yazılar yazıyordu…
Ve hatta…
Televizyon ekranlarında “akil adam” pozunda; gayet sakin bir yüz ifadesi ve ses tonuyla Başbakan ve Hükümeti’ni savunuyordu…
Ama…
Gazete STAR’ın tirajı da bir parmak yukarı çıkmıyordu…
Hem de medya dünyasında “en çok para harcanan” gazete olduğu halde…
Yani; gazete artık bir “ticari” meta olmaktan çıkmış sadece ve cepten milyonlar harcayarak Hükümete ve Başbakan’a destek veren "amatör bir mecmua” haline gelmişti…
Bunu başaran(!) ise kendisinden Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesini kurması istenilen Mustafa Karaalioğlu idi…
Hâsılı;
Karaalioğlu STAR’ı Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesi yapamadı...
Ama...
Yeni Şafak’ın bütün etkin yazarları/yöneticilerini transfer edip STAR’da köşe yazarı yapmayı başardı…
Harcanan on milyonlarca Dolar havaya uçup gitti...
Ama...
Yeni şafak’ın etkin yazar ve yöneticileri de gazetelerinden uçup STAR’a kondular…
Kimler mi?..
Meselâ; Fehmi Koru (ZAMAN’dan yatay geçiş yapmıştı)...
Meselâ Mehmet Ocaktan (Bir dönem Ak Parti milletvekilliği bile yaptı)…
Meselâ Yusuf Ziya Cömert…
Meselâ Mustafa Kartoğlu…
Eh yani…
Daha ne olsun?..
Ve bütün bunlara rağmen...
Yani...
Musata Karaalioğlu'nun STAR’ı “eski genel yayın yönetmenleri sığınma evi” haline getirmesine rağmen gazetenin satış noktalarındaki günlük satışı bir türlü 30 bini geçmiyor…
Değişik ve Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesinin Karaalioğlu tarafından yaratılacağına inandırılmış nice patron milyonlarca dolar harcayıp emellerine kavuşamadan ayrıldılar…
Ama…
Patronlar çekip gitseler de Karaalioğlu orada duruyor…
Yani…
Ortada Türkiye’nin "en büyük, en çok satan, en etkin ve en güçlü muhafazakâr" gazetesi STAR yok…
Pardon…
"Muhafazakârlık" var…
"Gazete" var…
Ama…
“Büyüklük” yok…
“Güçlülük” yok…
“Etkinlik” yok…
Ve tabii ki “tiraj” yok…
Onun yerine bol bol “Trajedi” var…
Veeee…
Nice STAR Gazetesi patronu ortada yok…
Karaalioğlu ise her patron döneminde var…
Daha ne olsun ama değil mi?..