Kapı komşundan ne istiyorsun be arkadaş?..

Tamam anladım…
Başka mahalleleri temizlemek istiyorsun…
Eh yani…
İşgal ve fetih dönemleri bitmiş olsa da…
Başka mahallelerin sakinlerinden kurtulmak istemen, fıtrattan dolayı anlaşılabilir…
*
İyi de arkadaş…
Kendi mahallelinden…
Hatta kapı komşundan ne istiyorsun?..
*
Mahallenden ve sokağından onu kovunca başın göğe mi erecek?..
Daha mı güçlü olacaksın?..
Bütün nimetler sana mı kalacak?..
*
Yooo…
Aksine…
Hem onu küstürecek…
Sana ve “sevdiğini iddia ettiğin” lidere zarar vereceksin…
Hem de…
Onu yok edemeyeceğin için…
Kendine (Ve o lidere) düşman yaratacaksın…
*
Peki…
Karşındaki ya da yanındakini yok etmek için enerji harcayacağına…
Karşındaki ya da yanındakini mahallenden ve sokağından temizlemek için yırtınacağına…
Sevecen bir dil…
Kucaklayıcı bir vicdanla karşındaki ya da yanındakini anlamaya çalışsan…
Hatta…
Onları anlamak zorunda olduğunu kabul etsen daha iyi değil mi?..

AH ŞU GAZETECİ MİLLETİ…

Trump dedi ki:
“Eğer onunla (Kim Jong-un) buluşmak benim için uygun olursa, bundan onur duyarım..."
*
Çok az ve çok küçük bir şekilde haberleştirildi bu açıklama…
Neden?..
*
Çünkü…
Gazeteci milleti için:
“İyi haber; kötü haberdir”…
“Kötü haber” ise “harika bir haberdir”…
*
Birisinin başarısını överseniz eğer…
Gazeteci milleti size “yalaka” der…
*
Birisine küfreder, aşağılarsanız:
“Ne çaktı beee!” denilerek övgülere gark olursunuz…

NE ANLIYORUM NE DE YAKIŞTIRIYORUM…

Günah…
Suç...
Seks…
Para…
Güç sahibi olabilme isteği…
*
Bütün bunların…
Genç ve hırslı olanları kendine çekmesini anlıyorum…
Ama…
*
Ununu eleyip eleğini duvara asması gerekenlerin de bu ihtirasların etrafında pervane olmalarını anlayamıyorum…

O ÜLKELERDE POLİTİKACI…

Gelişmiş Batı demokrasilerinde…
Politika önce“Millet”…
Sonra da “devlet” için yapılır…
*
Gelişmiş Batı demokrasilerinde…
“Ben sadece liderim için varım… Sadece liderimle yaşarım” diyen bir politikacıya “çok kötü” gözle bakılır…
Bunu söyleyen politikacıya, kendi seçmeni bile selâm vermez…