“Kapak olsun” sözünün ne mânâya geldiğini bilseniz bir daha kullanmazsınız!
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, son zamanların moda kelimesi 'kapak olsun'un çok ayıp bir anlamı olduğu söyledi.
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, birçok kişinin diline pelesenk olan 'kapak' kelimesinin manasını kaleme aldı. “Kapak olsun”, “kapak oldu” gibi sözlerin son zamanlarda moda olduğuna dikkat çeken yazar içerisinde 'kapak' geçen sözün çok ayıp olduğunu ifade etti. Bardakçı şu ifadeleri kullandı:
Beyefendiler ve hanımefendiler! İçerisinde “kapak” kelimesinin geçtiği söz çok ayıp, diline hâkim olanların asla kullanmamaları gereken ve kimselere yakışmayan bir ifadedir, zira küfürden de öte bir hakarettir!
Çocukluk ve gençlik senelerinizi İstanbul’da geçirmiş iseniz ve sizinle yaşıt Rum arkadaşlarınız oldu ise mutlaka bilirsiniz: İçerisinde “kapak” kelimesinin bulunduğu ifadenin aslı İstanbul Rumları’nın “Ellenika” dedikleri mahallî Rumca’ya mahsus ağız dolusu bir küfrün Türkçesidir ama küfrün birebir tercümesi değil, aslını söyleyemeyeceğimiz için kibarlaştırdığımız şeklidir.
Elenika olan ibârenin aslı “Mama sta muni kosta kapaki”dir. Türkçesi “Ananın...” diye başlar, derken burada değil, hiçbir yerde yazılmasına imkân bulunmayan bir başka kelime gelir ve cümle kalıp “kosta kapaki!” yani “kapak olsun” diye biter!
“Kapak olsun” sözünün ne mânâya geldiğini bilseniz bir daha kullanmazsınız!
İçerisinde “kapak” kelimesinin geçtiği “Kapak olsun” yahut “kapak oldu” gibisinden sözler son zamanlarda pek bir moda oldu… Birisi münakaşa ettiği muhatabını susmaya mecbur bıraktığını veya altından kalkamayacağı bir cevap verdiğini mi düşünüyor, hemen “Bu sana kapak olsun”u yapıştırıyor; böyle didişmelerden zevk alan üçüncü kişiler de hemen “Aha da nasıl kapak yaptı!” diye tartışmanın göbeğine atlayıveriyorlar…
Üstelik “kapak olsun, kapaaak!” deyip duranlar sadece sosyal medyada dolaşan işsiz-güçsüz tayfası yahut çoluk-çocuk da değil; yaşını başını almış koskoca köşe yazarları da muhataplarını susturduklarını düşündükleri takdirde hemen kapağa müracaat ediyorlar…
Şimdilerde dilimize pelesenk ettiğimiz “kapak” hakkında birkaç sene önce de yazmış, bahsedilen kapağın neyin kapağı olduğunu yazmıştım ama milletin “kapak da kapak, kapak da kapak, cânım, gülüm kapak” diye tutturması üzerine aynı konuya tekrar temas etmemin lâzım geldiğini düşündüm…
Beyefendiler ve hanımefendiler! İçerisinde “kapak” kelimesinin geçtiği söz çok ayıp, diline hâkim olanların asla kullanmamaları gereken ve kimselere yakışmayan bir ifadedir, zira küfürden de öte bir hakarettir!
Çocukluk ve gençlik senelerinizi İstanbul’da geçirmiş iseniz ve sizinle yaşıt Rum arkadaşlarınız oldu ise mutlaka bilirsiniz: İçerisinde “kapak” kelimesinin bulunduğu ifadenin aslı İstanbul Rumları’nın “Ellenika” dedikleri mahallî Rumca’ya mahsus ağız dolusu bir küfrün Türkçesidir ama küfrün birebir tercümesi değil, aslını söyleyemeyeceğimiz için kibarlaştırdığımız şeklidir.
Elenika olan ibârenin aslı “Mama sta muni kosta kapaki”dir. Türkçesi “Ananın...” diye başlar, derken burada değil, hiçbir yerde yazılmasına imkân bulunmayan bir başka kelime gelir ve cümle kalıp “kosta kapaki!” yani “kapak olsun” diye biter!
Geçmişte iki ayrı milletin, Türkler ile Rumlar’ın İstanbul’da asırlar boyunca devam etmiş beraberliklerinin tam bir örneği olan bu ifadede bir tek “kapak” kelimesi Türkçe, gerisi Rumcadır ama bu “kapak”ın tencere, tava yahut başka bir eşyanın kapağı ile hiçbir alâkası yoktur, bir organın mecazıdır!
BİRKAÇ “KAPAK” ÖRNEĞİ…
Yunanlılar ile ortak özelliklerimizden biri, “Mama sta muni”de geçen “muni” kelimesinin onların, kelimenin Türkçesine de bizim sık sık müracaat etmemiz, içerisinde bu sözün geçmediği küfürleri âdetâ eksik hissetmemizdir. Üstelik bu merak her iki millettede yeni değildir, asırlardan beri mevcuttur ve “muni”, Yunanistan’da bugün konuşulan modern Yunanca’da da vardır.
Şimdi, alanında tek olan bir eserden, Mary Koukoules’in kitabından “kapak” kelimesinin geçtiği bir-iki örnek vereyim ama önce Koukoules’in kim olduğunu yazayım:
Mary Koukoules, 2002’te Paris’te ölen çok önemli bir Yunan folklor tarihçisinin, Elias Petropulos’ın eşi idi ve 1983’te Paris’te “Loose-Tongued Greeks” isimli çok önemli bir kitap yayınlamıştı. Yunanca’da bundan bin küsur sene önce öncesinden başlayıp 1980’lerin başına kadar uzanan küfürleri ve argo ifadeleri kitabında biraraya getirmiş, eserine Yunan argosuna Osmanlı idaresi zamanında geçen Türkçe ibâreleri de almış ve “Loose-Tongued Greeks”, Yunanca’nın en önemli argo ve küfür sözlüğü olmuştu.
Koukoules’in eseri alanında tektir ama rağmen temini hayli güçtür, zira elyapımı kâğıda sadece 303 adet basılmıştır, bulunması bu yüzden zordur, orijinaline tesadüf edildiği takdirde de sahip olabilmek için yüklü bir meblâğı gözden çıkartmanız gerekir!
İşte, Mary Koukoules’in kitabından içerisinde “kapak” ile beraber diğer o çok ayıp kelimenin de geçtiği iki örnek: “Muni kapaklıdiko” ve “Muni me efta kapakia!”…
Bu sözlerin Türkçe’de ne mânâya geldiklerini yazmama imkân yok, olsa bile edep gereği zaten yazmam ama şu kadarını söylemekle yetineyim:
Beyefendiler, hanımefendiler, gençler, çocuklar ve özellikle de köşe yazarı arkadaşlar! “Kapak olsun!” sözünü kullanmayın, zira bu ifadenin derunî mânâsı hem çok ayıp, hem de ağırdır!
Muhatabınız bu ifadenin ne mânâya geldiğini bilmediği için şansl sayılırsınız, zira bildiği takdirde en hafifinden kafanızı-gözünüzü yarabilir ve böyle yaptığı için hâkimin karşısına çıkartıldığı takdirde ağır tahrikten ceza indirimi bile alabilir!