MEDYA KÖŞESİ

Kabus'tan gerçeğe 'Bağımsız Kürdistan'

Usta gazeteci Hasan Cemal, Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürtlerinin tek bir devlet çatısı altında toplanması elbet kolay değil ama bu ideal her zaman varlığını koruyacak  yazdı.

Kabus'tan gerçeğe 'Bağımsız Kürdistan'

Irak'ta yaşanan son olayları, Suriye'deki iç savaş ile birlikte değerlendiren usta gazeteci Hasan Cemal, T24'teki köşesinde "Kabus"tan gerçeğe Bağımsız Kürdistan'ı yazdı.

"Türkiye eğer kendi Kürtleriyle kalıcı ve gerçek barış kurmak istiyorsa, buna göre bir end game yapacaksa,‘zamanın ruhu’nu yakalamak zorundadır" diyen Hasan Cemal, Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürtlerinin tek bir devlet çatısı altında toplanması elbet kolay değil ama bu ideal her zaman varlığını koruyacak yazdı.

İşte Hasan Cemal'in yazısından çarpıcı bir bölüm:

Irak çoktan bölündü.
Suriye bölünme yolunda.
Üç yıldır yaşanmakta olan iç savaş, Suriye’yi kan ve ateşle her geçen gün paramparça ediyor.
Etnik, dinsel, mezhepsel açılardan rengârenk toplumları - ya da 72 milletten oluşan ülkeleri- demokrasi ve hukuktan uzak diktalar eliyle yönetmeye kalkışmanın hazin sonu budur.
Tıpkı Irak gibi Suriye’yi de bu saatten sonra - örneğin bir federasyon çatısı altında bile - tek parça haline getirmek çok güçtür.
Suriye bölünme yolundayken bir parçası da, anlaşılan, en çok Kürtlerin yaşadığı Rojava (Batı Kürdistan) olacak.
Suriye’deki bu parçalanma sürecini, Saddam Hüseyin’in Baasçı diktası altında maceradan maceraya, beladan belaya koşan Irak 1990’ların başında Körfez Savaşı’yla yaşamaya başlamıştı.
Bu açıdan Saddam’ın Kuveyt işgali sonun başlangıcı olmuştu. İşgal 1991’de savaş yoluyla sona erdirilirken, Kuzey Irak da Saddam’a yasak edilmişti.
Böylece, İncirlik Üssü’ndeki Çekiç Güç’e ait Amerikan ve İngiliz savaş uçaklarının korumasındaki Irak’ın kuzeyinde bir ‘Kürt devleti’nin tohumu atılmaya başlamıştı.
1992’deki Habur sınır kapısından Irak’a girerken, Zaho tarafında “Kürdistan’a hoş geldiniz!” tabelasının altında bir fotoğraf çektirip Sabah’taki yazımın göbeğine koymuştum.
Nereye gitsem, gökyüzünde büyük gürültüyle sık sık boy gösteren Çekiç Güç uçakları için Irak Kürtlerinin, “Allah başımızdan eksik etmesin!” dediklerine tanık olmuştum.

(...)

Türkiye zamanın ruhunu yakalamalı

Sözü daha fazla uzatmak yersiz.
Türkiye dâhil bölgedeki Kürtler artık dört parçaya bölünmüş yaşamaktan yana değiller.
Bu demek değil ki, bugünden yarına Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürtleri tek bir devlet çatısı altında toplanacaklar.
Elbette kolay değil.
Ama bu ideal kafalarının arkasında her zaman durmaya devam edecek.
Ve Kürtler, Türkiye dâhil, kendi yaşadıkları ülkelerde kendi kendilerini yönetmek isteyeceklerdir, istiyorlar.
Bunun adı güçlü yerel yönetim olabilir, özerklik olabilir, federasyon olabilir ve nihai olarak Irak’taki yöneliş gibi bağımsız devlet olabilir.
Türkiye Kürtleri dâhil bu ‘kendi kendini yönetme’ isteğini söndürmek bugün artık olanaksız.
Eğer zamanın ruhu diyorsak, budur.
Türkiye eğer kendi Kürtleriyle kalıcı ve gerçek barış kurmak istiyorsa, buna göre bir end game yapacaksa,‘zamanın ruhu’nu yakalamak zorundadır.
Bu da sadece kendi Kürtlerini değil, bütün bölge Kürtlerini içine alacak olan demokrasi ve eşitlik üstüne kurulu bir barış planından geçer.
Kendi evinin içinde birinci sınıf demokrasiyi hakim kılan, kendi Kürtleriyle ilişkilerini eşitlik ve kendi kendini yönetim ilkesine oturtan, Irak ve Suriye Kürtlerine barış ve işbirliği elini uzatan bir Türkiye güçlü Türkiye olur, büyük Türkiye olur ve gerçekten bölgesel güç haline gelir.

HASAN CEMAL'İN TÜM YAZILARI
ÇOK OKUNANLAR