İzzet Çapa 'cinayet'le suçlanınca...
Sabah'ın magazin köşe yazarı attığı başlıkta "cinayet" sözünü kullanınca İzzet Çapa küplere bindi.
GAZETECİLER.COM - İzzet Çapa'nın Bülent Ersoy ile Habertürk için yaptığı röportajı duymayanınız kalmamıştır sanırız.
Ersoy, Deniz Gezmiş'e bir kaç gazoz karşılığı şarkı söylediğini iddia etmişti.
Bu sözlerle birlikte de magazin camiasında komik bir tartışma başladı.
Gezmiş, 13 yaşındaki bir çocuğa gazozla şarkı mı söyletmişti?
Ersoy yalan söylüyor diyen de çıktı, İzzet Çapa yanlış anlamıştır diyen de...
Bülent Ersoy ise "Deniz Gezmiş'i nereden tanıyormuş" diyenlere, "Birini tanımak için yaşdaş mı olmak lazım?" yanıtını verince tartışma daha da alevlendi.
İZZET ÇAPA CİNAYETİ
Sabah'ın Günaydın eki yazarı Mevlüt Tezel, Bülent Ersoy'un gündeme gelmek için "çamur sıçrattığını" söylediği bugünkü yazısında İzzet Çapa ile Habertürk'ü de hedefe koydu.
Tezel dedi ki;
"Ben asıl Ersoy'un her söylediğini aynen yazan İzzet Çapa'ya ve o röportajı yayınlayan Habertürk'e kızıyorum. O röportaj yayınlanırken unutulan gazetecilik kurallarını hatırlatmayanlara daha da çok kızıyorum! Herkes bir şey söyler, atıp tutar. Gazetecilik söyleneni aynen yayınlamak değil, elde edilen bilgiyi kontrol edip yazmaktır"
Habertürk'e de çakan Mezlüt Tezel, "Habertürk de bu kepazeliğe daha fazla destek çıkmamalı ve acilen özür dilemeli!" dedi.
ÇAPA KÜPLERE BİNDİ
Mezlüt Tezel söz konusu yazısına "Ersoy röportajı gazetecilik cinayetidir" başlığını atınca röportajı yapan İzzet Çapa küplere bindi. Çapa twitter üzerinden karşı yanıtını paylaştı ve Tezel için şunları söyledi;
"Gazetesinin büyüklüğü altında kalem oynatan bir "üstat" benim Bülent Ersoy ile yaptığım röportajın bir gazetecilik cinayeti olduğunu yazmış. Herkesin herşeyi yapma hakkı var tabii. Sonra da fıldır fıldır dönen gözlerle "şimdi cevap verecek yine gündeme oturacağım" diye düşünmeye de... Bu nedenle her gün fevkaladenin fevkinde eserler ortaya koyan Türk basınının bu mümtaz siması adını burada vermediğin için üzülecek biliyorum.
Bir de not kendisine; "Bugün kime çakayım da daha çok tıklanayım" diye verdiği can siparane mücadele, kendi gazetesinin koridorlarında kulaktan kulağa fısıldanıyormuş. Bu kadar da kıyağım olsun arkadaşa".
Ersoy, Deniz Gezmiş'e bir kaç gazoz karşılığı şarkı söylediğini iddia etmişti.
Bu sözlerle birlikte de magazin camiasında komik bir tartışma başladı.
Gezmiş, 13 yaşındaki bir çocuğa gazozla şarkı mı söyletmişti?
Ersoy yalan söylüyor diyen de çıktı, İzzet Çapa yanlış anlamıştır diyen de...
Bülent Ersoy ise "Deniz Gezmiş'i nereden tanıyormuş" diyenlere, "Birini tanımak için yaşdaş mı olmak lazım?" yanıtını verince tartışma daha da alevlendi.
İZZET ÇAPA CİNAYETİ
Sabah'ın Günaydın eki yazarı Mevlüt Tezel, Bülent Ersoy'un gündeme gelmek için "çamur sıçrattığını" söylediği bugünkü yazısında İzzet Çapa ile Habertürk'ü de hedefe koydu.
Tezel dedi ki;
"Ben asıl Ersoy'un her söylediğini aynen yazan İzzet Çapa'ya ve o röportajı yayınlayan Habertürk'e kızıyorum. O röportaj yayınlanırken unutulan gazetecilik kurallarını hatırlatmayanlara daha da çok kızıyorum! Herkes bir şey söyler, atıp tutar. Gazetecilik söyleneni aynen yayınlamak değil, elde edilen bilgiyi kontrol edip yazmaktır"
Habertürk'e de çakan Mezlüt Tezel, "Habertürk de bu kepazeliğe daha fazla destek çıkmamalı ve acilen özür dilemeli!" dedi.
ÇAPA KÜPLERE BİNDİ
Mezlüt Tezel söz konusu yazısına "Ersoy röportajı gazetecilik cinayetidir" başlığını atınca röportajı yapan İzzet Çapa küplere bindi. Çapa twitter üzerinden karşı yanıtını paylaştı ve Tezel için şunları söyledi;
"Gazetesinin büyüklüğü altında kalem oynatan bir "üstat" benim Bülent Ersoy ile yaptığım röportajın bir gazetecilik cinayeti olduğunu yazmış. Herkesin herşeyi yapma hakkı var tabii. Sonra da fıldır fıldır dönen gözlerle "şimdi cevap verecek yine gündeme oturacağım" diye düşünmeye de... Bu nedenle her gün fevkaladenin fevkinde eserler ortaya koyan Türk basınının bu mümtaz siması adını burada vermediğin için üzülecek biliyorum.
Bir de not kendisine; "Bugün kime çakayım da daha çok tıklanayım" diye verdiği can siparane mücadele, kendi gazetesinin koridorlarında kulaktan kulağa fısıldanıyormuş. Bu kadar da kıyağım olsun arkadaşa".