MEDYA KÖŞESİ

İyi ki kitap okumuyorsunuz!

Allahtan kitap okumaya çok meraklı değiller de, 'Bu uygun/Bu değil' yönlendirmelerine en azından okuduklarımızla ilgili maruz kalmıyoruz.

İyi ki kitap okumuyorsunuz!
GAZETECİLER.COM - Posta gazetesinin pazar ekinde yazan Selcen Doğan Ağakay, Muhteşem Yüzyıl, Hanımın Çiftliği, Behzat Ç., Öyle Bir Geçer Zaman ki, gibi dizilere getirilen eleştirileri değerlendirdiği yazısında çok ilginç bir yorum yaptı: "İyi ki kitap okumuyorsunuz! yoksa dizilerin masum kaldığına hükmedip kitapları yasaklamaya kalkarsınız"

İşte Posta yazarının kaleminden dizilere getirilen eleştirilerilere eleştirler:

Hanımın Çiftliği' dizisinde, Türk toplumunun aile yapısına uygun olmayan ilişkiler yaşanıyormuş. Ayrıca çok küfür ve hakaret içermekteymiş. Demek ki Orhan Kemal'in aynı adlı eserinden uyarlanan dizinin orijinal halini okusalar, dizinin masum kaldığına hükmedip kitabı yasaklamaya kalkacaklar.

'Behzat Ç.' adlı dizinin her bölümünde cinayet ya da ölüm yaşanıyormuş. Hayret, polisiye bir dizide böyle şeyler olmamalı aslında(!).

'Öyle Bir Geçer Zaman ki' dizisindeki baba figürü, örnek bir baba profili çizmemekteymiş. Mete'nin de bu örnek olmayan babaya isyan edip ağzını bozması, çocuklara ve gençlere kötü örnek oluşturabilecek nitelikteymiş. Bu eleştiriyi getirenler en son TRT'nin tek kanallı döneminin 'Bay Yanlış ile Doğru Ahmet'ini izlediler herhalde(!)

Bu liste böyle uzayıp gidiyor. Her bir dizi, bu negatif eleştirilerden nasibini fazlasıyla alıyor. Sadece diziler değil, pek çok TV programı da 'tu kaka'lanıyor. Görünen o ki, birilerinin 'kendi doğrularını empoze etme' gayreti, yalnız dışarıdaki hayatı değil, evlerin içindeki hayatı da kapsıyor. Giyim, kuşam, aksırma, tıksırma, internet, heykel vs. den ibaret değil sınırlarımız, nerde alkışlayacağımızı, nerede susacağımızı bilecek, aynı zamanda da bizim için uygun olduğu düşünülen dizi ve programları izleyeceğiz.

Allahtan kitap okumaya çok meraklı değiller de, 'Bu uygun/Bu değil' yönlendirmelerine en azından okuduklarımızla ilgili maruz kalmıyoruz.
Yoksa, 'şimdilik' mi demeliyiz?

ÇOK OKUNANLAR