İstihbarat olmadan asla!
Demek istemem o ki… İstihbaratınız etkili olmadan devleti yönetemezsiniz…
İsrail'le Mısır'ın en şiddetli savaştığı dönemler.
Mısır Devlet Başkanı Nasır ne kadar tedbir alırsa alsın, İsrail Haber alma Teşkilatı MOSSAD’ın bundan hemen haberi oluyor.
Ve Nasır’ın bütün planları ters tepiyor.
Mısır Devlet Başkanı son bakanlar kurulu toplantısını yerin yedi kat dibinde, pencereleri bile olmayan demir kapılı bir odada yapıyor.
Toplantının yedinci saatinde yaşlı bakanlardan biri çok sıkıştığını mutlaka tuvalete gitmesi gerektiğini söylüyor Nasır’a.
“Hayır” diyor Nasır o alışıldık sert ve öfkeli üslubuyla…
“Altına yap”…
Yaşlı bakan daha fazla dayanamayıp altına yapıyor.
Toplantı bittiğinde Nasır önde olmak üzere bütün bakanlar evlerine gitmek için sığınaktan çıkıyorlar.
Başkanlık binasının dış kapısında bir kadın elinde bir takım iç çamaşırıyla altına yapan Bakan’a doğru yürüyor.
Yaşlı Bakan karısının elindeki iç çamaşırlarını görünce merakla soruyor:
“Nereden öğrendin?”
“Akşam haberlerinde İsrail radyosu söyledi” diyor karısı…
*
İsrail 7 milyonluk nüfusuyla neden mi bu kadar güçlü?..
İstihbarat örgütü MOSSAD sayesinde…
İsrail, muhatap aldığı ülkelerle ilişkilerini (Müttefik ya da hasım) niyet okuma üzerine kurmaz, gerçek bilgiyle kurar da ondan.
*
Hangimiz bizim devletimizin ABD ya da diğer “müttefik” devletle ilişkilerini “gerçek istihbarat” üzerine kurduğunu savunabilirsiniz söyler misiniz?..
*
Hiçbiriniz bunu söyleyemezsiniz…
Halen ABD’nin yaptığı bütün açıklamaları ve uygulamaları “Niyet Okuma” yöntemiyle çözmeye çalışıyoruz.
Hani içimizden en yetkilimiz çıksa ve:
“Ben Amerika’nın aslında son derecede iyi niyetli olduğuna ve bu açıklamaları bizim daha doğru stratejiler üretmemiz için yaptığından eminim” dese, çok şey değişeceğinden ve hatta içinde bulunduğumuz bu belirsizlik ortamından çok hızlı bir şekilde kurtulacağımızdan eminim.
*
Demek istemem o ki…
İstihbaratınız en az MOSSAD kadar etkili olmadan devleti yönetemezsiniz…
DÜŞÜNÜN BAKALIM SİZCE HANGİSİ?..
Dünyada iletişim bu kadar gelişmemiş, halklar (Tüketiciler) yaşadıkları ülkeyi yönetenler üzerinde bugünkü kadar hâkim değilken her şey çok kolaydı…
Hükümetler kendi aralarında ve kapalı kapılar ardında her şeyi görüşüp bitiriyor, halkların, uygulamaya geçildikten sonra haberi oluyordu o anlaşmalardan…
*
Günümüzde öyle değil…
Günümüzde halk sandığa gidip oy vermekle işinin bitmediğine inanıyor.
İletişim acayip gelişti…
O kadar ki, dünyada akıllı telefon, bilgisayar, tablet sayısı kadar çok gazete ve gazeteci var…
*
Politikacılar artık gerçekçiliğin gereklerini değil, halkın popülist taleplerinin gerekliliğini yerine getirmek zorunda olduklarını hissediyorlar…
*
Peki…
Bu durum demokrasilerin ve ülkelerin geleceği için iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?..
*
Ne dersiniz?..
Sizce hangisi?..