MEDYA KÖŞESİ

İşte yerli dizilerin sezon finali formülü...

"Dizi finalleri gösterip vermemenin örneğini sunuyor" diyen akademisyen Aslı Kotaman'dan dizi finallerine ilişkin bir analiz...

İşte yerli dizilerin sezon finali formülü...
"Dizi finalleri gösterip vermemenin örneğini sunuyor" diyen akademisyen Aslı Kotaman'dan dizi finallerine ilişkin bir analiz...

Zevki ertele!


Dizilerin sezon finali haftası geldi çattı. Televizyon programları bir bir yaz tatili için yayınlarına ara veriyor. En çok ilgiyi çeken dizi finallerinin son bölümlerine final demek ne kadar doğru? Aslında dizi bitse de etkisi uzun süre devam ediyor, dolayısıyla izleyici için çoğu zaman aslolan sadece izleme keyfi değil. Bitiş, izleme hazzının kilit noktası. 
 

Dolayısıyla hiç ara vermeden yayınlamaktansa, diziyi Haziran ayı sonunda bir final bölümüyle taçlandırmak izleyicinin ilgisini düşünülenin aksine sürekli kılıyor. Finale yaklaştıkça, karakterlerin çözülmeye başlaması, ana sorunun çözüme yaklaştıkça aslında uzaklaşması gerekiyor ve deyim yerindeyse dizi finalleri gösterip vermemenin örneğini sunuyor.

Arzuları baskı altına alınanların kendisini ana karakterin yerine koyduğu dizilerin sosyalleştirici işlevini yadsımıyoruz. Birlikte ağlayıp birlikte gülünen yerli diziler, aynı zamanda bilinçaltımızdaki kolektif bir boşluğu dolduruyor. Dizileri seyrederken sosyalleşmek, hem kadına ev dışında bir iş yüklüyor hem de arkadaşlarıyla fikir teatisinde bulunabileceği bir mecra sağlıyor.

Bitiş başlangıçtır

Televizyon dizileri diğer medya formlarıyla yarışa girdiklerinde spesifik bir formatta kalmayı tercih ettiler. Bir tepe noktası heyecanına ulaşmak için saatlerce, belki de haftalarca, bekleyen izleyici zevkini ertelemek zorunda kaldı. İzleyicinin bu durumdan hoşnut kalması durumu, belki de Aşk-ı Memnu’nun geçtiğimiz sezon finalinde belirginleşti. Biz acaba Behlül ile Bihter’i kim beraberken gördü, o saksıyı düşüren kim diye düşünürken, öpüşmenin sonunu görmek için üç ay kadar beklememiz gerekti.

Televizyonun belirgin bir özelliği de tekrarlamadır. Dizi filmlerde bu özellik belirginleşiyor. Yeni sezon yaklaştıkça öpüşme tekrar ve tekrar yayınlanmaya başladı. Geçen sefer bir bitiş olan öpüşme bu sefer yeni bir başlangıçtı. Bu durum hiç kuşkusuz seyreden kişiye tanıdık bildik bir öykünün varyasyonlarını seyrettiği için bir güven duygusu verdi. İzleyici bu öpüşme için kah suç ortağı, kah ahlakın bekçisi oldu. Her bölümün sonunda bir önceki bölüm için verilen özet ise tekrar işlevi gördü. Tekrarlar izleyicileri yeniden izlemeye davet etti, onları ürkütüp kaçırmamanın bir yolu oldu.

Sezon finali ile vaat edilen heyecan, yeni sezonun ilk bölümü için meraklandırmayı da beraberinde getirir. Dizilerin gündelik hayatın bir yansıması olarak yavaş yavaş durgunlaşmaya başladığı sezon sonlarında izleyici sezon finalinin çok da uzakta olmadığını düşünerek, zevkini erteler.

Yabancı dizi meraklıları, kim bilir Flashforward nasıl biter diye düşünür, Dexter kazdığı kuyuya mı düştü der ve iç çeker. Yerli dizi meraklıları için bu sorular, Bihter’in histerisi nasıl sona erecek, Ezel’de Ali ölecek mi, Güllü bundan sonra aşkı tekrar bulacak mı diye tekrarlanır. Bu soruların cevabını almayı en çok, sezon boyu dizileri iki eli kanda olsa da sadakatle izleyen izleyici hak eder.

Diziler izleyicilerine tek seferlik değil, sürekli zevk vaat eder ve sezon finali doyurulmamış, yarıda kalan ve ertelenen bir hazdır. Dizilerde tek bir bölümün az bir anlamı vardır. Gerçekte tek bir bölüm izlenerek diziler kolaylıkla kavranabilir ancak diziyi seyretmekle sahip olunan yan anlamları kavraması zordur.
Çünkü diziyi seyretmek sadece önünde olup biten ve öykünün gerektirdiklerini görmek değildir, dizi tiryakileri için bir nevi hayatın belli bir dönemini dizi oyuncularıyla paylaşmaktır. Dizi bittikten sonra da bir sonraki haftaya kadar sanki karakterler devam ediyor izlenimi verdiklerinden dizi izleyicisi onlara ne olduğunu merak edip durur. Ve ilişkilerdeki kısa ayrılıklar misali, dizilere verilen kısa aralar da sadece bizi onlara daha çok bağlar.

Kapitalizmin arzuyu uyanık tutup hazzı erteleyen doğası aynı zamanda televizyon izleyicisinin yarı izleyen yarı tüketen kimliğine uygundur. Arzu uyandıran yeni bir ürün satın alındığında nasıl en başta hayatın merkezi sanki bu ürünmüş gibi gelse de ondan bıkılması ve bu arzunun yeni bir nesneye yönelmesi o kadar kolay olur. Dolayısıyla dizilerin çarçabuk tükenmemesi için sezon finallerine, izleyici ile ilişkilerini dipdiri tutacak o araya şiddetle ihtiyaçları vardır.

Adorno, eski bayağılığı yüksek yenilik olarak sürdürebilmenin koşulu olarak büyülenmiş tüketimin canlı tutulması gerektiğini söyler. Bu dizilerde hiçbir şey değişmeyecek, ilk bölüm son bölüm, son bölüm ilk bölüm olabilecektir. Günün sonunda önemli olan her yerde ve her zaman varolan ortalama imgelerin özel olarak sunulmasıdır.

Dizi izlerken hepimiz, Kubrick’in Gözü Tamamen Kapalı filminin, hayattaki tek zevki, zevki ertelemek olan karakteri burjuva doktor dönüşürüz. Doktor, izleyici gibidir. İstese de hazza ulaşamaz ve hep replikalarla yetinmek zorunda kalır.

Not: Sezon finalindeki büyük araba kazasında paramparça arabadan hayatta sağ çıkamayacak olan o ana karakter var ya, işte o, aslında ölmemiştir.
Aslı Kotaman/RADİKAL 2
Yorumlar