İşte Özyılmazel'in aşk hayatının şifreleri
Akşam gazetesi medyanın ve müziğin yükselen değeri Ayşe Özyılmazel'le konuşmuş. İşte Özyılmazel'in aşk hayatının şifreleri:
Bu aralar dillere pelesenk olan 'Enerji' şarkısıyla iyi bir çıkış yapan gazeteci-yazar Ayşe Özyılmazel'le çiçeği burnunda albümü ve aşkını, 'mezarıma bile gelmesin' dediği aşklarını, giyimini-kuşamını, nasıl kilo verdiğini, para kazanıp kazanmadığını kısacası hakkında merak edilen her şeyi konuştuk...
AYSUN ÖZ KAŞİ - Akşam
Sabah Gazetesi'nde bir dönem beraber çalıştığım arkadaşım Ayşe (Özyılmazel) albüm yapar da ben onunla röportaj yapmaz mıyım? Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli ve konuşacak çok şey vardı. Beşiktaş'taki Pastarito'da buluştuk ve öncelikle albümünü 'İlgilenilmek, şımartılmak, bir erkeğin odak noktası olmak... Sevgilimle, sevgide yarışmak beni çok mutlu ediyor. Ego yarışı yok! Bana, 'Sus! Sen anlamazsın küçük kadın' bakışları atmıyor' dediği son sevgilisi Murat Dalkılıç'la ilişkisini, aşkı, ablasını, 'torpilli' diyenlere bakışını, giyimini kuşamını, nasıl zayıfladığını... Kısacası hakkında merak edilen her şeyi konuştuk...
- Gazeteci ve köşe yazarısın, kitap yazdın, şarkı söylüyordun şimdi de albüm yaptın. 10 parmağında 10 marifet olanlardansın...
Bu çok güzel bir şey. Biraz yoğun ama zevkli. Çalışmaktan çok zevk alıyorum, beni motive ediyor; sağlıklı, sevecen, bir dost, bir arkadaş yapıyor. İşleyen Ayşe ışıldıyor, daha iyi bir insan oluyor.
- Mert Ekren'le birlikte İstanbul Gelişim'in çocuklarısınız...
Mert'in babası Asım Ekren ve babam nereyse 40 yıldır arkadaş ve İstanbul Gelişim'de beraberler. Ben 2000-2004 arası İstanbul Gelişim'de şarkı söyledim. Biz Gelişim'in 2. nesil devamıyız. İnşallah onlar gibi başarılara imza atarız.
SÜPER SESİM VAR DEMİYORUM
- Şarkıcılık senin için bir heves mi?
Tam anlamıyla şarkıcılık yaptığım söylenemez. Biz Mert'le kendi müziğimizi yapıyoruz. Süper sesim var demiyorum. İzel çok iyi bir şarkıcıdır mesela ben onlarla aynı yere koymuyorum kendimi. Hislerimi müzikle de ifade ediyorum. Mert'le ve dostlarımla birlikte duygularımı müzikle anlatıyorum, sadece şarkıcılık yapmıyorum. O yüzdendir ki kendi yaptığımız şarkıları çok daha derinden söylüyorum, hepsinin bir hikayesi var çünkü.
- Hepsinin bir hikayesi var dedin. 'Abla' şarkısının sözlerinde geçen 'mezarına bile gelmesini istemediğin kişi' kim?
Bir kişi değil aslında... Hepimizin başına gelmiştir, benim sıkıntılarım, üzüntülerim, mutluluklarım farklı değil, hepimiz aynı duygulardan geçiyoruz, aynı heyecanları yaşıyoruz. Benimkiler de çok farklı değil. Ben de birine kızdığımda mezarıma bile gelmesin diyebilirim. O şarkı da bir kombinasyon; iki erkeği ablama şikayet ediyorum.
- İki erkeğe derken son dönemdeki aşkların mı bunlar?
Evet. Şarkı yazmaya 2008 yaz sonunda başladım. İlk kez yalnız olduğum ve büyümeye başladığım, duygularımı dinlediğim bir dönemdi. Pamuklar arasından çıktığım, iş hayatıyla birlikte gerçek dünyayı tanıdığım bu dönemde yalnızdım ve kendimi dinleyip hesaplaştım. Çıktığım bir tatilde başladım söz yazmaya.
'18 GÜNDÜR TEMİZİM'LE BAŞLADI HER ŞEY
- İlk hangisini yazdın?
Aslında, Yalın'ın yazdığı 'İki Sakin'in ilk cümlesiyle başladı her şey, '18 gündür temizim'... Yalın'a hikayesini anlattım ve o da gerisini yazdı. O tatilde yazdığım sözlerden şarkılar yaptım. Mert Ekren'le yaptığım ilk şarkı, 'İstanbul'un Kızları'; ilk buluştuğumuz gün yaptık onu. Mert'le 1 yıl içinde 50'ye yakın şarkı yaptık. İlk albüm tuhaf bir şey, kendi müziğini ve kimliğini bulman lazım, sana ne yakışıyor onu bilmen lazım. Şarkıları yaptık, bozduk, tekrar yaptık ve sonunda Mert'le Ayşe'nin müziği çıktı ortaya. Çok emek verdik, 1 senenin üzerinde bir zamanda demlendik ama daha da değişir tarzımız.
- Yine şarkı sözlerinde konforlu aşktan bahsediyorsun, buldun mu konforlu aşkı?
Aşkta konfor yok! Arıyorsan o konforu, annen hayırlı bir kısmet bulsun, git onunla evlen. Duyguda heyecan, tansiyon arama, güzelce evinde otur, misafirlerini ağırla, çocuğunu doğur otur aşağı. Aşkta konfor mümkün değil. Sevgiye ve dostluğa dayalı sakin ilişkiler var ve rahat oluyor. Ama benim ilişkilerimin içinde bir huzursuzluk, bir mücadele, bir çatışma, tansiyon hep vardı.
- Buna mı aşk diyorsun?
Artık demiyorum.
- Konforu değilse aşkta neyi arıyorsun artık?
Artık baktığım şey (düşünüyor), ben de bilmiyorum... Geçelim bu soruyu... Arayan bulamazmış ama bulanlar da arayanlarmış.
- Yeni sevgilin Murat Dalkılıç'la eğleniyorum demişsin. Nasıl gidiyor aşkınız?
Çok yeni ve yeni olan her şey güzeldir. Çok heyecanlı. Biz de herkes gibi mutlu olmayı istiyoruz. İnşallah oluruz.
- Fotoğrafları ablan Zeynep çekmiş. Sanırım o pek göz önünde olmayı sevmiyor. Bir keresinde gazetede tanıştırmıştın bizi, o senden çok farklı...
Evet, o sevmiyor göz önünde olmayı. İçine dönük yaşamayı seviyor. Zeynep yemek fotoğrafçılığı yapıyor ve seyahat fotoğrafları çekiyor. Albüm için düşündüğümde, ben en çok onunla rahat ediyorum ve ona çektirmeliyim dedim. Zeynep'in çok iyi bir gözü var ve beni çok iyi tanıyor. İlk başta 'nasıl yani' diye tepki verse de artık Zeynep çekiyor fotolarımı. Yakında kliplerimin yönetmenliğini de o yapacak.
ALBÜM İÇİN 7 KİLO VERDİM
- Nasıl bu kadar kilo verdin?
Çok zor verdim, kimse kilo çok kolay veriliyor diye birbirini kandırmasın. 3-4 ayda 7 kilo verdim. 7 öğün yemek yiyorum. Her öğünden sonra yeşil çay içiyorum. Yaz gelmeden 4 kilo daha vermek istiyorum.
- Albümle daha çok kişi tanıdı seni. Küçücük imza fotoğrafından başka bir Ayşe gördüler. 'Aaa bu kız güzelmiş' diyenler oluyor.
Müziğin tesiri çok başka tabii. İnsanlara daha hızlı geçiyorsun. Pul kadar fotoğraftan önyargı doğar ama ekrandan o elektrik geçiyor.
- Yazar olmanın müziğine; müziğin, yazarlığına katkısı oldu mu?
Oldu tabii... Yazar olarak okumayanlar müzikten sonra okudular Ayşe'yi. Okuyanlar da 'bir bakalım dinleyelim ne yapmış' diyor.
- Bir gün müziğe geri dönmek başından beri planlarının arasında mıydı?
Ben Tansu Çiller değilim ki 5 yıl sonra ne yapacağını bileyim. Planlı programlı hareket eden biri değilim ama niyet ettiğim şeyi azmeder, çalışır ve yaparım. İçime bir duygu giriyorsa, kimseyi dinlemem içimdeki sesi dinlerim ve hep doğru yaptım. İnsanın en önemli görevi kendisini mutlu etmek. Sen mutluysan, sen iyiysen, başarılısın; sen mutluysan seviliyorsun. Bunu yapmaya çalışıyorum. Benden sonrası tufan.
1 yıldır psikoloğa gitmiyorum, fal baktırıyorum
- Psikologa gidiyor musun?
Gidiyordum, 1 yılı geçti gitmiyorum. Psikiyatrımın yararını gördüm ama daha çok müzik kurtardı beni. Müzik yaparak deşarj oldum. Fal baktırıyorum arkadaşlarımla eğleniyorum, müzik yapıyorum, hüngür hüngür ağlıyorum.
- Buralara gelmende ailenin, dostlarının yardımı olduğu hep konuşulur, şanslı olduğunu düşünüyor musun?
Şanslarım için kimseden özür dilemeyeceğim. Bir insana şans gelir bazısı bunu değerlendirir, bazı insanlar da şanslarını kendileri yaratır. Ben hep çok zorladım. Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdim. Her genç gibi işe başvurdum muhabir olmak istedim, Neco'nun kızıyım diye iş bulamadım. Bir insana şans verilir ama yeteneği yoksa dünyayı ayağına serseniz hiçbir şey olmaz.
7 yıl sonra ben bunlara gülerim.
- Bir dönem çok üstüne gelindi, herkes senin hakkında yazdı, çizdi... Bu durumu artıya çevirdiğini düşünüyor musun?
Dediler dinledim, izledim. Sonra demediler, vazgeçtiler şimdi yine diyebilirler, derler, desinler. Hiç önemli değil, beni ilgilendirmiyor.
- Beyaz'a çıktığın programda ve klibinde aynı tip tişört vardı üzerinde. Bir tarzın var...
O gitarlı tişörtleri Sedef Çalarkan yaptı. Biz onunla çok yakın dostuz. O ne yaparsa ben giyerim. Sedef'in çok yetenekli olduğuna inanıyorum onun eşyaları bende iyi duyuyor. Sahnede de ben normalde ne giyiyorsam o. Bana çok dişi, feminen, dekolte şeyler olmuyor. Bir anda tavrım değişiyor. Düz, yalın çizgilerde, maskülen gözüken şeyleri yakıştırıyorum kendime ve göğüs dekoltesi yerine sırt, omuz ya da bacak dekoltesini tercih ediyorum. Deri ceketler, tek kulağa küpe, deri parmaksız eldivenler, tayt üzerine yırtık bluzlar beni daha çok yansıtıyor. Rock-chic bir tarz içinde çok daha rahat ediyorum.
- Asla ne giymezsin?
Fırfır, pili, karpuz kol, çiçek-böcek desenleri ve dantel asla giymem. Kendime yakıştırmıyorum.
- Bu konuda çok netsin...
Çok netim çünkü denedim ve yanıldım. Aslında marka işinden anlamıyorum ama gördüğümde bana ne yakışır biliyorum. Bot ve ayakkabılarda Vivienne Westwood'u çok seviyorum, ölüyorum! Paul Smith'i çok seviyorum. Sertaç Delibaş'ı çok beğeniyorum, paraları bayıldım ve bütün koleksiyonumu oradan aldım. V2K, Sedef Çalarkan, Zara, Topshop, River Island'dan toplayıp kombinler yapıyorum. Giyime para vermeyi sevmiyorum. Ayakkabıya ama veririm. Tişörte 300 lira vermem, mühim olan onları kombinlemek.
- Çula çaputa para vermem diyorsun öyle mi?
Çok gider çok masraf var, İnşallah para kazanacağım.
- Son zamanların en moda sorusunu sormadan seni bırakmam. Ruhi Su'yla Neşat Ertaş'ı tanıyor musun?
Tanıyorum ama Hülya Avşar ve Nil Karaibrahimgil sayesinde değil.