MEDYA KÖŞESİ

İslami kesimin hergele çocuğunun ilk yazısı!

İslami kesimin hergele çocuğu Ahmet Arsan Hürriyet'te yazmaya başaldı. Bakın bu haylaz çocuk dün ilk yazısında ne yazdı?

İslami kesimin hergele çocuğunun ilk yazısı!

"Ben Ahmet Arsan, İslami camianın bilinen ilk "yaramaz çocuğu" benim..." diyen Hürriyet'in yeni yazarı Ahmet Arsan önce kendini anlattıı ardından camianın kadınlarını giyim zevkine göre ayırdı... Demode ve moda olan şeyleri birbir sıralayan Arsan'a göre: "Moda, Kadir Topbaş'ın gelini olmak... Demode, Tayyip Erdoğan'ın gelini olmak"

(...) "Kim ulan bu Ahmet Arsan?"
Gerçek Hayat dergisinde yaptığım bu yaramazlıklar, kısa sürede semeresini göstermişti. Adını zikrederek kafa bulduğum camianın ağabeyleri, "Kim ulan bu Ahmet Arsan? Ne yapmaya çalışıyor? Niye kırılan kolu yen içinde tutmuyor? Eski köye yeni ádet mi getiriyor?" diyerek...
Fatih Camii'nin duvar dibindeki çay ocaklarında ya da Tophane'deki nargile kahvelerinde yüksek sesle şöyle meydan okumuşlardı: "Kim bu Ahmet Arsan? Erkekse çıksın karşımıza?" Bereket o günlerde camiada kafa dengim olanlar vardı da, "İçinizden kim Ahmet Arsan?" seslenişine "Ahmet Arsan benim" diye destansı karşılıklar vermişlerdi. Bu dayanışma sayesindedir ki, "abi zulmü"ne maruz kalmadım.

Unutulmuşken..

Giyim zevklerine göre camiamızın kadınları


 

SOSYETİKLER
 

İKİNCİ HALKADAKİLER

ENTELLER

ORTA KALABALIK

VAROŞ ÖRTÜNMESİ
 

Dikkat alternatif fasıl geliyor

Star Grubu yöneticilerinden Levent Güntekin'in Çengelköy'deki evini üs olarak seçen grup, ünlü ozan Neşet Ertaş'ın konuk olarak katılacağı bir gece düzenleyeceklermiş. Bakalım "Gelenekselci İslamcılar", Fehmi Koru'ya gol atmak amacıyla, sıkı bir Neşet Ertaş hayranı olan Aydın Doğan'ı bu geceye davet edecekler mi?

İslami House Cafe neresi

İslami kesimde

DEMODE

MODA

DEMODE

MODA

DEMODE

MODA

DEMODE

MODA

DEMODE

MODA

DEMODE

Yeni Asya cemaati... Fethullah Gülen cemaati. Belediye köşkleri...Feriye Lokantası...Dengir Mir Fırat... Bülent Arınç...Tayyip Erdoğan'ın gelini olmak... Kadir Topbaş'ın gelini olmak... Emine Şenlikoğlu... Elif Şafak...Tarkovski filmleri...
MODA Semih Kaplanoğlu filmleri...
İslami kesimin yazarları, sanatçıları, edipleri, gençleri eskiden Beyazıt'taki kahvelere takılırlardı. Sonra nargilenin yükselişi başladı, Tophane moda oldu. O da yetmedi, şehrin çeşitli semtlerinde otantik nargile kahveleri açıldı ve bu mekanlara hafiften bitki çayları, cappuccinolar falan girmeye başladı. Ve en sonunda olanlar oldu, İslami kesimin en edepli adamlarından, şair Mevlana İdris'in girişimiyle İslami kesimin ilk kafesi açıldı. Fatih At Pazarı'nda açılan "Eski Kafa" adlı kafe için "İslami House Cafe" yakıştırması yapılıyor. Bence yanlış. Çünkü burası... Biraz "Beyaz Türkler"in ilk vejetaryen restoranı Zencefil ile otlu yemekleri ilk kez gündeme getiren erken dönem "Ece Bar"ın karışımı gibi bir şey... Bir sentez yani...
"Fasıl" olayının gazeteci Fehmi Koru'nun elinde artık iyice bir "gösteri aracı" haline getirildiğine inanan ve kendilerine "Gelenekçi İslamcılar Rahatsız" adını veren grup, olaya el koymaya karar vermiş. Beş yıldızlı otellerden ve ihtirastan uzak, gösterişçiliğe prim vermeyen, yeni bir fasıl anlayışını hayata geçireceklermiş.Eğer İstanbul'un kenar semtlerine yolunuz düşer de oralarda uzun bulucin etek giymiş ya da kıyafetleri vücutlarına yaman bir şekilde yapışmış türbanlı kızlar görürseniz, "Bu ne ya? Böyle örtünme mi olur?" falan diye çıkışmayın... Çünkü bilhassa "entel İslamcı kızlarımız" da, bu tür örtünme modelini küçümserler... "Varoş örtünmesi" derler... "Baba zoruyla örtünme modeli" derler... "Zevksizliğin sergilenmesi" derler...
Şunu unutmayalım: Artık orta sınıf İslamcı kadınlar bile Tekbir Giyim'in yanına yaklaşmıyorlar. Yani Tekbir Giyim, fena halde demode... Fakat buna mukabil orta sınıf İslamcı kadınların giyim zevki hálá orta karar... Yöntemleri şu: Allah ne verdiyse giymek... Eskisi gibi parlak eşarplara devam ediyorlar...
Yazar çizerlerden, üniversite öğrencilerinden, sanat heveslilerinden söz ediyorum... Bu türden İslamcı kadınlar, stil yapmaya çok meraklı görünüyorlar. Beyoğlu pasajlarından, otantik kılıklar satan dükkánlardan ya da Hint usulü kıyafetler satan mağazalardan, uzun tunikler, etekler, bezden çantalar alıp kendi zevklerine göre tanzim ediyorlar. Kıyafet tarzlarında kendinden emin bir "Örtüyü içime sindiriyorum / Kendime
yakıştırıyorum" mesajı vardır.
"Sosyetikler"in bir altındadırlar. Bu ailelerin kadınları genelde Zara, Mango ve Yargıcı gibi nispeten daha yaygın ve ucuz markalara yönelmiş durumdalar. Eskiden yadırganma korkusu nedeniyle Nişantaşı'ndaki dükkánlara gitmezler, Akmerkez gibi büyük alışveriş merkezlerindeki dükkanları tercih ederlerdi. Ancak AKP iktidarıyla birlikte artık Nişantaşı
mağazalarını da ziyaret etmekten çekinmiyorlar.Sosyetik İslamcı kadınları, giyim zevklerinde parasal üstünlüklerini mutlaka göstermek isterler. Favori markaları Hermes ve Burrberrys'dir. Az bilinen ya da pek bilinmedik markalara da hevesleri vardır. Bazıları da "Baş Leydi"nin izinden giderek modacı Dilek Hanif'in yolunu tutarlar.Sonra şöyle bir şey oldu: Ahmet Hakan Hürriyet'te, Elif Çakır Taraf'ta, Nihal Bengisu Karaca Habertürk'te mirasım üzerine konup kalem oynatırken, ben unutuldum. Ama neyse ki bu unutuluş, bir mübarek cuma sabahı Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün "Gel, bizde yaz" demesiyle sona erdi. Artık burada yazacağım. "Bizim Mahalle"nin bütün renklerini, farklılıklarını, seslerini, acemiliklerini, görmemişliklerini, görmüşlüklerini, zaaflarını, zayıflıklarını, erdemlerini anlatacağım. Biraz içeriden, biraz dışarıdan bir dille... Allah yár ve yardımcım olsun...
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar