ANALİZ

Irkçılık sana yakıştı mı be Sevilay!..

Bu ülkede, "inançları yüzünden en çok acı çeken gazeteciler kimlerdir?" sorusu sorulsa, senin adını da sayarım...

Irkçılık sana yakıştı mı be Sevilay!..
ADNAN BERK OKAN

Sevgili Sevilay (Yükselir);
Çok kızacak, belki bana da saydıracaksın ama çok umursamıyorum...
Dikkat!..
"Hiç umursamıyorum" değil...
"Çok umursamıyorum"...
Çünkü aksine yazdıklarını, sunduğun programları, söylediklerini, yaptığın haberlerini umursuyorum...
Benimle ilgili söylediklerin de geliyor kulağıma...
Onları da umursuyorum ama...
Zannetme ki sana kızgınım, kırgınım...
Yok canım...
Benim için çok geride kaldı o tür duygular...
O kadar kopuğum ki günümüz dünyasından...
O kadar kopuğum ki İstanbul medyasının kirli havasından...
İçimi en çok acıtan "Hakaret, Dedikodu" 3 dakika sürüyor...
Neyse...
Asıl konuya geleyim...

Sevgili kardeşim;
Bu ülkede, "inançları yüzünden en çok acı çeken gazeteciler kimlerdir?" sorusu sorulsa, o gazetecilerin içinde senin adını da sayarım...
Hem de ilk sıralarda...


Soner'den nefret ettiğin "sır" değil...


Sevgili Sevilay;
İnsanın insandan nefreti bütün dinlerin yasakladığı bir duygudur...
Ancak...
Eğer nefret, insanları; inançlarından, dinlerinden, dillerinden, ifadelerinden, ırklarından dolayı bir ayrıma tabi tutan insanın çağdışı zalimliği için hissediliyorsa, bir o kadar da "gerekli" bir duygudur...

Soner Yalçın'dan nefret ettiğin "sır" değil kardeşim...
Kişisel nedenlerinden ötürü "Haksızsın" dersem dilim kurur...
Seninle veya başka meslektaşlarımızla ilgili yaydığı bilgiler gerçekten "tiksinti verici"...
Ama...
Hesaplaşacaksan savcılığa gidecektin...
Ya da vakti geldiğinde Allah'ın hesap sorucu meleklerine bırakacaktın işi...

Bir de şu:
Yazdıkları, yazdırdıkları, yaydıkları bir tür "ırkçılık"...
Ama...
Şu anda cezaevinde "tutuklu" olarak yargılanacağı günü beklemesine sebep olan "gerekçe" ne yazdığı kitaplar, ne yaptığı ırkçılıklar...
Sözüm ona "vatandaşlarımız arasında kin ne nefret oluşmasına sebep oluyor"muş...
Ve bir de Nedim Şener'in "Dünya çapında başarı" kazanan kitaplarından birinin elektronik yayını bulunmuş bilgisayarında...
"Ödül"
almış, her kitapevinde satılan bir kitabın hem de elektronik nüshasını bulundurmanın suç olduğu da ancak "Türk Hukuk Sistemi"nde görülür zaten...

Ama be Sevilay;
Soner
'i okurlarının gözünde de küçük düşüreceksin diye bir başka "ırkçılığa" alet olmak sana yakıştı  mı?..
İnançlarından dolayı çektiğin acılara seninle birlikte üzülen, o acıları sana çektirenlere karşı mücadele etmiş dost ya da dost değilse de senden yana tavır alan meslektaşlarını hayal kırıklığına uğrattın...
Tıpkı dün benim,başlığı altında yayımlanan makaleni okuduktan sonra uğradığım gibi...


Abdi İpekçi'nin kemikleri sızlamıştır

Değerli kardeşim;

BEYAZ TV'de yayınlanan programına telefonla bağlanan Nükhet İpekçi, Soner Yalçın'dan niçin nefret ettiğini daha iyi(!) anlatabilmek için sana dedi ki "Tam 10 yıldır babama attığı iftirayı temizlemesini istiyorum ama temizletemiyorum."

Sevgili kardeşim;
Bunu söyleyen Hanımefendi; "yüreği insan sevgisi zengini" olduğu, şu güzelim ülkede herkesin, "din, dil, ırk, inanç ayrımı yapılmadan" kardeşçe, huzur ve refah içinde yaşamasını istediği için öldürülen Abdi İpekçi'nin kızı...
Ve belli ki böyle söylerken babasını bir kez daha öldürdüğünün farkında değil...
Ve belli ki "İnsanı insan olduğu için seven" Abdi Bey'in (mutlaka) kemiklerini sızlattığını da anlamıyor...

Bu nasıl bir zihniyet Sevilay!..
21. Yüzyılda...
"İleri Demokrasi"ye geçiş yaptığı iddia edilen Türkiye'de hem de...
Ve Sevilay, sen Nükhet Hanımefendi'nin bu ırkçı sösylemini kendi haklılığına "kanıt" olarak sunarken "Bizler Türk Musevileriyiz" diyecek kadar kendilerini bu ülkeye "adamış" Yahudi kökenli yurttaşlarımıza "hakaret" ettiğinin farkında değil misin?...



Rosa Parks kimdir bilir misin?.

Sevgili kardeşim;
Nükhet Hanım'ın söylediklerini okurken Rosa Parks'ı hatırladım...
O müthiş kadını...
Rengi diğer Amerikalılardan daha koyu olduğu için otobüse ön kapıdan binemeyen Rosa Parks'ı...
Ve...
Ancak boş yer varsa oturabilen terzi Rosa Parks'ı...
Ve...
Rengi kendisinden daha açık olan bir bay/bayan otobüse bindiğinde ve ayakta kalmışsa yasal zorunluluk gereği yerini o beyaz deriliye vermek zorunda olan Rosa Parks...
Bir gün...
Rengi kendisinden çok daha açık olan bir adam bindi otobüse...
Rosa Parks oturuyordu...
Kalkmadı...
İstifini bile bozmadı...
Adam öylece kaldı ayakta...
Ve tabii şikâyet etti rengi kendi derisinden daha koyu renk olan bu kahraman terzi kadını...
Ve...
İyi ki etti...
İyi ki Rosa Parks o adama yerini vermedi...
İyi ki istifini bozmadı...
Çünkü...
İşte o şikâyet, rengi diğer Amerikalılardan daha koyu olanların kurtuluşunun başlangıcı oldu...
O koyu renkli terzi Rosa Parks'ın başlattığı soylu direniş sonunda başarıya ulaştı...
Bugün Amerika'nın başkanlık koltuğunda oturan o koyu renkli Amerikalı da bu başarısını işte o terzi kadın Rosa Parks'a borçlu...


Yahudi olmak ayıp mı?.. Suç mu?..

Bir de bizim terzi olmayan ama ülkenin en modern terzilik ürünlerinin sergilenip satıldığı caddede oturan Nükhet Hanım'ın söylediklerini hatırla bir kez daha...
"Tam 10 yıldır Soner Yalçın'dan babama attığı iftirayı temizlemesini istiyorum ama temizletemiyorum"...

Allah aşkına söyler misin Sevilay?..
Bundan kötü ırkçılık olur mu?..
Çünkü bilenler biliyor ki, Nükhet Hanım'ın "iftira" dediği şey; Soner Yalçın'ın Abdi İpekçi ailesi için "Yahudi kökenli, Sabetaycı" deyişi...
Yani Musevi'likten Müslümanlığa geçiş yaptığını (mühtedi) yazışı...
Ve işte bunu söylemek, Abdi İpekçi'ye atılmış kocaman bir "iftira" imiş Sevilay...
Dikkat lütfen?..
"Yanlış bilgi" değil "iftira"!..
Nükhet Hanım; "Soner Yalçın yanlış biliyor, bizim ailemiz mühtedi değildi" demiyor, diyemiyor, "Yahudi kökenli" olmayı bir "iftira" olarak algılıyor...
"İftira" dediği anda Yahudiliğe ve Yahudilere "hakaret" ettiğinin ya farkında değil, ya dili sürçtü...
Oysa...
Kelimelerin Sultanı'nın kızı "Yanlış bilgi" ile "iftira" arasındaki keskin farkı bilmeyebilir mi Sevilay?..
Bilmemesi mümkün mü?..
Allah aşkına Sevilay;
Mimar Sinan için "Hıristiyan Macar dönmesi" denildiğinde "iftira" olmayıp aksine "iltifat" oluyor da "Musevi dönmesi bir Müslüman" denilince mi "iftira" oluyor?..
Yahudilik ve Yahudileri bu kadar aşağılamaya kimin hakkı var?..
Kimin hakkı olabilir?..
Böyle bir ırkçılık hoş görülebilir mi?..
Irkçılık temyizi bile kabil olmayan bir suç değil mi Sevilay?..
Nükhet Hanım BEYAZ TV'de senin konuğun olup önce bütün "insanlardan" sonra bütün Yahudi'lerden özür dilemeli...


Hz. Ali'yi hatırlıyor musun?..

Sevgili Sevilay;
Herkes herkesi sevmek zorunda değil...
Herkes, herkesin düşündüğü gibi düşünmek zorunda da değil...
Ama...
"Demokrat" olan herkes, kendisi hakkındaki eleştirilere katlanmalı...
Hoşgörmeli...
Biliyorum...
"Ama o (S.Y.) bana küfür ve hakaret etti... İftira attı" diyeceksin...
O zaman da Hz. Ali'yi hatırla...
Savaş meydanında tam öldüreceği sırada yüzüne tüküren kâfiri affediş sebebini...
Ve niçin öldürmediğini soran kafire:
"Seni az önce öldürseydim, dinime saldırdığın için öldürecektim ki dinimin bir emrini yerine getirecektim. Şimdi öldürürsem, yüzüme tükürdüğün için öldürdüğüm sanılır ki bu da bana yakışmaz" deyişini...
Tabii tam da böyle söylememiş olabilir ve tam doğrusunu sen benden daha iyi bilirsin ama buna benzer şeyler söylediği biliniyor Sevilay...

Sevgili kardeşim;
Bundan sonra yazdığın yazıları editörüne göndermeden önce defalarca oku...
İçinde "hakaret, iftira, öfke, kin, intikam duygusu" taşıyan cümleler veya kelimeler varsa sil at...
Göreceksin ki makalenin anlamı değişmeyecek ama tadı artacak, düzeyi yükselecek...
Hâsılı...
Beynindeki sinir uçlarından, parmak uçlarına doğru salisenin onbinde biri kadarlık bir zaman ölçüsünde üşüşen ve word sayfasına dökülen "kem" sözleri çıkar at...


"Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar!.."

Değerli kardeşim;
Meslektaşların da yanlış yapabilirler...
Affetmeyi, hoş görmeyi öğren...
Hz. İsa, kendisini kırbaçlayan, başına dikenli telden taç(!) giydirenler için şöyle diyordu "baba" bellediği Allah'a:
"Onları affet baba!... Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar!.."

Ben de ırkçı söylem yapan ve o tür söylemleri alkışlayan kardeşlerim için Hz. İsa'dan "ödünç" alıp diyorum ki:
"Onları affet Allah'ım!.. Onlar daha çocuk!... Ne yaptıklarını bilmiyorlar!.."
Bu kardeşlerimdem biri Nükhet Hanım ise diğeri de sensin Sevilay...

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR