ANALİZ

İlk adımın tam zamanı Sayın Cumhurbaşkanım

“Dinde güncelleme” diyerek çok yerinde bir açılım yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, halen İslâm dünyasının en güvenilir, itibarı en yüksek lideri…

İlk adımın tam zamanı Sayın Cumhurbaşkanım

“Dinde güncelleme” diyerek çok yerinde bir açılım yapan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, halen İslâm dünyasının en güvenilir, itibarı en yüksek lideri…

O halde bir siyaset bilimcisi olarak önerilerim şöyle:

*
1.) İslâm âleminde dinî olmayan bir devrime ihtiyacı olduğunu bütün İslâm
halklarına anlatmalı.

*
2.) Gerek Türkiye’de, gerekse dünya kamuoyu nezrinde öncelikle…
Yeniliklerinin, muhafazakârlıkları ile çatışmadığına…
Muhafazakârlıklarının yeniliklerini yalanlamadığına hem İslâm âlemini…
Hem de gelişmiş Batı ülkelerini ikna etmeli.

*
3.) İslâm’ın ortak geçmişinden sadece ders alınması; ortak gerçeklerin ise
gelecekte aranması gerektiğini herkese anlatmalı.

*
4.) “Din-iman” başlığı altında hem Türkiye ve hem de İslâm ülkeleri halkları
üzerine oynanan siyasi oyunları korkusuzca bizzat gözler önüne sermeli.

*
5.) İslâm’a dayalı siyasetin bugüne dek İslâmiyet’e verdiği ağır zararları hiç
gocunmadan bizzat dile getirmeli.

*
6.) Şeriatın insanları doğrudan cennete gönderen bir dünyevî doktrin değil…
(Sadece) Müslümanlar arası hukuku denetleyen bir mekanizma olduğunu…
Küresel hukukun ise tek bir dine bağlı olmayan dünyevî koşullarla birlikte sürekli
değişime uğradığını açıkça söylemeli.

*
7.) “Ilımlı İslâm” gibi terimleri reddetmeli (Ki bunu çok defa yaptı yapıyor.),
İslamiyet’in bir bütün olarak zaten ılımlı olduğunu ilan etmeli.

*
8.) Aile kurumu ve ailevî ahlak değerlerini destekleyen ancak…
“Gönlün ferman dinlemez” saygılı isyankârlığını da görmezden gelmeyen sempatik ve empatik bir bakış açısına sahip güncellenmiş bir İslâm önermeli…

*
9.) Sadece muhafazakâr ve yeni muhafazakâr değil, seküler sanatı ve sanatçıyı da
desteklemeli…

*
10.) İnsanların özgür imgesel ürünlerinin “Bize uymaz, dinimize aykırı” gibi
göstermelik sebeplerle aşağılanmasına izin ve imkân vermemeli.

*
11.) Uluslararası siyasette kalıplaşmış “dost ve düşman” tanımları yerine…
Ait olduğu büyük ailenin uzun vadeli müşterek menfaatleri doğrultusunda akılcı ve gerçekçi hareket etmeli.

*
12.) Bilginin ve yorumun fazlasıyla ucuzladığı bu yeni ortamda, siyasi imalar ve
hamasi yalanların arkasına saklananları teşhir etmeli.

*
13.) Herkesin anlayabileceği bir dilden ve kimsenin hoşuna gitmeyecek bile olsa
somut gerçekleri gizlemeye çalışmaksızın apaçık konuşmalı.

*
14.) Ülkemizin temel kurumlarıyla siyasi amaçlı medyatik kavgalara girişmek
yerine…
Sosyal kutuplaşmaları engelleyecek bir sağduyuyla doğru yerde, doğru zamanda ve doğru dille yapıcı öneriler getirmeli.

*
15.) Toplumun fikren farklı ve hatta marjinal katmanlarına karşı bile samimi bir
hoşgörüyle yaklaşmalı…

*
16.) Kendisinden olmayan herkesi düşman sayan radikal eylemlere ise tavizsiz bir
duruşla karşı çıkmalı.

*
17.) Zengin geleneklerin ve kültürel değerlerin muhafaza edilmesini savunurken…
“Töre” veya “alışkanlık” adı altında küresel insan haklarını ve ortak yaşama
bilincini ayaklar altına alan çağ dışı istisnalara karşı çıkmaktan çekinmemeli.

*
Şimdi tam da zamanı…
Hem siyasi olarak tam zamanı…
Hem de…
Uluslararası ilişkilerde yeniden yapılanmayı yapmak için atılması gereken ilk adımın tam zamanı…

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar