İlhan Selçuk kazandı Cumhuriyet kaybetti
"Bugünün Türkiye'sinde Cumhuriyet'in önemli bir işlevi olabilirdi. Oysa, ne yazık ki 1991-1992'de yaşananlar yüzünden Cumhuriyet gazetesi böyle bir işlevi üstlenmekten uzak kalmıştır." Emine Uşaklıgil, "Benim Cumhuriyet'im"i niçin yazdı
Cumhuriyet'te 18 yıl çalıştıktan sonra 1992 yılında ayrıldınız. O günden bugüne neredeyse 20 yıl geçti. Kendi ifadenizle siz Cumhuriyet defterini bir türlü kapatamadınız. O defter aradan geçen onca yıla rağmen neden kapanmadı?
Cumhuriyet, etkin bir gazete. Geçmişte çeşitli dönemlerde önemli işlevler üstlenmiş. Bugünün Türkiye'sinde benim hayal ettiğim Cumhuriyet gazetesinin önemli bir işlevi olabilirdi. Ama 1992-92 yıllarında yaşananlar yüzünden Cumhuriyet böyle bir işlevi üstlenmekten uzak kaldı. Gazeteciliğin temel ilkelerini unuttu. Ben olsaydım, düşlediğim Cumhuriyet iyi gazetecilik yapmayı denerdi.
Artık Cumhuriyet defteri bu kitapla sizin için kapandı mı?
Benim için Cumhuriyet gazetesinin hangi süreçlerden geçerek bugüne geldiğini anlatmak önemliydi. Ve bu kitabı yazdım. Kitap, Cumhuriyet gazetesini anlayabilmek için geçmişe doğru bir yolculuk. Sonuçta, Cumhuriyet gazetesinin, Yunus Nadi'nin, ailesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin iç içe geçmiş, birçok kahramanı olan bir öykü meydana çıktı.
Kitabı yazmak için niye bu kadar beklediniz? Hasan Cemal'in kitabı sizi bu konuda tetikledi mi?
Hasan Cemal'in kitabı bir neden değil. Annem Leyla Uşaklıgil'in vefatından sonra kitap fikri doğdu. Böyle bir kitap için hazır değildim ilk başta. Gazetenin tümüyle aileden çıkma süreci yaşandı. Zor günlerdi. Annemle bile görüşmedim. Yakın aile içinde kırılmalar oldu. Ben başka başka işler yaptım. Gün geldi ki artık bu kitabı yazmak gündeme geldi
Kitabı yazdıktan sonra Cumhuriyet'ten görüştüğünüz insanlar oldu mu?
Gazeteden ayrıldıktan sonra uzun süre kimseyle görüşmedim. Sonra yavaş yavaş kitabın yazım aşamasında görüştüğüm insanlar oldu. Hikmet Çetinkaya ve kısa da olsa Şükran Soner'le temasa geçtim.
Size Cumhuriyet ve Hasan Cemal cephesinden bir tepki geldi mi?
Kitap piyasaya çıkalı bir hafta oldu. Hemen okunabilecek hacimde bir kitap da değil. Haliyle bir tepki almadım. Fakat Cumhuriyet gazetesinde yönetimde olmayan birkaç kişi kitabı beğendiklerini söylediler.
1992'de yaşananlar iktidar kavgası mı?
Çok boyutları olan bir mücadele. Evet bir iktidar mücadelesi ama aynı zamanda bir vizyon çatışması. Bir kuşak çatışması...
Sizin ve Hasan Cemal'in katkısıyla gazete bir ivme kazanıyor...
1980'de Hasan Cemal'in Ankara temsilciliğine geldiği tarihten itibaren bir gençleşme yaşandı. Bir ekip kuruldu. Köşeler daha az oldu. Hasan Cemal, Okay Gönensin ve Emine Uşaklıgil üçlüsü daha dinamik bir gazete yaptı. Attığımız adımların çoğu başarılı oldu. Bu arada çeşitli krizler yaşandı. 1992'de İlhan Selçuk ve ekibi gazeteden ayrıldı. Okura boykot çağrısı etkili oldu. Gazete okur kaybetti. Daha sonra ayrılan ekip yeniden döndü. Gelin görün ki ayrılan okur bir daha gelmedi. Ben 8 Nisan 1992'de geri dönmemek üzere gazeteden ayrıldım.
Sizin için yengilgi miydi?
Yenilgi demeyelim de başarılı olamadım. Zafer, İlhan Selçuk'undu. "Küçük olsun benim olsun"cular galip gelmiş, gazeteyi sadece gazete olarak görenler ise mağlup olmuştu. Atatürkçülüğü tekelinde görenler Cumhuriyet'e el koymuştu. Ama bu iç savaşta kimse kazanmadı. Asıl kaybeden Cumhuriyet oldu.
Bu yenilgide Hasan Cemal'in büyük payı olduğunu düşünüyorsunuz. Oysa Hasan Cemal kitabında farklı anlatıyor ...
Hasan'ın ailem ve benim hakkımda düşüncelerini okuduktan sonra şaşırmıştım. Fakat kitapta anlattıklarının bir kısmını ben farklı hatırlıyorum. Hasan, yöneticilikte epey zayıf kaldı. Krizi engellemek için fazla çaba sarf edemedi. Hem yazı yazmayı hem gazetenin iç savaşını yönetmeyi beceremedi.