İlber Ortaylı çağın hızını yakalayamıyor mu?
İlber Ortaylı alıştığımız tavrıyla, beğenmediği herkesi "cahil", "küçük dünyaya sahip" insanlar olarak tanımlıyor ama herhalde kendisinin bilgi çağında bilgisayar ve internet kullanmadığını/sevmediğini unutuyor olmalı.
İlber Ortaylı'yı ve kendine has üslubunu artık herkes iyi biliyor.
Hoşuna gitmeyen bir konu olduğunda sert tepkiler veren, alaycı yorumlar yapan, küçümser bir duruş sergileyen İlber Ortaylı, medyada her göründüğünde bu polemikçi yapısı nedeniyle büyük ilgi topladığından televizyonlar da onu ekrana çıkarmaktan keyif alıyorlar.
Ancak bu hızlı yükseliş Ortaylı'nın gözünü kamaştırmış olacak ki, zamanla üslubundaki itici tavrın dozunu iyice arttırdı.
Son televizyon programında, insanların seçim iradelerini küçümseyerek yine o üstten bakan tavrıyla, halkı küçük dünyalarında yaşayan insanlar olarak tanımladı.
“Bu seçimde de aman canım olur. Bu ülke küçük dünyaların büyük umutların ülkesi”
İlber Ortaylı, bu artık alıştığımız tavrıyla, beğenmediği herkesi "cahil", "küçük dünyaya sahip" insanlar olarak tanımlıyor ama herhalde kendisinin bilgi çağında bilgisayar ve internet kullanmadığını/sevmediğini unutuyor olmalı.
İnternete girmediği, bilgisayar kullanmadığı, muhtemelen hala eski klasik cep telefonunu kullanarak mobil internet zenginliğinden mahrum kaldığı için de, halkın nasıl bir gelişim gösterdiğini gözden kaçırıyor.
İnsanların artık gelişmelere, olaylara, haberlere anı anına tepki verdiğini; güncel gelişmelerin anı anına halkın geniş katılımlı tartışmasına açıldığını Ortaylı acaba biliyor mu, merak ediyorum.
Halkın gelişimini, neler yaptığını, nasıl düşündüğünü artık İnternet kullanmadan anlamak mümkün değil.
Oysa İlber Ortaylı, interneti kullanmadığından olsa gerek, insanların değişim için yarattığı dev baskıyı göremiyor ve yaşanan değişimleri anlamakta zorluk çekiyor.
SON KURBAN SPİKERLER
İlber Ortaylı'nın alaycı yorumlarının son kurbanları da spikerler oldu.
Spikerleri bozuk Türkçe kullanmakla suçlayan İlber Ortaylı, gençlerin Türkçesi'nin de spikerler yüzünden bozulduğunu iddia etti.
Oysa farkında değil ki, gençlerin Türkçesi artık internet üzerinde gelişiyor. Türkçe'ye yeni kelimeler, yeni vurgular İnternet üzerinden giriyor. Spikerler ise sadece çevrelerinde bu yeni gelişen dili yansıtan sıradan internet kullanıcılarından fazlası değiller.
Öte yandan, İlber Ortaylı, bir dilin halkın kullanımıyla gelişip evrildiğini bilmiyor olamaz. Ancak bu kadar hızlı bir gelişim işine gelmediğinden olsa gerek, tepkisi ağır oluyor.
Eskiden bir kelimenin dile yerleşmesi yıllar alırken, artık internet sayesinde kelimeler günler haftalar içinde kabul görüyor, yaygın kullanıma giriyor.
İlber Ortaylı, internet kullanmadığından, bu hızı anlayamıyor, kabullenemiyor ancak dünya artık bu hızlı değişimi kabullendi. Oxford sözlüğü, her sene internette/sosyal medyada ortaya çıkıp yaygın kullanıma giren kelimeleri İngilizce sözlüğüne almaya başladı. Eskiden bu süreç, en az beş yıl süren bir incelemeyi gerektiriyordu.
Ayrıca bir dilin "bozulması", çok kolay bir iş değildir. Dil, mutlaka çevresinde etkileştiği diğer dillerden, insanların yaşamlarından, hayat koşullarından etkilenerek değişir ve gelişir. Buna da dilin evrilmesi diyoruz.
Eğer dil bozulmasın diye bu gelişimin önüne geçmeye kalkmış olsaydık, bugün hala Orhun Yazıtları'ndaki Türkçeyi kullanıyor olurduk.
İngilizler, yazarlarına, çizerlerine, halkına "dili bozmayın" diye baskı uygulamaya kalksaydı, bugün king yerine cyning, what yerine Hwæt, heaven yerine heofonum kelimeleri kullanılıyor olacaktı.
Üstelik değişen sadece bu üç kelime değil. İngilizce'nin neredeyse tümü zamanla değişip evrildi.
Bu değişimin önüne geçemezsiniz. Dil gelişir ve evrilir. İlber Ortaylı gibi, internetten, teknolojiden, çağın hızından uzak bir yaşam sürenler ise bu değişimi anlamakta zorluk çekeceklerinden, tepki vermeleri çok doğal.
Ama İlber Ortaylı'nın gönlü hoş olsun diye biz de konuşmayı ve yeni kelimeler üretmeyi bırakacak değiliz.
Oktay İhsan / [email protected]