İklim Bayraktar olayını unuttuk bile!..
Acaba Ak Parti - CHP koalsiyon hükümetine mi götürülüyoruz... Acaba köşe yazarlarının ev kavgacıları "aaa cambaza bak!" mı oynuyorlar kendi aralarında?
ADNAN BERK OKAN
Medyada bazı yazarların birbirleriyle yaptıkları kavgalarda "seviye"nin nasıl da düştüğünün farkındasınız değil mi?..
Karşılıklı hakaretler, küfürler, aşağılamalar, iftiralar, dedikodu üretmeler mideleri bulandırıyor...
Bu küçük ama etkili/çok okunan gurup, yandaşı olduğu tarafın liderinin gözüne girebilmek için karşı tarafa sövüyor...
Tekme tokat girişiyor...
Ne haysiyetini bırakıyor düşmanının, ne onurunu, ne şerefini ne özel hayatını...
Peki neden böyle?..
Niçin "tartışma" yerine "kavga" tercih ediliyor?..
Niye akıllarını vicdanlarıyla destekleyen köşe yazarları değil de kinleri, nefretleri, öfkeleri akıllarını aşmış kavgacı yazar tipleri revaçta?..
Niçin halkın geneli de onları okumak istiyor?..
Niye Haşmet Babaoğlu değil de Engin Ardıç gözde?..
Niçin Ahmet Hakan'ın okur sayısı, Sedat Ergin'den daha fazla?..
Muhteşem analizleriyle Mahir Kaynak niye, Şamil Tayyar'dan daha az okunuyor?..
Çünkü Türkiye'de seçimlerin sonuçlarını halen "Varoşlar" ve "Alt Kültür" tayin ediyor...
Varoşlar ve alt kültür ise kavgacı, küfürbaz ve aynı zamanda kafa-göz yaranları seviyor...
Bilgiyle işi yok alt kültür ve varoşların...
Aynı cadde üzerindeki kitabevinin vitrinine bakmaktansa; kocaman makinelerin yaptığı hafriyatı seyretmeyi yeğler onlar...
Ve...
Bu kavgacılar;
* Varoş fukaralarının,
* Mütedeyyin dar gelirli memurların,
* Köylülerin,
* Taşra esnafının kavga ve küfürden hoşlandığını,
* Tuzu kuru; paradan para kazanan, küresel sermaye ile uyum sağlayabilmiş entelektüel sanayici işadamlarının ise ekonomik çıkarlarından yana olduklarını çok iyi biliyorlar...
Kıyıların; laikliği rakı içmek, Atatürkçülüğü de "kıyafet devrimi" olarak algılayan orta sınıfı da arada sıkışıp kalıyor haliyle...
Ve genellikle daha laik, daha aydın, daha Batılı, daha Atatürkçü, daha çağdaş zannettikleri için onlar da CHP'ye oy veriyorlar...
Peki...
Medya ne iş yapıyor bu arada?..
Ne iş yapacak?..
Medya kaptırmış kendini bir siyasi akıma; onun "taraftarlığını" yapıyor...
Onları halkın sorunları değil; yanında olduğu siyasi tarafın sorunları ilgilendiriyor...
Örnek mi?..
Gazete ve televizyon yönetimlerinin aldıkları ve uygulamaya koydukları kararlar...
Peki neler oluyor?..
Söyleyeyim: Küresel oyun bütün hızıyla devam ediyor...
Kavgacılar, ortamı gerenler, karşılıklı küfürleşerek "aaaaa cambaza bak!" deyip kitleleri uyutanlar korunuyor...
Çünkü...
Siyasi oyun çok büyük oynanıyor...
Çünkü siyasi oyunda daha uzun bir süre "kavgacılara, keskin taraftarlara, biatçılara" ihtiyaç var...
Çünkü...
Yaza yaza klavyemin belirli tuşlarının aşındığı "Sınırların yeniden çizilmesi projesi var" önümüzdeki süreçte...
Nasıl mı olacak?..
Onu da anlatayım, dilimin döndüğünce...
Farkındasınız...
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığıyla birlikte CHP - Ak Parti "en hayati" konularda paralel düşünmeye başladılar...
Aralarındaki fark ise şu:
Ak Parti Milliyetçiliğe ve Milliciliğe dönüş yapmış gibi görünüyor ama seçimleri kazandıktan sonra yine o bildiğimiz ve alkışladığımız "Devrimci, Demokrat, değişimden yana, AB yolunda adım atmaktan çekinmeyen, Demokratik Açılımı sürdürecek" Ak Parti olacak...
Bu arada CHP'ye düşen görev şunlar:
* Milli olmaktan küreselciliğe,
* Cumhuriyetçilikten demokratlığa,
* Püritenizmden özgürlükçülüğe,
* Katı devletçilikten sosyal demokrasiyi reddetmeyen Liberalliğe,
* Kökten laikçilikten inanç özgürlüğüne,
* Askeri vesayetten, "parlamento ne derse o olur" sivilciliğine doğru radikal değişim geçirdiğini seçim öncesinde sergilemek...
Bu ne demek?..
"Ak Parti ile koalisyon kurarız" demek...
Peki bunu sadece CHP mi istiyor?..
Hayır!..
Yerli iş dünyası, Küresel Sermaye (ABD) ve AB de istiyor...
Mümkün mü?..
O halde şu soruya cevap verin lütfen:
Hükümetin sözünden çıkmayan YSK yurt dışında yaşayan/çalışan soydaşlarımızın oy kullanma hakklarını kaldırırken neyin hesabını yaptı?..
Ve...
WikiLeaks Belgeleri ne güne duruyor?..
Mısır ve Tunus'ta yapılan temizlikte "deterjan" olarak kullanılan belgeler Libya'da da işe yaramadı mı?..
Bizde de yaramayacağını nereden biliyorsunuz?..
Ak Parti ve CHP liderlikleriyle ilgili öyle belgeler çıkabilir ki eğer koalsiyona razı olmazlarsa; hepimizin dudakları uçuklayabilir...
Biri sonradan olma 5 partili meclis...
Yani...
12 Haziran seçimlerinde her ne kadar şu anda "imkânsız" gibi görünüyorsa da; bazı toplum mühendislikleriyle mecliste en az 5 parti gurup kurabilir...
"Ak Parti, CHP, MHP ve bağımsız milletvekillerinin BDP olarak kuracakları gurubun dışında beşinci parti hangisi?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim...
Söyleyeyim:
Ak Parti'den doğacak yeni "Milli Görüş" partisi...
Neden?..
CHP veya MHP'den değil de Ak Parti'den?..
Ancak, güçten düşürülmüş Ak Parti ile CHP arasında nikâh kıyabilmek mümkün olduğu için elbette...
Ne var ki medyamız Silivri Cezaevi ile Adliyesi arasında dedikodu üretmekten başka hiçbir işe yaramıyor...
Oysa İklim Bayraktar olayını çok ciddi olarak irdelemek şart...
Hatta ve hatta Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanacak noktaya getirilmelerinde Doğan Gurubu'nun etkinliği var mı?..
Varsa sebebi ne?.
Şık ve Şener'in kusurlu olduklarını düşünmüyorum ama bilmeden bu büyük
Değerli dostlar...
Önümüzdeki süreçte (seçim sonrası) Türkiye'nin yoğunlaşacağı kurum siyaset...
Ve...
Kürtlerle ilgili sorunların çözümü...
Kürt terör önderlerinin teslim olmaları veya bağlantısız bir ülkede maaşları da ödenerek etkisiz hale getirilmeleri,
Terörün gerçekten sona ermesi, akan kanların durması...
Kıbrıs sorununun kökten çözümü,
TSK'nın yeniden yapılandırılması,
Anayasanın toptan değiştirilmesi (yerel yönetimler kanununun genişletilmiş şekliyle meclisten geçirilmesi) vs, vs, vs...
Bunun için tek ve en sağlıklı yol ise Ak Parti - CHP koalisyonu...
Bu yazdıklarım tabii ki benim gelişmeler karşısında okuduklarım...
Yani önermelerim değil, öngörülerim...
Dedim ya...
Ak Parti ve CHP'nin Libya konusundaki mutabakatlarını ilginç buluyorum...
[email protected]
Medyada bazı yazarların birbirleriyle yaptıkları kavgalarda "seviye"nin nasıl da düştüğünün farkındasınız değil mi?..
Karşılıklı hakaretler, küfürler, aşağılamalar, iftiralar, dedikodu üretmeler mideleri bulandırıyor...
Bu küçük ama etkili/çok okunan gurup, yandaşı olduğu tarafın liderinin gözüne girebilmek için karşı tarafa sövüyor...
Tekme tokat girişiyor...
Ne haysiyetini bırakıyor düşmanının, ne onurunu, ne şerefini ne özel hayatını...
Peki neden böyle?..
Niçin "tartışma" yerine "kavga" tercih ediliyor?..
Niye akıllarını vicdanlarıyla destekleyen köşe yazarları değil de kinleri, nefretleri, öfkeleri akıllarını aşmış kavgacı yazar tipleri revaçta?..
Niçin halkın geneli de onları okumak istiyor?..
Niye Haşmet Babaoğlu değil de Engin Ardıç gözde?..
Niçin Ahmet Hakan'ın okur sayısı, Sedat Ergin'den daha fazla?..
Muhteşem analizleriyle Mahir Kaynak niye, Şamil Tayyar'dan daha az okunuyor?..
Çünkü Türkiye'de seçimlerin sonuçlarını halen "Varoşlar" ve "Alt Kültür" tayin ediyor...
Varoşlar ve alt kültür ise kavgacı, küfürbaz ve aynı zamanda kafa-göz yaranları seviyor...
Bilgiyle işi yok alt kültür ve varoşların...
Aynı cadde üzerindeki kitabevinin vitrinine bakmaktansa; kocaman makinelerin yaptığı hafriyatı seyretmeyi yeğler onlar...
Ve...
Bu kavgacılar;
* Varoş fukaralarının,
* Mütedeyyin dar gelirli memurların,
* Köylülerin,
* Taşra esnafının kavga ve küfürden hoşlandığını,
* Tuzu kuru; paradan para kazanan, küresel sermaye ile uyum sağlayabilmiş entelektüel sanayici işadamlarının ise ekonomik çıkarlarından yana olduklarını çok iyi biliyorlar...
Kıyıların; laikliği rakı içmek, Atatürkçülüğü de "kıyafet devrimi" olarak algılayan orta sınıfı da arada sıkışıp kalıyor haliyle...
Ve genellikle daha laik, daha aydın, daha Batılı, daha Atatürkçü, daha çağdaş zannettikleri için onlar da CHP'ye oy veriyorlar...
Peki...
Medya ne iş yapıyor bu arada?..
Ne iş yapacak?..
Medya kaptırmış kendini bir siyasi akıma; onun "taraftarlığını" yapıyor...
Onları halkın sorunları değil; yanında olduğu siyasi tarafın sorunları ilgilendiriyor...
Örnek mi?..
Gazete ve televizyon yönetimlerinin aldıkları ve uygulamaya koydukları kararlar...
Kavgacılara, keskin taraftarlara, biatçılara
Peki neler oluyor?..
Söyleyeyim: Küresel oyun bütün hızıyla devam ediyor...
Kavgacılar, ortamı gerenler, karşılıklı küfürleşerek "aaaaa cambaza bak!" deyip kitleleri uyutanlar korunuyor...
Çünkü...
Siyasi oyun çok büyük oynanıyor...
Çünkü siyasi oyunda daha uzun bir süre "kavgacılara, keskin taraftarlara, biatçılara" ihtiyaç var...
Çünkü...
Yaza yaza klavyemin belirli tuşlarının aşındığı "Sınırların yeniden çizilmesi projesi var" önümüzdeki süreçte...
Nasıl mı olacak?..
Onu da anlatayım, dilimin döndüğünce...
Farkındasınız...
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığıyla birlikte CHP - Ak Parti "en hayati" konularda paralel düşünmeye başladılar...
Aralarındaki fark ise şu:
Ak Parti Milliyetçiliğe ve Milliciliğe dönüş yapmış gibi görünüyor ama seçimleri kazandıktan sonra yine o bildiğimiz ve alkışladığımız "Devrimci, Demokrat, değişimden yana, AB yolunda adım atmaktan çekinmeyen, Demokratik Açılımı sürdürecek" Ak Parti olacak...
Bu arada CHP'ye düşen görev şunlar:
* Milli olmaktan küreselciliğe,
* Cumhuriyetçilikten demokratlığa,
* Püritenizmden özgürlükçülüğe,
* Katı devletçilikten sosyal demokrasiyi reddetmeyen Liberalliğe,
* Kökten laikçilikten inanç özgürlüğüne,
* Askeri vesayetten, "parlamento ne derse o olur" sivilciliğine doğru radikal değişim geçirdiğini seçim öncesinde sergilemek...
Bu ne demek?..
"Ak Parti ile koalisyon kurarız" demek...
Peki bunu sadece CHP mi istiyor?..
Hayır!..
Yerli iş dünyası, Küresel Sermaye (ABD) ve AB de istiyor...
Mümkün mü?..
O halde şu soruya cevap verin lütfen:
Hükümetin sözünden çıkmayan YSK yurt dışında yaşayan/çalışan soydaşlarımızın oy kullanma hakklarını kaldırırken neyin hesabını yaptı?..
Ve...
WikiLeaks Belgeleri ne güne duruyor?..
Mısır ve Tunus'ta yapılan temizlikte "deterjan" olarak kullanılan belgeler Libya'da da işe yaramadı mı?..
Bizde de yaramayacağını nereden biliyorsunuz?..
Ak Parti ve CHP liderlikleriyle ilgili öyle belgeler çıkabilir ki eğer koalsiyona razı olmazlarsa; hepimizin dudakları uçuklayabilir...
Biri sonradan olma 5 partili meclis...
Yani...
12 Haziran seçimlerinde her ne kadar şu anda "imkânsız" gibi görünüyorsa da; bazı toplum mühendislikleriyle mecliste en az 5 parti gurup kurabilir...
"Ak Parti, CHP, MHP ve bağımsız milletvekillerinin BDP olarak kuracakları gurubun dışında beşinci parti hangisi?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim...
Söyleyeyim:
Ak Parti'den doğacak yeni "Milli Görüş" partisi...
Neden?..
CHP veya MHP'den değil de Ak Parti'den?..
Ancak, güçten düşürülmüş Ak Parti ile CHP arasında nikâh kıyabilmek mümkün olduğu için elbette...
Ne var ki medyamız Silivri Cezaevi ile Adliyesi arasında dedikodu üretmekten başka hiçbir işe yaramıyor...
Oysa İklim Bayraktar olayını çok ciddi olarak irdelemek şart...
Hatta ve hatta Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanacak noktaya getirilmelerinde Doğan Gurubu'nun etkinliği var mı?..
Varsa sebebi ne?.
Şık ve Şener'in kusurlu olduklarını düşünmüyorum ama bilmeden bu büyük
Değerli dostlar...
Önümüzdeki süreçte (seçim sonrası) Türkiye'nin yoğunlaşacağı kurum siyaset...
Ve...
Kürtlerle ilgili sorunların çözümü...
Kürt terör önderlerinin teslim olmaları veya bağlantısız bir ülkede maaşları da ödenerek etkisiz hale getirilmeleri,
Terörün gerçekten sona ermesi, akan kanların durması...
Kıbrıs sorununun kökten çözümü,
TSK'nın yeniden yapılandırılması,
Anayasanın toptan değiştirilmesi (yerel yönetimler kanununun genişletilmiş şekliyle meclisten geçirilmesi) vs, vs, vs...
Bunun için tek ve en sağlıklı yol ise Ak Parti - CHP koalisyonu...
Bu yazdıklarım tabii ki benim gelişmeler karşısında okuduklarım...
Yani önermelerim değil, öngörülerim...
Dedim ya...
Ak Parti ve CHP'nin Libya konusundaki mutabakatlarını ilginç buluyorum...
[email protected]