İhsan Eliaçık Sosyalist mi? Müslüman mı?
Öylesine adil ve düzenli bir dönemi İslâmiyet'e yakıştıramayanlar o güzellikleri ancak.......
ADNAN BERK OKAN
CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in o günlerdeki lâkabı "Karaoğlan" idi...
Dağ taş "karaoğlan" diye haykırıyordu...
CHP Genel Başkanlık yarışında mağlûp ettiği Milli Şef İsmet İnönü'ye hiç benzemiyordu Karaoğlan...
En azından; selefi, cumhuriyetin 2. Adam'ı İsmet Paşa gibi "Allahsız"(!) değildi...
Paşa, seçim meydanlarında sadece bir kere anmıştı "Allah"ın adını...
Onda da kendisini dinlemeye gelenlere "Allaha ısmarladık" demişti...
Oysa Ecevit öyle değildi...
Çok sık zikrediyordu "Allah" adını...
En çok da "İnşallah" diyordu...
"Allh'ın izniyle" diyerek Yaratan'ın rızası olmadan hiç bir şeyin gerçekleşemeyeceğini kabulleniyordu...
Dönemin medyası da bunu öyle bir işliyordu ki...
Karaoğlan Ecevit sanki camiden çıkıp gelmişti CHP genel başkanlığına...
Tabii bu arada "Allah" adını anmakla "Dinsiz" ve "Komünist" olduğu iddialarını da çürütüyordu...
14 Ekim 1973 seçimlerine işte bu şartlarda girdi CHP...
En büyük rakibi ise NATO ve TSK tarafından kuşa çevrilmiş AP idi...
"Kuşa" çevrilmişti zira o kocca partiden ayrıca iki tane koccaman parti daha doğurtulmuştu...
Bunlardan biri Amerikancı Müslüman Demokrat DP, diğeriyse Almancı Müslüman Demokrat MSP idi...
Seçim sonuçları açıklandığında 12 Mart Muhtırasını veren askerlerin yönetimindeki TRT öyle bir yayın yapıyordu ki "evlere şenlik"...
Radyoyu ve henüz yeni yeni yayın yapmaya başlamış televizyonun verdiği haberleri dinleyenler CHP'nin "kahir" ekseriyetle ve tek başına iktidara geldiğini sanırlardı...
Oysa...
Sonraki günlerde anlaşıldı ki hepi topu % 33 oy almıştı CHP..
Evet...
Sadece % 33...
1969 genel seçimlerinde İnönü'nün genel başkanlığındaki CHP ise % 27 oy almıştı...
Yani...
12 Haziran 2011 seçimlerinde CHP oylarını 6 puan (% 30) arttıran Kılıçdaroğlu'nu "tu kaka" eden anlı ve de şanlı Türk medyası; 14 Ekim 1974 seçimlerde oylarını yine 6 puan (% 22) arttıran Ecevit'i "kahraman" ilân etmişti...
Amman ha!..
Sakın ola "o günkü medya başkaydı" demeyin...
Bugün; Eski Merkez de olsa Yeni Merkez de olsa medyayı yönetenlerin hepsi "o günlerden kalma" sayılır; zihniyet olarak...
Ve sevgili dostlar...
Şimdi geleyim zurnanın "zırt" dediği yere...
İşte o dönemde, yanına MSP Genel Başkanı Prof. Necmettin Erbakan'ı da alan Ecevit, CHP - MSP ortak hükümetini kurdu...
Medya ve kitapevleri de hemen "yeni tür" bir "Sosyalist" arayışına girdiler...
Öyle bir Sosyalist olmalıydı ki; hükümet ortağı Erbakan bile ona saygı duymalıydı...
Aranan kan Suriye'de bulundu...
Bir hukuk profesörüydü ve adı da Mustafa Sıbai idi...
Gerçi öleli on yıl olmuştu ama fikirleri yaşıyordu(!)..
İşte o Mustafa Sıbai'nin sağlık nedenleriyle yazı yazamadığı bir süreçte verdiği ve İslâm ile Sosyalizm'in bağdaşıp bağdaşmayacağının tartışıldığı bir konferansta yaptığı üç saatlik konuşma kitaplaştırıldı...
Kitaba, "İslâm Sosyalizmi" adı verildi...
O zamanlar "iktisat" okuyan bendeniz de merak edip kitabı almış okumuştum...
Bugün Erdoğan'a yağcılık yapanların ağabeyleri o gün de Ecevit yağcılığı yapıyorlardı...
Ve...
Kitap, açıkça söylemese de her konuşmasında defalarca "Allah" adını anan Ecevit'e yakıştırılıyordu...
Hem Sosyalistti hem de Müslüman ya...
En azından öyle zannetmemiz isteniliyordu...
Oysa...
Kitap İslâm'la Sosyalizm arasında benzerlik bile olamayacağını anlatıyordu...
Ama ne gam!..
Kitabın adını duyan, "tamam işte" diyordu... "Demek ki İslâm da Sosyalist olabiliyormuş"...
Evet...
Kitapta "işçi" hakları falan vardı ama "Sosyalizm" yoktu...
Sadece kitabın adı "islâm Sosyalizmi" diye bir kavram olduğunu çağrıştırıyordu...
Ve şimdi sıkı durun düşmeyin...
Bugün o kavram, hiç ilgisi olmadığı halde "İhsan Eliaçık" için kullanılıyor...
Oysa Eliaçık'ı defalarca dinledim...
İlle de MÜSİAD eski Başkanı Küresel Liberal Kapitalist Müslüman Demokratçı Erol Yarar ile yaptığı tartışmayı dikkatle izledim...
Biliyorum ki Eliaçık'ın Sosyalizm'le hiç alâkası yok...
İhsan Bey, sevgili İslâm peygamberi Hz. MUhammed'in vefatıyla (632) sona eren Asr-ı Saadet döneminin İslâmiyetini özlüyor belli ki...
Hem de her yönüyle...
Ekonomisiyle, siyasetiyle, ahlâkıyla, toplumsal düzeniyle...
Ve...
Öylesine haklı ve doğru şeyler söylüyor ki Eliaçık...
Öylesine adil ve düzenli bir dönemi İslâmiyet'e yakıştıramayanlar o güzellikleri ancak bir Sosyalist'in isteyebileceğini düşünüyorlar...
Ama...
Bu arada İhsan Eliaçık'ın inançlı bir Müslüman olduğunu da inkâr edemiyorlar...
O halde İhsan Bey için söylenecek kavram ve sıfat hazır:
"İslâm Sosyalisti"...
Tabii kendisi, kendisini daha iyi tanımlar...
Ama bana sorarsanız İhsan Eliaçık, Kuran'ın tarif ettiği iyi bir Müslüman'dır...
ve...
Kuran dinini çok iyi bilmektedir...
İşte o kadar...
[email protected]
CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in o günlerdeki lâkabı "Karaoğlan" idi...
Dağ taş "karaoğlan" diye haykırıyordu...
CHP Genel Başkanlık yarışında mağlûp ettiği Milli Şef İsmet İnönü'ye hiç benzemiyordu Karaoğlan...
En azından; selefi, cumhuriyetin 2. Adam'ı İsmet Paşa gibi "Allahsız"(!) değildi...
Paşa, seçim meydanlarında sadece bir kere anmıştı "Allah"ın adını...
Onda da kendisini dinlemeye gelenlere "Allaha ısmarladık" demişti...
Oysa Ecevit öyle değildi...
Çok sık zikrediyordu "Allah" adını...
En çok da "İnşallah" diyordu...
"Allh'ın izniyle" diyerek Yaratan'ın rızası olmadan hiç bir şeyin gerçekleşemeyeceğini kabulleniyordu...
Dönemin medyası da bunu öyle bir işliyordu ki...
Karaoğlan Ecevit sanki camiden çıkıp gelmişti CHP genel başkanlığına...
Tabii bu arada "Allah" adını anmakla "Dinsiz" ve "Komünist" olduğu iddialarını da çürütüyordu...
14 Ekim 1973 seçimlerine işte bu şartlarda girdi CHP...
En büyük rakibi ise NATO ve TSK tarafından kuşa çevrilmiş AP idi...
"Kuşa" çevrilmişti zira o kocca partiden ayrıca iki tane koccaman parti daha doğurtulmuştu...
Bunlardan biri Amerikancı Müslüman Demokrat DP, diğeriyse Almancı Müslüman Demokrat MSP idi...
Seçim sonuçları açıklandığında 12 Mart Muhtırasını veren askerlerin yönetimindeki TRT öyle bir yayın yapıyordu ki "evlere şenlik"...
Radyoyu ve henüz yeni yeni yayın yapmaya başlamış televizyonun verdiği haberleri dinleyenler CHP'nin "kahir" ekseriyetle ve tek başına iktidara geldiğini sanırlardı...
Oysa...
Sonraki günlerde anlaşıldı ki hepi topu % 33 oy almıştı CHP..
Evet...
Sadece % 33...
1969 genel seçimlerinde İnönü'nün genel başkanlığındaki CHP ise % 27 oy almıştı...
Yani...
12 Haziran 2011 seçimlerinde CHP oylarını 6 puan (% 30) arttıran Kılıçdaroğlu'nu "tu kaka" eden anlı ve de şanlı Türk medyası; 14 Ekim 1974 seçimlerde oylarını yine 6 puan (% 22) arttıran Ecevit'i "kahraman" ilân etmişti...
Amman ha!..
Sakın ola "o günkü medya başkaydı" demeyin...
Bugün; Eski Merkez de olsa Yeni Merkez de olsa medyayı yönetenlerin hepsi "o günlerden kalma" sayılır; zihniyet olarak...
Ve sevgili dostlar...
Şimdi geleyim zurnanın "zırt" dediği yere...
İşte o dönemde, yanına MSP Genel Başkanı Prof. Necmettin Erbakan'ı da alan Ecevit, CHP - MSP ortak hükümetini kurdu...
Medya ve kitapevleri de hemen "yeni tür" bir "Sosyalist" arayışına girdiler...
Öyle bir Sosyalist olmalıydı ki; hükümet ortağı Erbakan bile ona saygı duymalıydı...
Aranan kan Suriye'de bulundu...
Bir hukuk profesörüydü ve adı da Mustafa Sıbai idi...
Gerçi öleli on yıl olmuştu ama fikirleri yaşıyordu(!)..
İşte o Mustafa Sıbai'nin sağlık nedenleriyle yazı yazamadığı bir süreçte verdiği ve İslâm ile Sosyalizm'in bağdaşıp bağdaşmayacağının tartışıldığı bir konferansta yaptığı üç saatlik konuşma kitaplaştırıldı...
Kitaba, "İslâm Sosyalizmi" adı verildi...
O zamanlar "iktisat" okuyan bendeniz de merak edip kitabı almış okumuştum...
Bugün Erdoğan'a yağcılık yapanların ağabeyleri o gün de Ecevit yağcılığı yapıyorlardı...
Ve...
Kitap, açıkça söylemese de her konuşmasında defalarca "Allah" adını anan Ecevit'e yakıştırılıyordu...
Hem Sosyalistti hem de Müslüman ya...
En azından öyle zannetmemiz isteniliyordu...
Oysa...
Kitap İslâm'la Sosyalizm arasında benzerlik bile olamayacağını anlatıyordu...
Ama ne gam!..
Kitabın adını duyan, "tamam işte" diyordu... "Demek ki İslâm da Sosyalist olabiliyormuş"...
Evet...
Kitapta "işçi" hakları falan vardı ama "Sosyalizm" yoktu...
Sadece kitabın adı "islâm Sosyalizmi" diye bir kavram olduğunu çağrıştırıyordu...
Ve şimdi sıkı durun düşmeyin...
Bugün o kavram, hiç ilgisi olmadığı halde "İhsan Eliaçık" için kullanılıyor...
Oysa Eliaçık'ı defalarca dinledim...
İlle de MÜSİAD eski Başkanı Küresel Liberal Kapitalist Müslüman Demokratçı Erol Yarar ile yaptığı tartışmayı dikkatle izledim...
Biliyorum ki Eliaçık'ın Sosyalizm'le hiç alâkası yok...
İhsan Bey, sevgili İslâm peygamberi Hz. MUhammed'in vefatıyla (632) sona eren Asr-ı Saadet döneminin İslâmiyetini özlüyor belli ki...
Hem de her yönüyle...
Ekonomisiyle, siyasetiyle, ahlâkıyla, toplumsal düzeniyle...
Ve...
Öylesine haklı ve doğru şeyler söylüyor ki Eliaçık...
Öylesine adil ve düzenli bir dönemi İslâmiyet'e yakıştıramayanlar o güzellikleri ancak bir Sosyalist'in isteyebileceğini düşünüyorlar...
Ama...
Bu arada İhsan Eliaçık'ın inançlı bir Müslüman olduğunu da inkâr edemiyorlar...
O halde İhsan Bey için söylenecek kavram ve sıfat hazır:
"İslâm Sosyalisti"...
Tabii kendisi, kendisini daha iyi tanımlar...
Ama bana sorarsanız İhsan Eliaçık, Kuran'ın tarif ettiği iyi bir Müslüman'dır...
ve...
Kuran dinini çok iyi bilmektedir...
İşte o kadar...
[email protected]