Hüseyin Gülerce'yi okuyunca utandılar mı?..
Hüseyin Gülerce'nin kullandığı dil genellikle (bazen o da ölçüyü kaçırıyor) Hz. Muhammed (s.a.v)'in kullandığı üslûba uygun...
ADNAN BERK OKAN
Hüseyin Gülerce bugün, belki de "günlerdir" beklediğim
Benim beklemiş olmam çok mu önemli?..
Benim açımdan evet çünkü ben; Fethullah Gülen Hareketi ile Cemaat Medyasını birbirinden ayırıyorum...
Hüseyin Gülerce'yi; Gülen Hareketi'nin yanına koyuyorum, Cemaat Medyası'nın değil...
Çünkü Gülerce'nin de yıllardır içinde bulunduğu Fethullan Gülen Hareketi işte o felsefeyle çıkmıştı yola...
İnsanların ne dinleri, ne dilleri, ne renkleri önemsenecekti...
Mühim olan, "İnanmak"tı...
Ve inananlar kadar inanmayanları da kucaklamak ama onları lisanı münasiple inanmaya davet etmek...
Buhari'nin, sevgili Peygamber efendimiz (s.a.v.)in İslâm'a davet edişindeki nezaketi anlatırken verdiği örneklerden biri de Benu Hanife Kabilesi reislerinden Sümame'nin İslâmiyet'i kabulüdür.
Uzun uzun anlatmadan kısaca aktarayım...
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicretten önce bir gün, Mekke'ye gelen Sümame ile karşılaşır ve kendisini İslâmiyet'e davet eder...
Sümame öfkelenerek, "eğer beni bir kere daha İslâm'a davet edersen seni öldürürüm" der...
Hz. Muhammed (s.a.v) gülümseyerek ayrılır oradan...
Medine'ye hicret sürecinde bir gün Sümame askerler tarafından yakalanır ve huzura getirilir.
Hz. Muhammed (s.a.v) adamı tanır; mescide alınmasını ve iyi davranılmasını tembih eder.
Ve bizzat kendi yemeğinden gönderir o İslâmiyet düşmanına...
Sonra da bir kez daha davet eder İslâmiyet'e...
Aldığı cevap yine "Hayır" olur...
Bu davetleri üç defa yapar...
Her seferinde "Hayır" yanıtını alınca Sümame'nin serbest bırakılmasını buyurur...
Sümame özgür kaldıktan sonra karşılaştığı ilk pınarda abdest alır tekrar huzura döner, şöyle der:
"Şimdiye kadar sen benim nazarımda dünyanın en nefret edilecek adamıydın. Fakat şu anda her şeyden çok sana hayranım. Bu vakte kadar İslâmdan tiksindiğim kadar hiçbir şeyden tiksinmemiştim. Fakat şimdi İslâm'ın kurbanı olayım."
Hüseyin Gülerce'nin kullandığı dil genellikle (bazen o da ölçüyü kaçırıyor) Hz. Muhammed (s.a.v)'in kullandığı üslûba uygun...
Yani...
Fethullah Gülen'in ilk yola çıktığı günkü dil...
Yani...
Küçük bir topluluğu; milyonlarca inançlı, aydınlık, hoşgörülü, karşılıklı sevgi ve saygıya önem veren bir dînî cemaate dönüştüren o dil...
Gülerce'nin bugünkü yazısı da öyle...
Şimdi şunu merak ediyorum...
Sıradan bir oylamada bile; siyasal iktidarla birlikte hareket edecekleri "Cennetlik", karşı duranları ise "cehennemlik" ilân eden Ortaçağ zihniyetli ZAMAN Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve yazı işleri çalışanlarının; Gülerce'nin bu yazısını okuduktan sonra yüzlerinin kızarıp kızarmayacağını...
[email protected]
Hüseyin Gülerce bugün, belki de "günlerdir" beklediğim
Benim beklemiş olmam çok mu önemli?..
Benim açımdan evet çünkü ben; Fethullah Gülen Hareketi ile Cemaat Medyasını birbirinden ayırıyorum...
Hüseyin Gülerce'yi; Gülen Hareketi'nin yanına koyuyorum, Cemaat Medyası'nın değil...
Çünkü Gülerce'nin de yıllardır içinde bulunduğu Fethullan Gülen Hareketi işte o felsefeyle çıkmıştı yola...
İnsanların ne dinleri, ne dilleri, ne renkleri önemsenecekti...
Mühim olan, "İnanmak"tı...
Ve inananlar kadar inanmayanları da kucaklamak ama onları lisanı münasiple inanmaya davet etmek...
Buhari'nin, sevgili Peygamber efendimiz (s.a.v.)in İslâm'a davet edişindeki nezaketi anlatırken verdiği örneklerden biri de Benu Hanife Kabilesi reislerinden Sümame'nin İslâmiyet'i kabulüdür.
Uzun uzun anlatmadan kısaca aktarayım...
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicretten önce bir gün, Mekke'ye gelen Sümame ile karşılaşır ve kendisini İslâmiyet'e davet eder...
Sümame öfkelenerek, "eğer beni bir kere daha İslâm'a davet edersen seni öldürürüm" der...
Hz. Muhammed (s.a.v) gülümseyerek ayrılır oradan...
Medine'ye hicret sürecinde bir gün Sümame askerler tarafından yakalanır ve huzura getirilir.
Hz. Muhammed (s.a.v) adamı tanır; mescide alınmasını ve iyi davranılmasını tembih eder.
Ve bizzat kendi yemeğinden gönderir o İslâmiyet düşmanına...
Sonra da bir kez daha davet eder İslâmiyet'e...
Aldığı cevap yine "Hayır" olur...
Bu davetleri üç defa yapar...
Her seferinde "Hayır" yanıtını alınca Sümame'nin serbest bırakılmasını buyurur...
Sümame özgür kaldıktan sonra karşılaştığı ilk pınarda abdest alır tekrar huzura döner, şöyle der:
"Şimdiye kadar sen benim nazarımda dünyanın en nefret edilecek adamıydın. Fakat şu anda her şeyden çok sana hayranım. Bu vakte kadar İslâmdan tiksindiğim kadar hiçbir şeyden tiksinmemiştim. Fakat şimdi İslâm'ın kurbanı olayım."
Hüseyin Gülerce'nin kullandığı dil genellikle (bazen o da ölçüyü kaçırıyor) Hz. Muhammed (s.a.v)'in kullandığı üslûba uygun...
Yani...
Fethullah Gülen'in ilk yola çıktığı günkü dil...
Yani...
Küçük bir topluluğu; milyonlarca inançlı, aydınlık, hoşgörülü, karşılıklı sevgi ve saygıya önem veren bir dînî cemaate dönüştüren o dil...
Gülerce'nin bugünkü yazısı da öyle...
Şimdi şunu merak ediyorum...
Sıradan bir oylamada bile; siyasal iktidarla birlikte hareket edecekleri "Cennetlik", karşı duranları ise "cehennemlik" ilân eden Ortaçağ zihniyetli ZAMAN Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve yazı işleri çalışanlarının; Gülerce'nin bu yazısını okuduktan sonra yüzlerinin kızarıp kızarmayacağını...
[email protected]