Hüseyin Gülerce'den Özkök'e tebligat
"Evet alınan kararı en iyi bilecek mevkideyim" dedi... Özkök için çoook üzüldüğünü söyledi.
GAZETECİLER.COM - Ertuğrul Özkök'ün dünkü 'korku' pompalayan yazısına Hüseyin Gülerce'den yanıt geldi.
Gülerce, Özkök'ün 'paronoya' içinde olduğunu söyledi.
'Kaygılarının esiri' olmasına...
Nehir kenarındaki haline çok üzüldüğünü(!) söyledi.
Ertuğrul Özkök'ün bir cümleden hareketle "felaket" senaryosu yazdığını söyleyen Hüseyin Gülerce Özkök için şunları yazdı:
TEBLİGATA CEVAP
Üzüldüm. Hürriyet gibi bir gazetede 20 yıl yayın yönetmenliği yapmış bir insanın, kendi dünyasında bu kadar savrulmuş olmasına, nehir kenarında adeta bir paranoya içine düşüp, ciddi endişelerin ve kaygıların esiri olmasına üzüldüm.
EVET ALINAN KARARI BİLİYORUM
(...)
Sayın Özkök'e katılıyorum. Bir karar var ve ben, bu kararı en iyi bilecek mevkide olan insanlardan biri sayılabilirim. Ama ima ettiği gibi o karar, bir merkezin, odağın, organizasyonun kararı değil, milletin kararıdır. Sıkıntı, Sayın Özkök ve onun gibi düşünen çevrelerin, milletin kararlılığını, 12 Eylül referandumundaki "evet"e rağmen, anlamamakta ısrar etmeleridir.
DİRİLİŞ DAVASI
(...) Bu ülkede direnç olsa da, engeller çıkarılsa da demokratikleşme mutlaka gerçekleşecek. Koskoca bir millete dayatılan, onu horlayan, küçümseyen, değerlerini yok sayan bir rejimin devamı mümkün değildir. Daha ilerisini söyleyeyim, bu demokratikleşme, milletimizin diriliş davasına güç ve enerji verecektir.
NEDİR BU DİRİLİŞ DAVASI?
Milletimizin diriliş davası... Sayın Özkök'e bunu da izah etmeliyim. Kimisi dindarlaşma, kimisi muhafazakârlaşma diyor. (...) Bu diriliş, kendi mana köklerimize sarılarak, kendi değerlerimiz üzerinde ayağa kalkmaktır. Bütün mesele, dirilişin, kutuplaşma değil, uzlaşma getirmesidir. Çatışma değil, barış getirmesidir. Bu dirilişin, hukukun üstünlüğü ile evrensel insani değerlerle bezenmesidir. Bizi yalnızlaştırması değil, dünya ile entegre etmesidir. Sayın Özkök, suçlamadan, hedef göstermeden önce, içinde Allah rızası, insan sevgisi olan bu dirilişi anlamaya çalışmalıdır.
Evet, bize yeni bir medya anlayışı, zihniyeti lazım. Bunun için de basın meslek ilkeleri uygulansın, medya etiği savunulsun yeter. Umur Talu'nun dediği gibi, "Yalan, manipülasyon, yargısız infaz, sansür, otosansür, haber gizleme, manşet yamultma, iş takibi, kuyu kazma, ihbar etme, tuzak kurma, meslektaş satma, rakip batırma gibi günahlar" terk edilsin yeter...
Hüseyin Gülerce'nin köşesine