MEDYA KÖŞESİ

Hüseyin Gülerce Ahmet Hakan'ın arşivine daldı ve...

Hüseyin Gülerce ve Ahmet Hakan arasında bir süredir devam eden kavgada sonunda Gülerce Ahmet Hakan'ın arşivine daldı...

Hüseyin Gülerce Ahmet Hakan'ın arşivine daldı ve...
GAZETECİLER.COM- 

Derler ki; “sırça köşkte oturanlar, başkalarının camına taş atmamalı”…
Ahmet Hakan, işte o hatayı yaptı…
Yani…
Hem sırça köşkte oturup hem de başkalarının camına taşlar atıp şangırtılarını
büyük bir keyifle izledi…
Ve fakat…
Hürriyet gibi vakur bir gazete köşe yazarına yakışmayan ve fakat yıllarca
köşesinden önüne gelen herkese kan ve kin kusan Emin Çölaşan’laşacağını
belli ki fark etmedi…
Ahmet Hakan’ın taş atıp kırdığı camlardan birinin sahibi olan Hüseyin Gülerce,
 Star’da, “Sinsi FETÖ’cü Ahmet Hakan” başlığı altında yayımlanan
makalesine şöyle başlıyor:

“Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun, beni hedefe koyan ve hakaret
içeren yazılar yazıyor. Ben de hakaret edebilirim ama onun seviyesine inmeyeceğim.”

Yani…
Ahmet Hakan’ın attığı taştan canı yanan Gülerce’nin yazısı “satır 1, taş 1” ile başlıyor…
Yani…
Küfür etmeden…
Çirkin bir kelime kullanmadan…
Hakaret sözcüklerine başvurmadan; “senin seviyen düşük, karakterim o seviyelere düşmeme imkân vermez” diyerek……..

Gülerce aynı yazısının bir yerinde Ahmet hakan tarafından mağdur edildiğini de
şu cümleleriyle açıklıyor:

“Anlattıklarımın tesirini azaltmak için kişilik suikastına başvuruyorlar. Bana
yönelik algı operasyonunda kullandıkları argüman, ‘Hüseyin Gülerce itirafçıdır’
aşağılaması... Şahsıma yönelik suikastta, 25 Aralık 2013’ten önce yazdığım
yazılar için ‘25 Aralık’tan sonra yazdı’ yalanını bile uyduruyorlar.”

Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra da başlıyor Ahmet Hakan’ın geçmiş yazılarından
alıntılar vermeye…

Meselâ…

Ahmet Hakan Hürriyet’te 24 Aralık 2015’te “Fethullah’ın yaptığına ‘darbe’
diyebilir miyiz?” başlığıyla yayımlanan yazısında şöyle savunmuş Feto’yu:

“17/25 Aralık olayı için ‘darbe’ diyemeyiz. Hatta ‘darbe girişimi’ bile diyemeyiz.
Neden? Böyle bir darbenin gerçekleştirilmesi için ‘silahlı güç’ şart. Oysa
Fethullah’ın silahlı gücü falan yok. ‘Ama polis falan’ diyecek olanlara soruyorum:
Bir-iki yargıç, savcı ve polis şefiyle darbe mi yapılır? Böyle bir darbenin
gerçekleştirilmesi için ‘tank, top, jet’ falan şart. Oysa Fethullah’ın savcısı, yargıcı,
polisi falan var ama tankı, topu, jeti yok...”

Peki…

Ahmet Hakan, 15 Temmuz’dan sonra bu yazısını yeniden yayımlayıp
okurlarından ve patronajından özür dilemiş mi?..
Hayır…
“Yav amma da yanlış yapmışım ha?” deyip özeleştiri yapmış mı?..
Hayır…
Hâsılı…
Ahmet Hakan, sırça köşkte oturduğu halde başkalarının camlarını kırıp
dökmenin ceremesini çekiyor…

Gülerce’nin yazısından anlaşıldığı kadar daha önce, Erdoğan’a “hakaret”
anlamına gelecek bazı yazılarını daha okuyacağız Hüseyin Bey’in köşesinde…

Çünkü…

Gülerce yazısını bitirmeden önce Ahmet Hakan’ın 13 Haziran 2015 tarihli
yazısından da bir alıntı paylaşıyor okurlarıyla…

Bakın Ahmet Hakan, Erdoğan için neler yazmış?..

“Bir ihtimal de, HDP ile MHP’nin dışarıdan destek verdiği bir CHP azınlık
hükümeti... Kısa süreli... Restorasyona dönük... 17/25 Aralık’ı yeniden yargılama
konusu yapacak, tahribatı giderecek bir hükümet... Tayyip Erdoğan beden ve kas
gücüne dayalı bir büyük hücum ustasıdır ama akıl oyunlarına dayalı hamleciliği
yoktur”

NOT:
Ne olursa olsun meslektaşlarımızın birbirlerini geçmişteki fikir, tavır ve
düşünceleriyle vurmalarından yana değiliz…
Ama…
Bunu yapanlar da…
Yani…
Meslektaşlarını geçmişlerine hapsedip yumruklamaya çalışanlar da (Ahmet Hakan
gibi meselâ.) Hüseyin Gülerce’yi “haklı” konumuna yükselten ifade ve yargısız
infazlardan kaçınmalılar…
ÇOK OKUNANLAR