Hürriyet'teki görevinden alınan Mehmet Soysal'ın yazısı imalarla dolu
Görevden alınan Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Mehmet Soysal bugün kaleme aldığı yazıyla merakları uyandırdı. Yazdığı her satır ima ve birilerine mesaj yüklü.
Mehmet Soysal, geçen ay Demirören Medya Grubu CEO görevinden ayrılmıştı. görevinden ayrılmıştı. Pazartesi günü itibariyle de Mehmet Soysal'ın İcra Kurulu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Murahhas Üyeliği görevlerine son verildi.
Hürriyet Gazetesi'ndeki köşe yazılarına devam eden Mehmet Soysal, bugün kaleme aldığı yazıyla medya dünyasının gündemine oturdu.
Herkes merakla Mehmet Soysal'ın ne yazacağını bekliyordu. O da her zamanki kendine has üslubuyla mesajlarla dolu bir yazı yazmış.
Görevden alındıktan sonra memleketi Elazığ'a giden Soysal, çocukluğundan yola çıkarak imalarla dolu yazısında belli ki adrese teslim posta göndermiş.
İşte görevine son verildikten sonra yazdığı 'Soğuk bir rüzgar' başlıklı yazısındaki önemli satırlar:
(...) 37 yıldan beri İstanbul’dayız. Lakin İstanbul gibi globalleşemedik. Oysa İstanbul çoktan globalleşmişti...
Bin bir yüzlü insanların arasına karıştıkça...
Duvarlarına çarptıkça...
İhanetlere uğradıkça...
Beş kuruşa satıldıkça...
Kuytu köşelerde vuruldukça...
Ve gerçeklerle karşılaştıkça tanıyabildik hayatı ve içindeki bin bir yüzlü insanlarını...
'Ayrıntılarını bilmediğimiz savaşlara taraf olmaya itildik'
“Tanı bunları, tanı da büyü” diyen Ahmed Arif’i de her geçen gün biraz daha anlasak ve tanısak da ayrıntılarını bilmediğimiz savaşlara taraftar olmaya itildik çoğu zaman... Kaçtıkça yaşamak zorlaşıyordu. Tanıdıkça büyüdük ve belki de bir gece yarısında ihtiyarladığımız günler oldu... Yine de bıkıp usanmadık dik durmaktan. İnsanoğlunun vahşi yüzüyle tanıştıkça sadece üzüldük biraz daha. Ve 37 yıl yaşadığımız şehirde öyle acılar biriktirdik ki neresinden başlayacağımızı biz de şaşırdık...
50 yıl sonra hiç kimse olmayacak
Ürperen ışıklarıyla katran gibi kara bir gökyüzünün altında soğuk, ıslak bir rüzgâr esiyor. Üstümüzdeki gökyüzünün gri bulutlarına benzeyen bin bir yüzlü insanların anlamadığı ve unuttuğu bir gerçek var...
O da 50 yıl sonra hiç kimsenin olmayacağına dair gerçek...
Herkes göçüp gitmiş olacak.
Köylü, işçi ya da soylu da olsa bir gün gidecek...
Sosyal statüsünü ve gücünü eğitiminden alsa da...
Devlet ya da işverenin verdiği konumu güçlü olsa da...
Veya zenginliğinden almış olsa da herkes bir kuş misali göçüp gidecek.