MEDYA KÖŞESİ

Hürriyet’te mescit mi var?..

Refiklerin binalarındaki mescitleri “şeriat devleti özlemi” olarak gösterirken meğer “şeriat devleti” tehlikesinin ta göbeğinde....

Hürriyet’te mescit mi var?..
“Çakma” Ahmet Hakan, gerçek Ahmet Hakan’dan bir hafta önce dönmüştü(!) hatırlayacaksınız…
Oysa gerçek Ahmet Hakan’la birlikte çekilmişlerdi sahadan…
Ahmet Hakan’ın kolu kırılmıştı ama dilinde ve aklında bir sorun yoktu…
Belli ki geçtiğimiz hafta (GAZETECİLER.COM ,”Ahmet Hakan’la, Ahmet Arsan aynı zamanda mı operasyon geçiriyorlar?” sorusunun üstüne) çalışan o iki organı aracılığıyla asistanını (ya da bir redaktörü) bilgilendirmiş- asistanı, “Ahmet Arsan” olup yazmıştı köşeyi…
Neyse…
Biz gelelim Ahmet Hakan, pardon, Arsan’ın bugünkü yazısına…
Bir ifşaatta (”itiraf” yerine bilhassa “ifşaat” kullanılmıştır) bulunuyor…
“Hürriyet binasında mescit var” diyor…
Buyurun buradan tüttürün…
Gitti Bekir Coşkun ve dahi Tufan Türenç’in karizmalar…
Başka refiklerin binalarındaki mescitleri “şeriat devleti özlemi” olarak gösterirken meğer “şeriat devleti” tehlikesinin ta göbeğinde yazıyormuşlar o kökten laik makaleleri…
Neyse…
Bakın “Çakma Hakan” başka neler yazıyor?..
 
 
Meğer Hürriyet’te MESCİT varmış
 
 
Hatırlayanlar çıkacaktır, geçen hafta, Sabah’taki arkadaşların mescit açma teşebbüsünden övgüyle söz etmiş, benzer bir şeyin Hürriyet’te yapılması için Ertuğrul Özkök’e başvuracağımı yazmıştım...
Gerek içerideki dostlarım, gerekse yaptığım soruşturmacı-gazetecilik neticesinde edindiğim "manşetlik haber"i hemen sizinle paylaşıyorum:
Meğer Hürriyet’te bir mescit zaten varmışÉ
HÜRRİYET TARİHİ
Elbette, ramazanlarda iftar yemekleri verildiğini biliyordum ama bu mescit hikáyesini bilmiyordum doğrusu.
Öğrendiğim iyi oldu.
Efendim, mesele şu:
Hürriyet’in çoktan rahmet-i rahman’a kavuşan erkek kuaförlerinden Rıdvan Karaoğlu diye bir ağabeyimiz varmış.
Yaşını başını almış, muhterem bir ağabeymiş Rıdvan Bey.
Gazetenin zemin katındaki kuaförü sabah erkenden açar, öğle ve ikindi vakitleri ise şöyle yarım saatliğine ortadan kaybolurmuş.
Yine zemin katta bulunan spor salonunda masa tenisi oynayan arkadaşlar, Rıdvan Bey’in de spor salonuna gelip oradaki küçük bir odaya girdiğini görüyorlarmış sık sık.
Sorup öğrenmişler ki...
Rıdvan Ağabey, spor salonundaki o küçük odayı kendi halinde mütevazı bir mescide dönüştürmüş.
Öğle ve ikindi namazlarını orada edá edermiş.
Rıdvan Bey tek başına mıymış namaz kılarken, yoksa zamanla küçük bir cemaat de oluşmuş mu, bunu bir türlü öğrenemedim.
Artık kendisine de sorma imkánım yok ne yazık ki.
Ama Rıdvan Bey’in orada namaz kıldığına dair ismi bende saklı tanıklarım var.
O ODA NE OLDU?
Rıdvan Bey’in mescit olarak kullandığı odanın bugün ne olduğunu da bilmiyorum...
Bildiğim, Hürriyet’te bir mescidin en azından birkaç sene öncesine kadar hizmet verdiği.
Bu tabii ki Ertuğrul Özkök’ten talebimi geri çektiğim anlamına gelmiyor.
Hatta tersine...
Artık daha ısrarlıyım...
Ertuğrul Bey...
Eski bir hatırayı yeniden canlandırmak adına...
Kuaför Rıdvan Bey’in ruhu için...
Mescidin son hali nedir, kamuoyunu aydınlatır mısınız lütfen…
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar