Hürriyet'in 30 yıllık fotoğrafçısı anılarını yazdı
Süleyman Arat, Yokuş Yukarı'da meslek hayatının "sır" sayılabilecek önemli detaylarını aktarıyor.
Süleyman Arat, Hürriyet'in otuz yıllık emektar foto muhabiri. Çeyrek asrını Hürriyet istihbarat servisinde, son beş yılını ise spor servisinde fotoğraf çekerek geçiren usta foto muhabiri Arat, bu kez anlarını yazdı. Dört yıldır üzerinde çalıştığı Yokuş Yukarı'da otuz yıllık meslek hayatının "sır" sayılabilecek önemli detaylarını aktarıyor.
Radikal'den Serkan Ocak, Arat'ın kitabını elime aldığımda aklıma ilk, "Hayatının her gününü 'haber' peşinde koşturan bir gazetecinin otuz yıla neler sığdırmış olabileceği" geldi. "Tahmin ettiğim gibi de çıktı" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Kimbilir kaç yüz bin kare fotoğraf çekmişti Arat. Her birinin ayrı bir öyküsü, ayrı arka planı var. Çekilen her karenin yarattığı etki kadar, çarpıcı bir hikâyesi olduğu bir gerçek. Ancak okuyucu her zaman sadece o çekilen kareyi görür, belki de aynı öneme sahip olayın arka planından haberdar olmaz.
Gazeteci Arat'ın kitabında her bir an, ayrı kısa birer öykü olarak yer alıyor. Önce çocukluk yıllarından başlıyor anılarını anlatmaya. İlk aşkı, aile hayatı, çocukları, fotoğraf sevdası kitabın ilk sayfalarına yer alıyor. Daha sonra Hürriyet'e ve gazeteciliğe başladığı 1982 yılındaki o ilk günlerden bugüne kadar geçen günlerdeki en önemli anlarını tarihe not düşüyor.
Hülya Avşar'ın güzellik yarışmasında kazandığı tacının nasıl elinden alındığını detayını belki de ilk kez Yokuş Yukarı'da okuyacaksınız.
YÜREKLİ GAZETECİLER
Turgut Özal'ın parti kurmadan önce zayıflamak için ABD'ye gidip geldiğini, 1995'te öldürülen Metin Göktepe ile görev anılarını, 1986'daki bir NATO toplantısı sırasında fotoğrafını çektiği jartiyerli kadının kim olduğunu, fotoğrafın öncesindeki ve sonrasındaki olayların tüm detaylarını kitapta bulmak mümkün.
Gazeteciler, kamuoyunu aydınlatma görevini yaparken her zaman güç koşullarda çalışıyor. Ne kadar iyi bir gazeteciyseniz o kadar sevilmeyen insansınızdır aslında. Gazetecilik günden güne itibarsızlaştırılıyor. Zorlu görevlerde, az paralara, çok emek harcayarak yapılan bu görev de her zaman yıpranan, tartaklanan sokaktaki gazeteciler oluyor. Her zaman günah keçisi gazeteciler seçiliyor. Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin bulunduğu Türkiye'de hâlâ bu görevi en iyi şekilde yapmaya çalışan yürekli gazeteciler var. Gazetecilerin kendi yayın kuruluşlarında yazdığı ya da yazabildiği yazıları kadar, Arat'ın kitabında olduğu gibi, sır sayılabilecek görev anılarını, olayların arka planını da yazmaya kamuoyunun ihtiyacı var.