RÖPORTAJ

'Hükümet Cemaat ile köprüleri atabilir mi?'

Fehmi Koru Akşam'a konuştu, Hürriyet yazarlarını bombaladı ve Hükümet ile Gülen Cemaati arasındaki ilişkiler hakkında müthiş açıklamalar yaptı

'Hükümet Cemaat ile köprüleri atabilir mi?'
GAZETECİLER.COM - Akşam'dan Gülay Altan Star Gazetesi yazarı Fehmi Koru ile konuştu. İktidara yakın olarak tanımlanan gazetecilerden Koru, 'Şimdiye kadar tüm sağ iktidarlarla dünya görüşüm nedeniyle yakın gösterildim zaten' diyor. Hürriyet yazarlarının 4 yüz projesinden, Koru isminin kaybettiği ileri sürülen etkisine kadar pek çok konudaki soruya yanıt verdi ama en çarpıcı bölümü Cemmatin medya organlarındaki gazeteciler ne kadar özgür sorusuna verdiği yanıt oldu.

- Bugünlerde liberallerle muhafazakarların köprüleri attığının konuşulduğu gibi bir de hükümet ile Gülen cemaati arasındaki köprülerin atıldığı konuşuluyor. Atıldı mı sizce bu köprü?

Siyasetin içindekilerle cemaat yapılanması içindekiler aslında ayrı ayrı alanlarda çalışır. Bir iktidarın hangi düşüncede olduğu cemaatler açısından belki önemlidir ama onunla çok köprüleri atmamak iki tarafın da menfaatinedir. Gülen cemaati tabii çok büyüdü, çok alanda faaliyet gösteriyor. Dolayısıyla da o cesamete bakıp hükümetle mutlaka bir iktidar kavgasına tutuşmaları gerekirmiş gibi fikir üretiliyor. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. İşin doğası gereği ne cemaat hükümete bütünüyle köprüleri attıracak kadar ileri gidebilir ne de hükümetler cemaatlerle ters düşmeyi göze alabilir. Neticede ikisi birlikte yaşamanın yolunu mutlaka bulur.

- Bu tip bir ilişkide birbirinin çıkarlarını kollamak demokratik midir?

Amerika ya da diğer ülkelerde böyle toplumsal örgütlenmeler var ve bu örgütlenmeler bir biçimde siyasette ağırlıklarını koymak için çaba gösterir. Türkiye gelip cemaat ya da farklı yapılanmaları görmezden geliyordu, şimdi bu realiteyle karşı karşıya. Başka ülkelerdeki benzerlikler aranmadığı için sanki bize özel bir durum varmış gibi hüküm veriliyor. Tabii, Gülen cemaatinin medya yapılanması da olduğu için bazı şüpheler oluyordur. Bu medya yapılanması içinde yer alan insanlar, oturup bugün kime vuralım, kime alkış tutalım demiyorlar. Neticede o yazıyı da, bir kişi yazıyor. Cemaati herkesi bir biçimde sınırlayan ve asla farklı olmaması gereken bir hale dönüştüren bir yapı olarak görmek çok yanlış.

- Kafamızdaki cemaat tanımı da tam olarak bu!

İşte, o yanlış diyorum.

- Sonuçta cemaat bir ortak ideal etrafındaki insanlardan oluşmuyor mu?

Ortak ideal evet ama o cemaat içinde olmayıp da aynı ideal için çaba gösteren başka insanlar yok mu?

- Ama cemaatin medya organında yazarken ortak ideale ters bir şey yazılabilir mi, öyle bir özgürlük var mı?

Vallahi ben, özgür olduğu kanaatindeyim. Değişik gazetelerde çıkan yazılara bakıyorum ve bir emir-komuta zinciri içinde yazılmadığı kanaatine varıyorum ama başkaları da aynı yazıları okuyup tersi sonuca varıyor olabilirler. Bir disiplin içinde yazmıyorlar ama birbirlerinden mutlaka etkileniyorlardır. Bu etkiyi, talimatla yazı yazdırma tarzında yorumlamak yanlış.

- Bu konuyla ilgili çok sayıda söylenti yayılıyor. Mesela Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Amerika'ya gitti, cemaatin ileri gelenlerine 'siz ne yapmak istiyorsunuz' diye bağırdı. Yahut Gülen geçen ay bir grup gazeteciyi Amerika'ya çağırdı, bugünlerde onların yazılarını daha dikkatli okuyun gibi... Bunlar mesnetsiz iddialar mı?

Mesnetsiz olmayabilir de, böyle olaylar da oluyordur. Ben zaten en başta bunu söylemeye çalıştım. Netice itibarıyla birbirlerine yakın duran ama çıkarları ve çalıştıkları alanların getirdiği sınırlamaları farklı olan sosyal tabakalar bunlar. Biri siyaset, ötekisi cemaat ama malzemesi aynı: İnsan. Dolayısıyla zaman zaman yollar bir biçimde kesişiyor ve mutluluklar olduğu gibi mutsuzluklar da doğuran bazı olaylar olabiliyor. Dolayısıyla bir siyasetçinin bir şeyin yanlış yapıldığını ifade etmesi ya da siyasetçiye benzer bir çıkışın cemaatin bir üyesi tarafından yapılması, tanımladığım sınırlar içinde. Gazetecilerin, ABD'ye gitmesi, orada konuşulanlar bir talimattır demek, o arkadaşlara da hiç yakışmaz. Gazetecileri davet ediyorlarsa göstermek istedikleri bir şey vardır ama ille yazsınlar diye de götürdüklerini zannetmiyorum. Hoca Efendi, kendiyle görüşen gazetecilere büyük ihtimalle zaten yazılmaması kaydıyla konuşuyordur, yani talimat yazmak yönünde değil yazmamak yönündedir.

ÇOK OKUNANLAR