KAYBETTİ

Hıncal Uluç kaybetti çünkü...

En sıradan cep telefonunun bile fotoğrafın kralını çekip aynı anda da dilediği adrese gönderebeildiği bir dönemde

Hıncal Uluç kaybetti çünkü...
Tarih 19 Kasım 2011...
Günlerden pazar...
Yer, Teşvikiye Caddesi...
Ve...
İki sevgili el ele yürüyorlar caddede...
"Eeeee... İki sevgilinin el ele yürümesinden daha tabii ne olabilir?" diye sormayın lütfen...
Zira...
Erkeğin sırtında Galatasaray, genç kızda ise Beşiktaş forması var...
Sıkı gazetecilerin sorusunu duyar gibiyim:
"Hani fotoğraf?"
Yok...
Yok ve işte onu anlatacağız...
Peki iki genç sevgilinin Teşvikiye Caddesi'nde ve hem de Beşiktaş ve Galatasaray formalarını giyerek yürüdüklerini gözlerimizle mi gördük?..
Hayır...
Hıncal Uluç'un köşesinde okuduk...
O görmüş...
Yakın çevresiyle mutad pazar kahvaltılarını yaptıktan sonra Teşvikiye Caddesi'ne dönerken görmüşler...
Hıncal Uluç öyle bir anlatıyor ki o tabloyu, sanırsınız caddeye havadan bir Van Gogh orjinali düşmüş...
Anlatış öylesine muhteşem...
Ama...
Tek bir kare bile "görüntü" yok...

Yahu Hocam!..
En sıradan cep telefonunun bile fotoğrafın kralını çekip aynı anda da dilediği adrese gönderebildiği bir dönemde nasıl olur da bir karecik olsun bir poz çekmezsin?..
Amman ha!..
Sakın bize "özel hayat" deme...
O iki gençten rica etsen sana bin tane poz verirlerdi...
Sen "Hıncal"sın baba yaaa...
Yani soyadın değil sadece adın yeter kendini tanıtmaya...
Bir de minik bir kahkaha...
Oysa o fotoğrafı çekseydin futbol tarihine geçerdin...

"Geçerdin" çünkü haklı olarak eleştirdiğin gibi deplâsmana giden takımın seyircilerini stada almayan "çağdışı" zihniyetlerin futbolumuzu yönettiği bir süreç yaşıyoruz...
Yani Hıncal Hocam; "kaybettin"...
Muhteşem bir fotoğrafla, o günü ölümsüzleştirmek yerine kelimelerle anlatmayı tercih ettiğin için kaybettin...
Çünkü...
Dört büyük kulübün yöneticileri sporun ruhuna ve insan haklarına tükürürken sen de "görüntülü gazeteciliğin içine tükürdün"...
ÇOK OKUNANLAR