Hıncal Uluç Ahmet Hakan ve Kanal D'yi topa tuttu
Sabah yazarı Hıncal Uluç, Kanal D ana haberlerine eleştiri getirirken Ahmet Hakan'a da nasıl anchorman olunabileceğinin şifresini verdi.
Sabah yazarı Hıncal Uluç, Kanal D ve anchorman'i Ahmet Hakan'ı yerden yere vurdu.
Hıncal Uluç, Ahmet Hakan'ın eline müthiş haberler geldiğini ancak onun bu pasları değerlendiremediğini ve o yüzden Kanal D Ana Haber'in konuşlmadığını savundu.
İşte Hıncal Uluç'un Ahmet Hakan ve dolayısıyla medyaya yönelttiği sert eleştiriler:
Hukukun özü.. Ceza.. Ve de medyam!..
Kanal D Ana Haber'de görüntüler demeti..
Hepsi ayni günde olmuş, trafik olayları.. Birbirine eklenmiş görüntülerin köşesinde olayın geçtiği kentin adı yazıyor..
İstanbul.. Eskişehir.. Mardin..
Antalya.. Diyarbakır.. Ankara..
Yani Türkiye'nin her yeri..
Görüntüler dehşet verici..
Nasıl çılgın sürücüler.. Akıl almaz hız yapanlar.. Kavşağa, gelene gidene bakmadan yıldırım gibi girenler.. Kırmızı yanarken ve yan şerit durmuşken, hem de gaza basıp geçenler. TEM gibi oto yollarda, Bağdat Caddesi gibi ana yollarda, son hız giderken, hem direksiyon hem frenle nerdeyse U dönüşü yapanlar.. Bu gençlerin yeni eğlencesiymiş. Drift atma diyorlarmış adına.. Slalom yapanlar.. Makas atanlar..
Bunların hepsini sıraladı Kanal D ve öbür habere geçti. Çünkü niyetleri habercilik değil, reyting yapmak..
Yahu elinde Ahmet Hakan gibi bir sunucu var. Kullansana..
"İşte size ülkenin dört bir yanından sadece bugünkü görüntülerden elimize ulaşanlar..
Bu ne demek?. 'Bu ülkede trafik yasalarını takan yok' demek.. Zerre korkusu olan bunları yapar mı?. Adam yakalanmayacağını biliyor. Daha kötüsü, yakalansa da üç otuz para ceza ile kurtulacağını biliyor.
Öyle iyi biliyor ki, yaptığı rezilliği kendi çekiyor, ya da arkadaşına çektirip sosyal medyada 'Like' alıyor" dese ya Ahmet de.. "Çünkü ceza umurunda değil" dese ya..
"Herkesin başına trafik polisi dikemeyiz" bu ülkede Trafikten sorumlu olanların lafı..
Benim değil, sevgili okurlar..
O görüntüler, Ana Haber Genel Yayın Müdürü ya da sunucusu olarak benim elime gelse böyle derdim ve konuyu Gülben Ergen'le, Seren Serengil'e bağlardım. Ne alakası var, Bağdat Caddesinde Drift atanla, Üç gün hapse girecek Seren'in?.
Kafanı biraz çalıştırır, biraz gazetecilik yapmak, bir fark yaratmak ve ertesi gün bütün işyerlerinde, okullarda ve kafe ve kahvelerde konuşulmak istersen, var alakası tabii..
Herkesin başına bir trafik polisi dikemezsen, ülke dağ başı mı olacak?. Üç yolcu kapmak için önündeki Belediye otobüsü ile yarışan Halk Otobüsü durağa girip bir yığın insanı mı ezecek?. (O da ayni gün, ama ayrı haber yaptılar.) Demek ki, Trafik Cezaları caydırıcı değil..
Neymiş?.
"Caydırıcı değil"miş..
İşte geldik Ceza Hukuku'nun özüne..
"Cezanın amacı, bedel ödetmek değil, önlemektir." Sen öyle ucuz cezalar koymuşsun ki, kimsenin umurunda değil..
Kimseyi caydırmıyor. Kimseyi önlemiyor.
"İşte Edirne'den Ardahan'a bir günlük görüntüler" dedin mi, fark yaratırsın.
Hele biraz kafan çalışıyorsa, bir nebze "Hukuk" külü yalamışsan, arkasını getirirsin.
"Ülkemiz günlerdir, Seren Serengil'in aldığı 3 günlük 'Zorlama Hapsi'ni konuşuyor..
Herkes Gülben'e kızıyor 'İki laf için insan meslektaşını hapse yollar mı' diye..
Seren'in ceza almasına sebep olan madde Türk Ceza Kanunu'na, son yıllarda hızla artan 'Kadına şiddet' olaylarına engel olmak için kondu. Mahkemeler, tehdide maruz kalan kadınların açtığı davalarda, karşı tarafa 'Bilmem kaç metreden az yaklaşma yasağı" koyuyordu mesela.. Sanal medya başta çeşitli yollarla tehdit etme, aşağılama ve hakaret yasağı koyuyordu mesela, Ama ceza aylar süren davalar sonunda üç otuz para olduğu için kimse aldırmıyordu. Kaç kadın 'Yaklaşma yasağı' olan kocaları tarafından öldürüldü, mesela.. Bunun üzerine kanun koyucu 'Zorlama hapsi'ni getirdi.
Çok hızlı muhakeme, çok hızlı itiraz süreci içinde, 3 günden 10 güne kadar Zorlama Hapsi.. Tekrarında 15 günden 30 güne kadar bir Zorlama Hapsi daha..
"6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair Yasa"nın 13. maddesi böyle. Yani "500 metreden fazla yaklaşamaz.
Mesaj atamaz" yasağına uymadın mı, çok hızlı bir mahkeme aşamasıyla 3 günden 10 güne hapse girmeyi göze almak kolay mı?. Gerçi Seren, reklamı olsun, kimsenin izlemediği Tv programı reyting yapsın diye kuaföre gidip, kürklere bürünüp düğüne gider gibi hapishane yolunu tuttu ama, ikincisi 15 günden 30 güne.. Altı aya kadar yolu var.. Devam edebilir mi, her gün ekranda Gülben'e saldırmaya?.
Demek ki, üç otuz paralık, kimsenin aldırmadığı, nerdeyse yıllık peşin ödeyip her gün, her saat, her yerde trafik suçu işlediği ülkemizde Trafiğe de "Zorlama Hapsi" cezası getirmek lazım. Hem de öyle 3 gün falan değil..
ABD'deki o birleşmiş devletlerin nerdeyse yarısında "ÜÇ" yasası var. Yakında hepsinde olacak..
"Üç defa suç işleyen", suçu ne olursa olsun, üç defa suç işleyen zorlama hapsi cezası alıyor.. Öyle 3 gün, altı ay falan değil.. 20 seneden müebbet hapse kadar..
Gerekçe "Sen bu toplumun huzurunu durmadan bozuyorsun. Bu sebeple bu toplum içinde yaşama hakkın yok. Hadi içeri.." Zorlama Hapsi yeni bir şey de değil.
Haciz kararına belli sürede cevap vermez, borcunu da ödemez, o karar hiç yokmuş gibi davranırsan da, 10 gün yatarsın mesela..
Bilmeyen var mı?.
Seren'in başına gelen de "Kadına Şiddeti önlemek için Zorlama Hapsi.." Demek ki, Trafik'te de bir Zorlama Hapsi gerekiyor." Bunu yaparsan eğer, Televizyon Ana Haberi yapmış olursun. Bunu yaparsan eğer, ertesi gün "Dün gece Ahmet Hakan'ı dinledin mi" diye konuşulursun.
Bunu yaparsan eğer, "Ana Haber" olursun. Bunu yaparsan eğer "Anchorman / Haber Sunucusu" olursun!.
Hıncal Uluç'un yazısının tamamı için tıklayın