Hilal Kaplan kaybetti
Türkiye ve İsrail arasındaki normalleşme sürecini garip bir şekilde savunmaya çalışan Hilal Kaplan bakın bugün ne yazmış?
Türkiye'nin İsrail ile normalleşme sürecine girmesi ve Ömer Çelik'in " İsrail bizim dostumuzdur" sözleri, AK Parti'ye yakın yazarlarda haliyle bir afallama yarattı.
Bir siyasi partinin politikalarını savunurken zaman zaman "kraldan çok kralcı" olabilen bazı yandaş yazarlar için elbette İsrail konusunda tornistan yapmak hiç de kolay olmayacak.
Bunun zor olduğunu Hilal Kaplan da bugünkü köşesinde yazmış zaten.
İnsanın kendinin farkında olması güzel bir şey aslında.
Ne diyor Hilal Kaplan, "İsrail kötü de İran iyi mi?" minvalinde yazdığı yazısının girişinde:
"Bu zor bir yazı. Çünkü üç yıldan fazla bir süre önce "İran'la savaşıp, İsrail'le barışalım mı?" yazmıştım. Orda Suriye direnişine tam ve net desteğimi yinelerken, Suriye'deki zulmün İsrail'i unutturduğundan, İran ile bir eksen kurmakta ısrar etmenin öneminden, Ortadoğu'da hem İran'a hem İsrail'e düşman kalmanın imkânsızlığından bahsetmiştim."
Sonrasını dileyen okurlarımız
Hem İsrail hem de İran meselesine zamanında belli bir mesafe koymadan, keskin virajlar alınca sonrasında dönüşü de zor oluyor elbette.
AK Parti'nin bir siyasi parti olduğunu unutarak ya da unutmak isteyerek yapılan canhıraş savunmalar, parti değişen koşullara göre politika değiştirdiğinde böyle zora sokuyor Hilal Kaplan gibi kimi yazarları.
Hilal Kaplan da bu çizgiyi bir türlü tutturamadığı için bugün bir kıyaslama yoluyla "aslında İsrail'le barışmıyoruz" gibi bir açıklama yapmak zorunda bıraktı kendisini.
İşte bu yüzden de kaybetti.
Bir siyasi partinin politikalarını savunurken zaman zaman "kraldan çok kralcı" olabilen bazı yandaş yazarlar için elbette İsrail konusunda tornistan yapmak hiç de kolay olmayacak.
Bunun zor olduğunu Hilal Kaplan da bugünkü köşesinde yazmış zaten.
İnsanın kendinin farkında olması güzel bir şey aslında.
Ne diyor Hilal Kaplan, "İsrail kötü de İran iyi mi?" minvalinde yazdığı yazısının girişinde:
"Bu zor bir yazı. Çünkü üç yıldan fazla bir süre önce "İran'la savaşıp, İsrail'le barışalım mı?" yazmıştım. Orda Suriye direnişine tam ve net desteğimi yinelerken, Suriye'deki zulmün İsrail'i unutturduğundan, İran ile bir eksen kurmakta ısrar etmenin öneminden, Ortadoğu'da hem İran'a hem İsrail'e düşman kalmanın imkânsızlığından bahsetmiştim."
Sonrasını dileyen okurlarımız
Hem İsrail hem de İran meselesine zamanında belli bir mesafe koymadan, keskin virajlar alınca sonrasında dönüşü de zor oluyor elbette.
AK Parti'nin bir siyasi parti olduğunu unutarak ya da unutmak isteyerek yapılan canhıraş savunmalar, parti değişen koşullara göre politika değiştirdiğinde böyle zora sokuyor Hilal Kaplan gibi kimi yazarları.
Hilal Kaplan da bu çizgiyi bir türlü tutturamadığı için bugün bir kıyaslama yoluyla "aslında İsrail'le barışmıyoruz" gibi bir açıklama yapmak zorunda bıraktı kendisini.
İşte bu yüzden de kaybetti.