Herkesin 'Şerefsiz'liği kendine kalsın!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, öyle bir sıfat bombası kullandı ki, TSK'nın PKK kamplarına F16'lar ile yaptığı bombalı sortilerden, İncirlik'ten havalanan ABD uçaklarının Suriye sınırları içinde vurduğu İŞİD canilerinden, hatta PKK'nın kurduğu mayınlı tuzaklardan ve her gün gelen acı şehit haberlerinden daha çok ses getirdi...

Şimdi artık yurdun dört bir yanında çarşı-pazarda, işyerlerinde, kahvelerde, toplu taşıma araçlarında, cafe ve restoranlarda kısacası her yerde, herkes birbirine kuşku ile bakarak tanım yapmaya çalışıyor. Hangisi 'şerefli' hangisi 'şerefsiz' diye...

Günlerdir medyada da aynı tartışma yapılıyor. Yazarlar her gün köşelerini bu konuya ayırdı. TV tartışma programları tamamen bu polemiğe kilitlendi. Her ağızdan bir ses yükseliyor.

Evlerinde, oturdukları yerlerde TV izleyen veya gazete haberi okuyan vatandaşlarında zaman zaman sesli olarak katıldıkları bir durum ortaya çıktı. 'Şerefsiz' ya da 'şerefli' sensin diyerek...

Keşke Bahçeli'nin Basın Danışmanı Metin Özkan, çıktığı televizyonun canlı yayınında çantasında taşıdığı o isimleri kamuoyuna açıklasaydı! En azından sadece üç bin rakamı olarak telaffuz edilen 'şerefsiz'i herkes öğrenirdi! Böylece toplum olarak kuşku içinde yaşamazdık...

Gerçi Hasan Cemal, Ahmet Hakan gibi bazı babayiğitler ortaya çıkarak alenice beyan ettiler 'şerefsiz' olduklarını!

Ahme Hakan, "Oyunu HDP'ye veren şerefsizler" ifadesinin arkasında duran MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 24 maddelik 'Şerefsizlik nedir' açıklamasına şöyle yanıt verdi.

"Şerefli olmak için 'Çözüm' dememem gerekiyorsa şerefsiz olmayı tercih ederim."

Hürriyet gazetesindeki köşesinde Bahçeli'nin 24 maddelik açıklamasının dokuzuncu maddesine de dikkat çeken Hakan, "Diğer maddeler neyse ama "dokuzuncu madde"ye bakınca... Bir anda kendimi gördüm" dedi.

Ne diyordu 9. Madde?

"Sözde demokrasi ve çözüm narkozuyla silahlar sussun, 90'lara dönülmesin, eller tetikten çekilsin diyenler..." dir 'şerefsiz'...

Hasan Cemal bir adım daha ileriye gitti!

T24'de ki köşesinde Bahçeli'ye hayli sert bir yanıt verdi. "Hem Boğaz'da evim var, hem viski içerim, hem de HDP'ye oy verdim" Başlığını koyduğu yazısında Bahçeli'yi ırkçılıkla ve nefret saçmakla suçladı.

Anlaşılan bu tartışmanın sonu gelmeyecek gibi.

Her ortamda sonu kavga ve en azından küçük bir tartışma ile bitecek literatürümüzdeki bir kelimeydi 'şerefsiz'...

MHP gibi güçlü bir siyasi partinin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, açık beyan, ulu-orta söylediği bu kelime inşallah üzücü olaylara sebebiyet vermez.

Yaşanmış gerçek bir örnekle bitireyim yazımı.

Oturduğum sitenin kafeteryasında yirmiye yakın site sakini akşamları veya tatil günleri bir araya gelir sohbet eder, zaman geçiririz...

Mehmet adında Vanlı bir arkadaşımız var. 7 Haziran'da yapılan genel seçimde oyunu HDP'ye verdiğini açık açık söylemişti...

Bahçeli'nin, "Oyunu HDP'ye veren şerefsizler" polemiğinden sonra, bazı arkadaşlarımız Mehmet'e her gördükleri yerde, adı yerine 'şerefsiz' diye hitap etmeye başladı. Bu takılmalara hep tebessümle cevap verdi Mehmet. Kaç gündür 'şerefsiz' yukarı 'şerefsiz' aşağı diyerek durduk...

Bardağı taşıran olay nihayet dün gerçekleşti.
Kafeteryada otururken yanımıza gelen Mehmet'e, bir arkadaşımız 'ne haber lan şerefsiz' deyince, yumruğu gözünün üstüne yedi... Zor aldık arkadaşı 'şerefsiz' Mehmet'in elinden.
'Şerefsiz'e birde 'lan' eklenince bedeli ağır oldu tabi...

Aman dikkat! Siz siz olun bugünlerde kimsenin 'Şerefli' veya 'Şerefsiz'liğini dillendirmeyin.

Herkesin 'Şerefsiz'liği kendine kalsın...