Herkes Somali'ye Balçiçek İlter 'safari'ye
"Sabah kalktığınızda çadırınızın önünde koca bir bok kümesiyle karşılaşıyor ve sormadan edemiyorsunuz..."
Afrika'da Sarışın Olmak başlığı ile gazetede bir haftalık anılarını yazmaya başlayan Balçiçek İlter yazısından sabah çadırın önündeki koca bok kümesini, gece yarısı öten ve fil sesine benzer sesler ile kendisini korkutan kuşu, flamingoların karides koktuğunu, dilini anlayıp konuşamadığı için bakıştığı Masai yerlilerini yazdı.
İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:
"Bir haftalık bir Afrika deneyimi bana aslında hiç de dünya vatandaşı olmadığımı gösterdi. Yaşam biçimleri, gelenekleri, giyimleri, konuşmaları, yemekleri, evleri, hayvanları hatta bakış açıları bile farklı... Afrika'da sarışın olmak biraz da her şeye Fransız kalmaya benziyor... Basbayağı turistsiniz işte...
SABAH ÇADIRIN ÖNÜNDE KOCA BİR BOK KÜMESİ (...) Sabah kalktığınızda çadırınızın önünde koca bir bok kümesiyle karşılaşıyor ve sormadan edemiyorsunuz, "Nasıl bir hayvan yaptı bunu dün gece?"
Hayvanları doğal ortamlarında gözlemek, fotoğraflarını çekmek, bir leoparı avlanırken, bir aslanı minikleriyle oynaşırken ya da bir fil ailesini hortumlarıyla kuyruklarından tutup önünüzden geçerken seyretmek gerçekten de farklı bir deneyim...
Yavru fillerin derilerinin bu kadar sert olacağını düşünmezdim örneğin... Bir zürafa beslemenin bu kadar müthiş ama bir o kadar da yapış yapış bir his olacağını da bilmezdim... Flamingoların karides koktuğunu, bir gergedanla göz göze gelince gerçekten de donup kalınacağını, maymunların bu derece saldırgan olduğunu tahmin bile edemezdim.
BELGESELCİLERİNKİ KADAR ZOR BİR İŞ YOK
Diyorum ya benim kamp tutkum National Geographic belgesellerini izlerken kahve içmekten öteye gitmedi bugüne kadar... Bugün buradan hepsine ayrıca şapka çıkarıyorum, o belgeselcilere, fotoğrafçılara, anlatıcılara... "Büyük adamsınız siz kardeşim, yok böyle zor bir iş..."
