'Her çalışan işsiz kalacaktır!'
Satmış kitabında bir "işsiz" olarak hayata kaldığı yerden nasıl devam ettiğini, yeni başlangıçlar yapma çabasını, plaza medyasının renkli simalarını, dedikoduları oldukça esprili ve eğlenceli bir dille anlatıyor.
GAZETECİLER.COM -
Doğan Satmış, gazetecilik mesleğinde 34 yılı geride bırakmış, muhabirlikten editörlüğe, yazı işleri müdürlüğü'nden köşe yazarlığına, Hürriyet'in ilk ombudsmanlığından Basın Konseyi Yüksek Kurul üyeliğine dek medyanın pek çok alanında çalışan bir isim.
Halen Cumhuriyet yazarı olan Satmış, Kurucularından olduğu Habertürk'teki Genel Yayın Yönetmen Yardımcılığı görevini sürdürüken, 7 Kasım 2014 günü "işsiz kaldı".
Satmış'ın yazdığı üçüncü kitap "Bir İşsizin Günlüğü" de işsiz kaldığı dönemi nasıl geçirdiğini, bir "işsiz" olarak hayata kaldığı yerden nasıl devam ettiğini, yeni başlangıçlar yapma çabasını oldukça esprili ve eğlenceli bir dille anlatıyor.
Sadece bunu değil elbet, plaza medyasının renkli simalarını, dedikodularını ve işsizlerini de anlatıyor.
Kitabı, medya dünyasıyla ilgilienen herkese önerirken, Satmış'ın kaleminden bugüne dek birlikte çalıştığı gazete patronları için yazdıklarını da sizlerle paylaşmak istedik.
İşte Doğan Satmış'ın "Bir İşsizin Günlüğü" kitabında ele aldığı, bugüne değin birlikte çalıştığı patronlar için yazdığı satırlar:
HER ÇALIŞAN İŞSİZ KALACAKTIR
Bir başkası için çalışan herkes, bir gün işsiz kalır, bunun istisnası yok. Kuran'daki "Her canlı ölümü tadacaktır" ayeti gibidir bu kural.
Ne bileyim 50 yıl da çalışsan, sonunda bir gün işini kaybedersin, en iyi ihtimal, direkt emekli olup evine çekilirsin. Bunu çok iyi anlatan bir atasözü de var: "El atına binen yayandır."
(...) Yeri gelmişken, burada size beni gazeteleirnde çalıştırna patronlardan söz edeyim. Bazılarının sonlarının iyi gelmediğini hatta birinin halen hapiste tutuklu olduğunu da hatırlatarak.
Atatürk'ün kurduğu Anadolu Ajansı'nda başladığım gazetecilik mesleği boyunca, sırasıyla Dinç Bilgin, Haldun Simavi, Asil Nadir, Erol Simavi, Turgay Ciner ve Ahmet Çalık'ın gazetelerinde çalıştım. Çoğuyla tanıştım, bazıları bana çok mesafeli durdu, bazıları daha sıcaktı.
DİNÇ BİLGİN
Mesela Dinç Bilgin, deli dolu bir adamdı. Gazete binası içinde bir oraya bir buraya koşturur, görüntüsünden hoşlanmadığı kabloları asılıp çekerek ne olduğuna bakmaksızın koparmaya çalışırdı. Birgün bir muhabirin parkasını, masada duruyor askıda değil diye alıp çöpe attığını hatırlıyorum. (...)
HALDUN SİMAVİ
Gazetede çalışırken kısa bir süre patronum oldu ama Haldun Simavi'nin yüzünü bile görmedim. Anlatılan bir kaç efsane vardı hakkında. Simavi, bir sözüyle Rahmi Turan'ı küstürüp Sabah gazetesini çıkarmasına yol açtı. Bence Simavi ailesinin basından silinmesinde de bu olayın büyük etkisi vardır. (...)
ASİL NADİR
Asil Nadir, uluslararası çapta bir işadamıydı, bundan 30 yıl önce dünyanın en büyük işadamlarından biri haline gelmişti. (...) Asil Nadir'in sonu iyi gelmedi; politikaya dalmak isteyince, İngilizler onu cezalandırdı, kaçmak zorunda kaldı. Uzun yıllar Kıbrıs'ta saklandı. Sonra haklarını geri alma beklentisiyle İngiltere'ye döndü ama 10 yıl hapis verdiler, halen yatıyor.
EROL SİMAVİ
Erol Simavi patronlar arasında bir efsaneydi. Anlatılanlara bakılırsa, çapkınlık, eğlence, cömertlik, babacanlık, her şey ondaydı. 6 ay filan çalıştık. (...) Erol Bey, Hürriyet'i çok ucuz fiyatla satıp basından çekildi. İsviçre'de yaşadı uzun yıllar. Allah'tan başına kötü bir şey gelmedi. (GAZETECİLER.COM'un notu: Erol Simavi kitap basılıp dağıtıma hazırlandığı günlerde yaşamını kaybetti.)
AYDIN DOĞAN
Gazeteye geldiği ilk gün samimi havası dikkat çekiciydi. (...) Kendisiyle Hürriyet'te onun patronajında çalıştığım 12 yıl içinde çok özel bir ilişkimiz olmadı, çalışanların patronla ilişki kurması en başta genel yayın yönetmenlerini rahatsız ettiği için, ancak zorunlu hallerde konuşabiliyorduk. (...)
VUSLAT DOĞAN SABANCI
Vuslat Hanım'la da Hürriyet yıllarında birlikte çalıştık. Kendisi patronluk stajını gazetede aramızda yaptı. Önce ekonomi servisinde Enis Berberoğlu ile birlikte başladı, sonra reklam servisine geçti, burayı bir süre Ayşe Sözeri Cemal ile birlikte yönetti, sonra da gazetenin CEO'su oldu. Pek çok kritik karar verdi, kendisine yakın bir ekip oluşmasını sağladı. Çalışanlarının yaşam kalitesini yükseltmek için çabaladı, Hürriyet'in etik kuralları onun yönetiminde hazırlandı. (...) Kendisi yeniliklere açık, internetin geleceğine inanan, parlak, kıvrak zakelı bir iş kadını. (...)
TURGAY CİNER
Bir kez Sabah'taki odama geldiğini hatırlıyorum. Odama gelen tek patron da Turgay Bey oldu. (...) Bir de annemin öldüğü gün cep telefonumdan direkt arayarak "Kardeşim başın sağolsun" dediğini hatırlıyorum, o günlerde Sabah'a TMSF el koymuş, ben Sabah'ta kalmıştım. Turgay Bey ise medya patronu değildi. (...) Kendisi beni gazeteden kovan ilk patron oldu. Ötekilerin tümünden ben ayrıldım. Ciner de ne İsa'ya ne Musa'ya kimseye yaranamadı, AKP iktidarıyla sıkıntılı yıllar geçirdi. Sabah ve ATV'ye el konulunca 1,5 milyar doları gitti. Sonra de pek rahat edemedi. Habertürk'te Alo Fatih skandalları başladı.
AHMET ÇALIK
Ahmet Çalık'ın patronlığı zaten kısa sürdü, benim patronum olması ise daha kısaydı. (...) Çalık, Sabah ve ATV'de bir halyi zarar etti, sonra da oluşturulan "havuz"a satıp çekip gitti.
Doğan Satmış, gazetecilik mesleğinde 34 yılı geride bırakmış, muhabirlikten editörlüğe, yazı işleri müdürlüğü'nden köşe yazarlığına, Hürriyet'in ilk ombudsmanlığından Basın Konseyi Yüksek Kurul üyeliğine dek medyanın pek çok alanında çalışan bir isim.
Halen Cumhuriyet yazarı olan Satmış, Kurucularından olduğu Habertürk'teki Genel Yayın Yönetmen Yardımcılığı görevini sürdürüken, 7 Kasım 2014 günü "işsiz kaldı".
Satmış'ın yazdığı üçüncü kitap "Bir İşsizin Günlüğü" de işsiz kaldığı dönemi nasıl geçirdiğini, bir "işsiz" olarak hayata kaldığı yerden nasıl devam ettiğini, yeni başlangıçlar yapma çabasını oldukça esprili ve eğlenceli bir dille anlatıyor.
Sadece bunu değil elbet, plaza medyasının renkli simalarını, dedikodularını ve işsizlerini de anlatıyor.
Kitabı, medya dünyasıyla ilgilienen herkese önerirken, Satmış'ın kaleminden bugüne dek birlikte çalıştığı gazete patronları için yazdıklarını da sizlerle paylaşmak istedik.
İşte Doğan Satmış'ın "Bir İşsizin Günlüğü" kitabında ele aldığı, bugüne değin birlikte çalıştığı patronlar için yazdığı satırlar:
HER ÇALIŞAN İŞSİZ KALACAKTIR
Bir başkası için çalışan herkes, bir gün işsiz kalır, bunun istisnası yok. Kuran'daki "Her canlı ölümü tadacaktır" ayeti gibidir bu kural.
Ne bileyim 50 yıl da çalışsan, sonunda bir gün işini kaybedersin, en iyi ihtimal, direkt emekli olup evine çekilirsin. Bunu çok iyi anlatan bir atasözü de var: "El atına binen yayandır."
(...) Yeri gelmişken, burada size beni gazeteleirnde çalıştırna patronlardan söz edeyim. Bazılarının sonlarının iyi gelmediğini hatta birinin halen hapiste tutuklu olduğunu da hatırlatarak.
Atatürk'ün kurduğu Anadolu Ajansı'nda başladığım gazetecilik mesleği boyunca, sırasıyla Dinç Bilgin, Haldun Simavi, Asil Nadir, Erol Simavi, Turgay Ciner ve Ahmet Çalık'ın gazetelerinde çalıştım. Çoğuyla tanıştım, bazıları bana çok mesafeli durdu, bazıları daha sıcaktı.
DİNÇ BİLGİN
Mesela Dinç Bilgin, deli dolu bir adamdı. Gazete binası içinde bir oraya bir buraya koşturur, görüntüsünden hoşlanmadığı kabloları asılıp çekerek ne olduğuna bakmaksızın koparmaya çalışırdı. Birgün bir muhabirin parkasını, masada duruyor askıda değil diye alıp çöpe attığını hatırlıyorum. (...)
HALDUN SİMAVİ
Gazetede çalışırken kısa bir süre patronum oldu ama Haldun Simavi'nin yüzünü bile görmedim. Anlatılan bir kaç efsane vardı hakkında. Simavi, bir sözüyle Rahmi Turan'ı küstürüp Sabah gazetesini çıkarmasına yol açtı. Bence Simavi ailesinin basından silinmesinde de bu olayın büyük etkisi vardır. (...)
ASİL NADİR
Asil Nadir, uluslararası çapta bir işadamıydı, bundan 30 yıl önce dünyanın en büyük işadamlarından biri haline gelmişti. (...) Asil Nadir'in sonu iyi gelmedi; politikaya dalmak isteyince, İngilizler onu cezalandırdı, kaçmak zorunda kaldı. Uzun yıllar Kıbrıs'ta saklandı. Sonra haklarını geri alma beklentisiyle İngiltere'ye döndü ama 10 yıl hapis verdiler, halen yatıyor.
EROL SİMAVİ
Erol Simavi patronlar arasında bir efsaneydi. Anlatılanlara bakılırsa, çapkınlık, eğlence, cömertlik, babacanlık, her şey ondaydı. 6 ay filan çalıştık. (...) Erol Bey, Hürriyet'i çok ucuz fiyatla satıp basından çekildi. İsviçre'de yaşadı uzun yıllar. Allah'tan başına kötü bir şey gelmedi. (GAZETECİLER.COM'un notu: Erol Simavi kitap basılıp dağıtıma hazırlandığı günlerde yaşamını kaybetti.)
AYDIN DOĞAN
Gazeteye geldiği ilk gün samimi havası dikkat çekiciydi. (...) Kendisiyle Hürriyet'te onun patronajında çalıştığım 12 yıl içinde çok özel bir ilişkimiz olmadı, çalışanların patronla ilişki kurması en başta genel yayın yönetmenlerini rahatsız ettiği için, ancak zorunlu hallerde konuşabiliyorduk. (...)
VUSLAT DOĞAN SABANCI
Vuslat Hanım'la da Hürriyet yıllarında birlikte çalıştık. Kendisi patronluk stajını gazetede aramızda yaptı. Önce ekonomi servisinde Enis Berberoğlu ile birlikte başladı, sonra reklam servisine geçti, burayı bir süre Ayşe Sözeri Cemal ile birlikte yönetti, sonra da gazetenin CEO'su oldu. Pek çok kritik karar verdi, kendisine yakın bir ekip oluşmasını sağladı. Çalışanlarının yaşam kalitesini yükseltmek için çabaladı, Hürriyet'in etik kuralları onun yönetiminde hazırlandı. (...) Kendisi yeniliklere açık, internetin geleceğine inanan, parlak, kıvrak zakelı bir iş kadını. (...)
TURGAY CİNER
Bir kez Sabah'taki odama geldiğini hatırlıyorum. Odama gelen tek patron da Turgay Bey oldu. (...) Bir de annemin öldüğü gün cep telefonumdan direkt arayarak "Kardeşim başın sağolsun" dediğini hatırlıyorum, o günlerde Sabah'a TMSF el koymuş, ben Sabah'ta kalmıştım. Turgay Bey ise medya patronu değildi. (...) Kendisi beni gazeteden kovan ilk patron oldu. Ötekilerin tümünden ben ayrıldım. Ciner de ne İsa'ya ne Musa'ya kimseye yaranamadı, AKP iktidarıyla sıkıntılı yıllar geçirdi. Sabah ve ATV'ye el konulunca 1,5 milyar doları gitti. Sonra de pek rahat edemedi. Habertürk'te Alo Fatih skandalları başladı.
AHMET ÇALIK
Ahmet Çalık'ın patronlığı zaten kısa sürdü, benim patronum olması ise daha kısaydı. (...) Çalık, Sabah ve ATV'de bir halyi zarar etti, sonra da oluşturulan "havuz"a satıp çekip gitti.