MEDYA KÖŞESİ

Hasan Cemal'in 'dini' geçmişi

Dindar gençlik tartışmasına kendi yaşamındaki dini deneyimlerle katıldı. Enteresan bir yazı...

Hasan Cemal'in 'dini' geçmişi
GAZETECİLER.COM- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'dindar nesil yetiştirmek istiyoruz' sözleri haftanın tüm polemiklerine de kaynak oldu.

Muhafazakar kesimin bir bölümünden destek almasına karşın, bir bölümünden ise antidemokratik bir uygulamanın habercisi olarak nitelendirilen sözler, medyanın "sol" kanadında ise adeta deprem etkisi yarattı.

DİNİ GEÇMİŞ

Milliyet yazaır Hasan Cemal de "dindar nesil" tartışmasına kendisinden örneklemeler yaparak dahil oldu.
Öğreniyoruz ki Hasan Cemal çocukluğunda bir ara dine yönelmiş ama ailesi teşvikçi olmamış... 
İlkokulda bir kez oruç tutmaya niyet etmiş, pek sarmamış...
Arkadaşının babası namaz kılmayı öğretmiş, cumaya gitmeye başlamış o da baba ambargosu yemiş.

İşte o yazıdan bölümler;


AİLEM DİNDAR DEĞİLDİ

"Ben dindar bir aileden değilim. Annemle babam dindar insanlar değildi.
Ama ateist de değillerdi.
Bizim evde din konuşulmazdı. Ama Allah'la, dinle ilgili olarak saygılı bir dil kullanılırdı. 'Allah korkusu'ndan söz edilirdi.

CUMA NAMAZINI KAÇIRMAZDIM

Ramazanda oruç tutulmazdı bizim evde. Sadece ben ilkokulda, ortaokuldayken, sınıftaki bazı arkadaşlarımdan özenip oruç tuttuğumu anımsıyorum.

Ama babam, benim din dersine katılmama izin vermişti. O zamanlar din dersleri bugünkü gibi zorunlu değildi. Ailen istemezse katılmazdın.
Lisedeyken yakın bir arkadaşımın evine yaz tatiline gitmiştim. Babası çok dindardı.
Bana da namaz kılmayı öğretmişti. Duaları ezberledim. Abdest almayı öğrendim. Cuma namazına da gitmeye başladık. Ama tatil dönüşü babam benim yeni yolumu kesti. Anlaşılan dindar yetişmemi istememişti.
Ben de bunu dert edinmedim.

Evet, benim dünyamla dindar ve muhafazakâr dünya arasındaki farklar azımsanacak gibi değildi. Başka dünyalardı. Ama dün olduğu gibi bugün de, bu farklar benim o dünyaya bakışımı, dindar ve muhafazakâr değerlere dönük tutumumu ille de olumsuz kılmadı.
Saygılı bir dil benimsedim.
Hoşgörüyle baktım.
Ama aynı saygı ve hoşgörüyü kendi değerlerim için de istedim.

Sayın Başbakan;

Dindar bir insan olmadım.
Ama tinerci de olmadım!
İnsan elbette hem dindar, hem çağdaş, hem demokrat olabilir.
Ama dindar olmadan da, muhafazakâr olmadan da, çağdaş ve demokrat olunur.
Devletin buradaki görevi dindar nesiller yetiştirmek değildir. Demokrasilerde devletin görevi, yurttaşların 'dinin ipi'ne sarılmalarını sağlamak değildir.
Devlet eğer herkesi dinin, dindarlığın, muhafazakârlığın ipine sarılmaya çağırır ve hele bunu bir Diyanet düzeni ile mecburi kılmaya kalkışırsa, işte o zaman demokrasi ve laiklik darbe yer.
'İrtica kapısı' işte o zaman aralanır.


ÇOK OKUNANLAR