MEDYA KÖŞESİ

Hangi yazar yazısına Kürtçe başlık attı?

Türkiye Değişim Hareketi’nin Muş ve Bingöl mitinglerinden edindiği gözlemleri okurlarıyla paylaşan Taraf yazarından ilginç başlık...

Hangi yazar yazısına Kürtçe başlık attı?

GAZETECİLER.COM

Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı bugünkü yazısının başlığını Kürtçe attı. Türkiye Değişim Hareketi’nin Muş ve Bingöl mitinglerinden edindiği gözlemleri okurlarıyla paylaşan Taraf yazarı bölgede gördüğü bir kürtçe flamaya dikkat çekmiş: Biji Wezir Sarıgül (Yaşasın Başkan Sarıgül)

Biji Wezir Sarıgül

Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye Değişim Hareketi’nin Muş ve Bingöl mitinglerine katıldım. Henüz partileşmemiş bu siyasal hareketin toplumda karşılığı nedir bizzat gözlemlemek istedim. Özellikle de Kürt yurttaşların ağırlıkta olduğu bu iki şehrin mitingine gitmeyi tercih ettim. Başlığa aldığım Kürtçe slogan da (Yaşasın Başkan Sarıgül) meydana asılı flamalardan biriydi...

Şunu en baştan söyleyeyim. Bir siyasi lider olarak Mustafa Sarıgül’ün mayası toplumda tutmuş. Muş ve Bingöl Sarıgül’e olumlu bakıyor. Sarıgül’e oy vermeyecek olanların da Sarıgül’e sempatisi var. CHP kökenli bir liderin Kürtleri kazanmaya yönelik bir söylemi olması, miting konuşmalarında Kürt yurttaşların hakkını savunması bölge halkının hoşuna gidiyor. AK Parti ve BDP çevreleri dahi olumlu...

TDH’nin otobüsünde Sarıgül’le uzun uzun konuştum. Sarıgül’ün ekibinden olan Bülent Tanla, Hasan Aydın ve Sabri Erbakan’la da epey sohbet ettik. Hep bir ağızdan “Özgürlükçü bir sosyal demokrat hareketiz” diyorlar. Kürt halkının temel haklar ve özgürlükler noktasındaki taleplerine duyarlılar. Sarıgül’ün konuşması sırasında ben de otobüsün tepesindeydim. Ciddi bir kitle Bingöl meydanındaydı. Bingöl halkı Sarıgül’e ilgiliydi. Kitleyi dikkatle inceledim, sonra da meydana indim. Kimilerinin dediği gibi doldurma/şişirme yani “fake” bir kitle değildi.

Zaten Sarıgül’ün konuşması da o meydanları dolduracak isabetli mesajların verildiği bir konuşmaydı. Kürt köy ve kasabalarına orijinal adlarının iade edilmesi gerektiğini söyledi Sarıgül. Kürtçenin okullarda istek halinde öğretilmesi gerektiğini, Kürt dilinin aynen Türkçe gibi özgür olması gerektiğini söyledi. Meselenin adını “Kürt sorunu” olarak koydu. Başörtülü yurttaşlara da sahip çıktı. Konuşmasında özellikle bu iki noktada çok alkışlandı. TDH ileri gelenleri de üniversitelerdeki başörtüsü yasağına karşı olduklarını açıkça ifade ediyorlar.

Bu temel politikaların yanında Sarıgül’ün halka yakın gelen bir tarzı var. Bu açıdan Sarıgül içinden çıktığı CHP geleneğinin liderlerine benzemiyor. Daha çok sağ liderleri andırıyor. Bütün Sarıgül konuşmaları, vurguları, tonlamaları duygusal olarak sağ duyarlılığa daha yakın... Fakat Sarıgül’ün ana teorik ekibi (Hikmet Çetin, Bülent Tanla, Hasan Aydın vs.) CHP kökeninden geliyor. Fakat TDH aynı şekilde Özal’a da sahip çıkan bir hareket hüviyetinde olduğu için çoğu il başkanı da ANAP kökenli. Bir taraftan İsmet İnönü’nün yeğeni Hayri İnönü, bir taraftan Necmettin Erbakan’ın kuzeni Sabri Erbakan, bir taraftan HADEP eski Genel Başkan Yardımcısı Fehmi Işıklar şu an bu hareket içinde siyaset yapıyor. Bir yönüyle 1983 ANAP’ına, bir yönüyle 2002 AK Parti’sine benziyor bu hareket... Farklı eğilimleri birleştiren bir mahiyeti var. TDH’nin farkı ilk kez böyle toparlayıcı bir harekete CHP kökeninden gelen bir figürün önderlik edecek oluşu. Bir yandan “Biz merkez partiyiz” dese de “sosyal demokrat/sol” olma iddiasını da terk etmeyen bir hareket TDH.

TDH’nin kurucular bünyesinde de şaşırtıcı bir çeşitlilik var. Bir yandan Şişli’nin, Kadıköy’ün üst ve üst-orta sınıflarından yurttaşlarımız (çoğu kadın) var. Bu insanlar Sarıgül’le beraber her şehri dolaşıyorlar. Çisil Sohodol, Mine İslam, Zeynep Dereli gibi siyasetle ilgisi olmayacağını düşündüğünüz genç “Beyaz Türk” kadınlar Ağrı’ya, Muğla’ya, Ardahan’a, Yozgat’a, Sinop’a, Bingöl’e.. nereye olursa TDH kervanıyla beraber gidiyorlar, o bölge halkıyla temasa geçiyorlar, kendilerinden çok farklı insanlarla sohbet ediyorlar, partilerini anlatıyorlar... Bir yandan da alt sınıflardan gelen, bir kısmı muhafazakâr yaşam tarzına sahip, eşi başörtülü, bir kısmı Kürt ve Alevi kimliğine sahip il ve ilçe başkanları var. Partinin kurucuları arasında iki Ermeni, bir de Yahudi yurttaşımız olduğunu ısrarla söylüyor Sarıgül.

Öte yandan CHP kanadı tarafından TDH ve Sarıgül oyları bölmekle suçlanıyor sık sık. Muş ve Bingöl’de CHP’nin oyu zaten yok! Dolayısıyla TDH’nin oyları bölmesi imkânsız. CHP hâlâ halkı polarize ederek, kutuplaştırarak yüzde 20 tabanını sağlama almaya çalışıyor. TDH’nin CHP takıntısı olmaması, Sarıgül’ün Baykal’a bir kez olsun laf atmaması da olumlu bence. Erkan Mumcu’da çok yoğun bir “Tayyip Erdoğan kompleksi” vardı, bu kompleks onu bitirdi. Sarıgül ayrıştırma değil birleştirme amaçlı ilerliyor... Bence bu olumlu bir şey.

Sarıgül hareketini gözlemleyelim derken bir başka birleştirici girişim olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın o günkü ödül törenini kaçırdım. Son derece kozmopolit bir jüri tarafından “Birlikte Yaşama Ödülleri” dağıtıldı. O gecede de olmak isterdim. Taraf’ın ismi zikredildiğinde salonda çok büyük alkış kopmuş. Yıldıray da ödülü alırken kısa ama öz konuşmuş... Tüm farklı kimliklerin, kültürlerin, inançların ve yaşam tarzlarının birarada yaşaması hiç de zor değil. Yeter ki tüm mağdurlar İttihatçı zihniyet karşısında bir bütün olabilsin...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar