MEDYA KÖŞESİ

Hakan Albayrak'tan 'her evin duvarına asılacak' makale

At izi it izine karışmış durumda... Atın önüne et, itin önüne ot konuluyor...

Hakan Albayrak'tan 'her evin duvarına asılacak' makale
ADNAN BERK OKAN

Hakan Albayrak'ın bugünkü Yeni Şafak'ta, "Hürriyet, ekmek, haysiyet" başlığı altında yayımlanan makalesini okuduktan sonra, ne yazacağımdan daha çok yukarıda okuduğunuz başlığı atıp atmamayı düşündüm...
Neden mi?..
Çünkü öyle bir hale geldi ki karşıt görüş sahibi olmak...
Tam bir gaflet!..
Hürriyet, Ekmek, Haysiyet

Tunus, Yemen, Mısır'daki ayaklanmaları sadece yoksulluğa isyanla izah etmek yanlış. Sadece demokrasi talebiyle izah etmek de yanlış. İkisi de var. Ve bir şey daha: Kendi kendilerini ululayıp duran, düpedüz ilahlık taslayan, halkın kendilerine kulluk etmesini isteyen ve kula kullukta zafiyet gösterenleri itip kakan kibirli idarecilerin fiyakalarına tükürerek insanlık haysiyet ve şerefini kurtarma azmi... Devrim gündeminin hülasası Mısır sokaklarından yükselen şu sloganda: "Hürriyet, Ekmek, Haysiyet".

Facebook ve Twitter olmasaydı Mısır'da böyle bir ayaklanma olamazdı diyorlar ya, o da yanlış. Mısır halkına saygısızlık. 1977'deki büyük ayaklanmada internet filan yoktu. "Kifaya!" (Yeter!) hareketi 2004-2005 yıllarında Hüsnü Mübarek yönetimini beşik gibi sallarken Facebook daha Mısır'a ulaşmamıştı, Twitter daha doğmamıştı. Geçen sene Kahire'nin göbeğinde yönetime meydan okuyan grevci işçiler de internet cafe'lerden çıkıp gelmemiştiler. Kahire Tahrir Meydanı'ndaki bir arkadaşım telefonda dedi ki: "Mısırlılar sanki kuzu kuzu rejimin dümen suyunda gidiyorlardı da Facebook ve Twitter onları titretip kendine döndürdü havasının yayılmasından çok rahatsızız. Biz ilk defa ayaklanmıyoruz kardeşim. Rejime muhalefeti yeni öğrenmiyoruz. Bu ülkede köklü muhalefet gelenekleri var. İhvan-ı Müslimin var, sosyalistler var, komünistler var, bunların asırlık mücadeleleri ve ödedikleri ağır bedeller var..."

Hakan Albayrak'ın makalesinin tamamını


Taraflardan biri diğerini ne derse desin eleştiriyor...
"Demokrasi" isterse de eleştiriyor, "hukukun üstünlüğü" derse de eleştiriyor...
Öyle ki, artık karşısındakinin ne söylediğini dinleyen bile yok...
Manşetler atılıyor, köşe yazarları o manşete göre karşı tarafa çakmaya başlıyor...
Kimi "edepsiz" diyor karşı taraftaki meslektaşına, kimi "terbiyesiz!" diye çıkışıyor...
Kimi "Darabeci Faşist!" diye haykırıyor kendisi gibi düşünmeyen karşıtına, diğeri de "vatanı sattın!" suçlaması yapıyor...
At izi it izine karışmış durumda...
Atın önüne et, itin önüne ot konuluyor...
Yerse!...

Tabii ki bütün yazarlarımız böyle değil...
Böyle olmayanları da ya "alkışlıyoruz" ya da "kazanan" ilân ediyoruz...
Medyamızda atın önüne ot, itin önüne et koyup doğruyu yapan azınlık yazarlardan biri Yeni Şafak'ta Hakan Albayrak...
Yukarıda sözünü ettiğim makalesi, tam da Müslüman Demokrat bir yazara yaraşır türden...
Mısır ve Tunus'ta olan bitenle ilgili öylesine "akılcı" ve öylesine "uyarıcı" ki...
Tam derslik...
Çünkü...
1917 Rus Devrimi'nde halk sadece "Ekmek, Hürriyet!" diye bağırıyordu...
Hakan Albayrak ise makalesine bu ikisinin yanına bir de "haysiyet"i katıyor...
Dikkat!...
"Haysiyet" diyorum...
Neredeyse unutulmaya yüz tutmuş bir insani duygu...
İnsanı hayvandan ayıran o muhteşem değer...

Hey bayanlar/baylar!..
Hakan Albayrak'ın makalesini Yeni Şafak'tan kesin, evlerinizin, iş yerlerinizin duvarlarına asın...
Ve birbirinizi aşağılamaktan, birbirinize; "edepsiz! terbiyesiz! Darabeci! Faşist!" hakaret etmekten vazgeçin...
Polise karşı askercilik, askere karşı polisçilik oynamayı bırakın...
Üç-beş kendini bilmez general yüzünden TSK'ya hakaret etmekten vazgeçin...
Üç-beş kendini bilmez sadist polis yüzünden bütün bir emniyeti "katil!" diye suçlamaktan kaçının (Şimdi anlıyor musun beni Eser Karakaş, anlıyor musun?)...
Ve herşeyin sadece "ekmek ve hürriyet"ten ibaret olmadığını görün artık!..
Eşi ve çocuklarının "bir şeyler isteyen gözleriyle karşılaşmamak için" evden sabahın köründe çıkıp iş aramaya giden milyonlarca babanın haysiyetinin de olduğunu düşünün...
Demokraside her şeyin günlük gülistanlık olmasının bile yetmediğini, yetmeyeceğini; haysiyetinin ayaklar altına alındığına inanan kitlelerin de en az ekmek ve hürriyet isteyenler kadar "tehlikeli" olabileceklerini görün...
Mısır
ve Tunus'ta yaşananları ister destekleyin, isterseniz "keşke sandığı bekleseydiler" diye ayıplayın...
Ama...
Önce eğer sizin için değerliyse haysiyetiniz, "benim kişisel değerlerimi ayaklar altına alıp çiğneseydiler ben ne yapardım?" diye düşünün...
Yani biraz "empati" lütfen...

adnanberkokan@gmail.com
ÇOK OKUNANLAR