Hak eden, sonunda mutlaka kazanıyor...
Ben bu “halk”ın er ya da geç gerçek bir “kamuoyu” niteliği kazanabileceğine güveniyorum...
Medyadaki arkadaşlardan farklı düşünmem, olaylara farklı bakmam ve görmem kabul edilemiyor mu ne?..
“Nereden çıktı bu adam da şimdi?” görüşü hemen tüm köşe yazarlarına hakim oldu...
Evet bu sektör ve “camia” için fazlasıyla yabancıyım...
Ve...
Bunun için de üzgünüm...
Ama asla pişman değilim!
Bilakis; iyi ki kendi tarzımda ve hatta “akıl verir” gibi yazıyorum...
Bu gün; "Dün yazdıklarımda" ne kadar haklı olduğum görülüyor...
"Yarın" bugün yazdıklarımda nasıl da haklı olduğum daha net anlaşılacak...
***
“İyi ama sen neredesin onlar nerede?” diye soracaksınız...
Haklısınız...
Ama o haklılığınız benim sürekli “burada” kalacağımın göstergesi değildir ve olamamalıdır da...
Türkiye gibi demokrasi anlayışı gelişmemiş ülkelerde “halk” denilen kararsız yığın ile “kamuoyu” denilen zihinsel güç birbirinden farklı hareket eder...
Ve...
Er ya da geç, kamuoyunun dediği olur...
Tıpkı küçük bir taş parçasının, bir havuzun ortasına atıldıktan sonra yarattığı dalgaların sonunda havuzun en kenarına kadar gelip vuruşu gibi...
Ben bu “halk”ın er ya da geç gerçek bir “kamuoyu” niteliği kazanabileceğine güveniyorum...
O kamuoyunun oluşması için de herşeyi yapmaya hazırım...
Çünkü...
Benim gibi yazarları “ne verirsen alan” yığınlar değil, ancak gerçek bir “kamuoyu” koruyabiliyor...
Gerçek ve bütünleşik bir kamuoyu oluşturulması adına verilecek her emeğin kutsiyetine ve medyanın uzun vadeli müşterek menfaatlerine hizmet ettiğine inanıyorum...
Ve bunca yıllık zihinsel emeğimle, bu inancı en yüksek platformlarda ifade etmeyi hak ettiğimi de biliyorum...
Hak eden, sonunda mutlaka kazanıyor...
Zirâ dün ve bugün beni engelleyenler de “haklılığın” dünyadaki hiçbir duyguya değişilmeyeceğini çok iyi biliyor...
[email protected]