Hadi Özışık ve İsmail Saymaz arasında "Ben konuşurum, Cumhurbaşkanı konuşamaz" tartışması
Habertürk TV canlı yayınında yargılamanın sürdüğü davalara yorum getirilmesi konusunda İsmail Saymaz'ın "Ben konuşurum, Cumhurbaşkanı konuşamaz" ifadesi üzerine Hadi Özışık ve İsmail Saymaz arasında tartışma yaşandı.
Habertürk TV'de Veyis Ateş moderatörlüğünde ekrana gelen Türkiye'nin Nabzı programında konuklar İnternethaber.com Medya Grup Başkanı Hadi Özışık ve Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz arasında "yargılaması süren davalar konusunda açıklama yapılması" konusunda tartışma yaşandı.
İSMAİL SAYMAZ'IN İRFAN FİDAN'A İLİŞKİN AÇIKLAMASI
İsmail Saymaz, AYM’ye atanan İrfan Fidan'ı işaret ederek, "Bizim ülkemizde İstanbul Başsavcısı önce Yargıtay'a atandı sonra onun AYM'ye gidilmesi için yolu temizlendi. Sırf o oy alabilsin diye ondan dah agüçlü adaylar geri çekilmek veya istifa etmek zorunda bırakıldılar. Daha sonra yargıdaki çeşili güç merkezleri buna oy vereceksiniz dedi ve verdiler. Bugün Yargıtay'da bir gün bir dosya kapağı bile aralamadan, bir dava dosyasının önüne sonuna bakarak karar vermemiş bir Başsavcı, Anayasa Mahkemesi üyesi oluyor. Bu yolla, atanmış ve oluşturulmuş bir yapının AİHM'den daha üstün olduğunu mu iddia ediyorsunuz? Peki bu Başsavcının, bugün AİHM'in Türkiye'yi mahkum ettiği Osman Kavala iddianamesini yazan iki savcıdan biri olduğunu biliyor musunuz? Peki AYM'de hangi kararı vermeyi düşünüyorsunuz ve siz dönüp böyle oluşturulmuş AYM'nin verdiği kararla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ders vereceğini mi düşünüyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
Her mahkeme ve hakimler için kullanmadığını söyleyen Saymaz, "siyasi davalarda yargı erkinin iktidarın hukuk bürosuna döndüğünü" söyledi. Türkiye'deki yargı sorunun yapısal bir sorun olduğunu söyleyerek, siyasi tartışmaların hesaplaşma yeri olarak kullanıldığını kaydeden Saymaz; başörtüsü yasakları ve parti kapatma davaları gibi uygulamaların kabul edilemez nitelikte olmasıyla birlikte 90'ların ve 2000'lerin bir döneminde üretilen hukukun düşünce ve ifade özgürlüğü, başka dillerde propaganda, siyasi çalışma, anadilde yayın gibi noktalarda kendisini evrensel hukuka yaklaştıran bir hukuk olduğunu söyledi.
İSMAİL SAYMAZ'DAN "SAVCININ KANAATİ" ELEŞTİRİSİ
Araştırmacı yazar Mustafa Şen, "İsmail Saymaz'a bu dediğiniz olumlu şeylerin hepsi bugün var" demesi üzerine İsmail Saymaz, "nitelik farkını izah edeceğim" diyerek şunları kaydetti:
"12 Eylül kara bir dönemdir. Çünkü delil etme yöntemi olarak işkenceye başvurulmuştur... Bu dönem 90'ların sonuna kadar devam etti... Sonra bu uygulama azar azar ortadan kaldırıldı. Ardından Fetullahçı zorbalık dönemi geldi. O dönemde de suçla suçluyu yalancı gizli tanıklar ve uydurulmuş dijital delillerle birleştirdiler. O dönem de tarihe karıştı. Ama şimdi onu aratan başka bir dönem geldi. Şimdi ne? Kanaat. Savcı öyle hissediyor, savcının gönlünden o geçiyor. O terörist, o ajan, bu casus diyor...
Büyükada davasını açın Cumhurbaşkanı çok ağır, çok üstten cümleler kurdu. Akıbete bakın. Osman Kavala, 79 ilde 5 milyon kişinin katıldığı Gezi Parkı davasının tek azmettiricisi olarak yargılandı. Beraat etti, çıkacağı gün onu başka bir davadna tutukladılar. Şimdi de alakası olmayan, 15 Temmuz diye bir davadan yargılanıyor. Bir tane delil göstermişler Pensilvan yazılı bir çam."
HADİ ÖZIŞIK: İDDİANAMEYİ OKU
Hadi Özışık, "İddianameyi senin kadar biz de okuduk. Yapma" diyerek müdahale etti.
Saymaz, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı bugün AİHM'i Türkiye'de yargı süreci tamamlanmamış bir konu hakkında karar verekle itham ediyor. Cumhurbaşkanı ne yaptı bugün peki? Daha tamamlanmamış bir yargı süreciyle ilgili fikir belirtmedi mi? Henüz ortada bir karar yok. Demirtaş'ı nefret edersiniz beğenmezsiniz bu başka bir şey. Ama bir sanık! Hakkında o noktada kesin hüküm yok. Ama Cumhurbaşkanı hükmünü verdi. Onun terörist, Diyarbakır'ın azmettiricisi, Kobani'nin azmettiricisi olduğunu düşünüyor. Bir şey söyleyeyim mi. AİHM'de verdiği kararda Cumhurbaşkanı'nın Demirtaş ile ilgili eski demeçleri dayanak gösterildi. O zaman da ona dair benzeri cümleleri dyaanak yaptılar, AİHM kararı oldu, sonra Cumhurbaşkanı yine Diyarbakır'ı azmettirdi, orda kan aktı, burada bu oldu, dedi. Şimdi bunlar da yargı sürecine müdahil olmak değil mi? Cumhurbaşkanı bunu söyledikten sonra Türkiye'de hangi hakim aksi yönde karar verebilir?"
HADİ ÖZIŞIK: KENDİSİYLE ÇELİŞİYOR, CUMHURBAŞKANI KONUŞAMAZ DİYOR, YASAL OLARAK O DA KONUŞAMAZ AMA KENDİSİ KONUŞUYOR
Hadi Özışık, İsmail Saymaz'a bir eleştiri getirerek, şunları kaydetti:
"Arkadaşımız kendisiyle çelişiyor. Sonuçlanmayan bir dava üzerine Cumhurbaşkanı'nın konuştuğunu söylüyor, sonuçlanmayan bir Kavala davası üzerine kendisi konuşuyor. Bugüne kadar siyasiler, gazeteciler, halen sonuçlanmayan dava hakkında kendi görüşlerini beyan ettiler ve bu insanların suçsuz olduklarını söylediler. Osman Kavala şu anda yargılanıyor. Hakkında bir iddianame hazırlanmış, o iddianame sadece Pensilvanya bilmem nesinden kaynaklı değil. Tapeler vs... Ben suçludur demiyorum ama henüz sonuçlanmayan bir davayla ilgili sen de dönüp diyorsun ki 'Osman Kavala ile ilgili sadece bu var, böyledir.'
Selahattin Demirtaş'la ilgili HDP'nin Genel Başkanı ben değildim, Kobani çağrıları yapıp, 52 kişinin ölümüne sebep olan. Yasin Börü orada kurban dağıtırken katledilmesine sebep olan ben değildim. O çağrıyı ben yapmadım. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı'nın orada yapmış olduğu açıklama AİHM'in aldığı karara tepki gösteriyor. Demin çok güzel ifade ettin. Bu sonuçlanmamış bir dava. Ama Demirtaş'ın avukatı ve eşi dünden beri 'AİHM Selahattin Demirtaş'ı suçsuz buldu, bir an önce burada da tahliye edilmesi gerekiyor' diyor. Oysa burada Türkiye'deki yargılama devam ediyor.
HADİ ÖZIŞIK: BİRİLERİ İÇİN ŞU YANLIŞ, BU DOĞRU DEĞERLENDİRMELERİ YAPMAK BANA DOĞRU GELMİYOR
Bakın, seni tenzih ediyorum, bu bir alışkanlık haline geldi. Bizden olmayan birisini neden oraya atıyorsun, o oraya niye geliyor. İrfan Fidan ile ilgili söylüyorum. Bakın bir Merkez Bankası Başkanıyla ilgili bir tartışma yaşadı Türkiye. Süreyya Serdengeçti'ydi. Dediler ki, eğer Serdengeçti tekrar MB Başkan olmazsa Türkiye bakar. Sonra Durmuş Yılmaz geldi. Kapıda adamın ayakkabısıyla dalga geçtik. Niye? Dışarıda ayakkabısını çıkardı diye. Ali Babacan'a vakti zamanında 'Bebecan' diyen bir Türkiye! Durmuş Yılmaz sonrasında İYİ Parti'ye katıldı diye "değerli bir insan" haline geldi. Ali Babacan, Tayyip Erdoğan'a muhalefet yapıyor ve partisini kurdu diye 'Babacan' oldu.
Bizim sürekli birilerini 'bu yanlıştır, bu doğrudur' diye üzerinde yorum yapmamız bana doğru gelmiyor. Bu bir tercih meselesidir. Ekrem İmamoğlu, kendi partisinden olmayan birini getirdi genel sekreter yaptı. Daha önce Aykut Erdoğdu'nun hırsız dediği biri. Biz şimdi İmamoğlu'na kızalım mı? Adam agüvenmiş, getirmiş, beraber de hala çalışıyorlar. Eğer biz yargıyla ilgili yorum yapacaksak. Bir kişi üzerinden. Bunu buraya getirdiler, Yargıtay'da daha bir dosya açmadı vs. Nereden biliyorsun açmadığını?
Eğer bu ülkenin ana muhalefet partisi kendi lehine verilen kararları alkışlayıp, aynı hakimlere çete diyorsa burada bir arıza var. AYM üyelerine, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine çete dediler. Verilen ve verilmeyen kararlarla ilgili Kemal Kılıçdaroğlu sürekli "Saray'ın emrindeki hakimler-savcılar" demedi mi? Madem karar verilemden dava üzerinde yorum yapamayacaksak. Kılıçdaroğlu, Adana'da Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Şahin Alpay'ın isimlerini anıp, alkışlatmadı mı? Yorum yapılacaksa böyle yapıldı. Ama bugün Cumhurbaşkanı tepkisini ortaya koydu. Şunun altını da çizdi, AİHM ihlal kararı vermiştir, fakat dava Türkiye'de devam ediyor. Bu süreçte bağımsız mahkemelerimiz karar verecektir, ifadesi de var."
İSMAİL SAYMAZ: BENİ VE CUMHURBAŞKANI'NI AYIRAN BİR NOKTA VAR
İsmail Saymaz, Özışık'ın eleştirilerine şu şekilde cevap verdi:
"Cumhurbaşkanıyla beni ayıran bir husus var. Ben eleştirebilirim, sen eleştirebilirsin. Ama benim yargıya etki etme gücüm yok. Ben zaten bu sabah mahkemeden geldim. Benim yargıyla ilişkim hep yargılanma düzeyinde. Benim hakim atamam, hakimi görevden almam, Yargıtay'a hakim tayin etmem, AYM'ye üye atama yetkim yok. Cumhurbaşkanı'nın var. Cumhurbaşkanı'nın bir dosyanın sanığı hakkında olumlu-olumsuz görüş belirtmesi hakime doğrudan etki eder."
🖇 Kobani çağrılarını yapan Demirtaş’ın 52 kişinin ölümüne neden olduğu
— Hadi OZISIK🇹🇷 (@HadiOzisik) December 24, 2020
🖇 Terör örgütü PKK’nın açıkça propagandasını yaptığı bilinirken bu kişiye terörist denilmesi neden hala zorlarına gidiyor? @HaberturkTV #TürkiyeninNabzı pic.twitter.com/FKl2sPCygR
ÖZIŞIK: CUMHURBAŞKANI'NIN ÜLKESİNDE 52 VATANDAŞ ÖLDÜ
Hadi Özışık, araya girerek "Cumhurbaşkanı'nın ülkesinde 52 vatandaş öldü, bir çağrıdan dolayı. Ona tepki göstermesin de neye göstersin? Cumhurbaşkanı terörist diyor, sen hayır diyorsun" ifadelerini kullandı. Saymaz, "Cumhurbaşkanı birçok kişiye terörist dedi" şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine Hadi Özışık, "Ne alakası var?" diyerek tepki gösterdi ve "Cumhurbaşknı kendi ülkesinde büyük bir katliama sebep olan biriyle ilgili terörist dediğinde niye zorunuza gidiyor?" ifadelerini kullandı.
İsmail Saymaz, bunun üzerine "Cumhurbaşkanı'nın bir sanığa ilişkin görüş belirtmesi yaptırım anlamına gelir. Hiyerarşik ilişkisi var. Benim yok, Cumhurbaşkanı'nın görüşü kanaat oluşturur" sözlerini kaydetti.
Özışık, "Sonuçlanmayan bir dava hakkında konuşulmaz dedin, ben de sana eleştiri getirdim. Sana cevap verdim. Devam edilen bir dava ile ilgili konuşulmaz diyorsun, sen de konuşuyorsun. Yasal olarak konuşamazsın" diyerek araya girdi.
Saymaz'ın "Ben konuşabilirim, Cumhurbaşkanı konuşamaz" ifadesi üzerine Bir süre sonra Özışık, TCK 288'i okuyarak yanıt verdi: "Görülmekte olan olan bir davada ya da yapılmakta olan bir soruşturmada hiç kimse açıklama, yorum yapamaz."