ALKIŞ

Habertürk yazarı Sevilay Yılman'a alkış

Mevzu Ekrem İmamoğlu davası olunca, iktidara yakın kalemler her şeyin biran önce sonuçlanması için uğraşıyor. İktidar karşıtı kalemler ise her zaman olduğu gibi aynı nakaratı tekrarlıyor. Habertürk yazarı Sevilay Yılman bu davanın kime kâr kime zarar analizini yaparak alkışı hakkediyor.

Habertürk yazarı Sevilay Yılman'a alkış

İşte Sevilay Yılman'ın o yazısı:

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın duruşması yapıldı.

Ben şahsen beraat bekliyordum.

Çünkü zaten söz konusu dava hukuki olarak gerçekten de gereksiz bir dava…

Buna mukabil bu davanın iktidar cephesinden de büyük tepki gördüğü biliniyor.

Hele kulislerde davanın amacının “İmamoğlu’na siyasi yasak getirmek” olduğu yönünde söylentiler dolaşıma girince bu tepkiler 2 katına çıktı.

Görüştüğüm AK Partili kaynaklarımın tamamı bu davanın son derece yanlış ve lüzumsuz olduğu yönünde görüş bildirdi.

Çok samimi söylüyorum…

Aralarından biri bile; “Haklı bir dava! İmamoğlu için gereken ceza ne ise verilsin” demedi.

Hatta bazıları aşırı öfkeli.

Öyle ki dayanamayıp sosyal medyadan sert ifadelerle davayla ilgili tepkilerini gösterdiler.

Çünkü bu davayla Ekrem İmamoğlu’na mağduriyet yaşatılarak tıpkı geçmişte Tayyip Erdoğan’ın İBB Başkanı iken yaşadığının benzeri bir hikaye yazılmaya çalışıldığını falan düşünüyorlar.

O halde neden bu ısrar?

Ne yaptı Ekrem İmamoğlu da bu davanın açılması ve devamı yönünde bir irade gösteriliyor?

Kısaca özetleyeyim meseleyi;


2019’da Fransa'nın Strasburg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde bir konuşma yapan İmamoğlu 1 yıl önce yaşanan seçimle ilgili görüşlerini aktarırken; seçim sürecinde kamu kaynaklarının iktidar lehine sınırsız bir şekilde kullanıldığını ve iktidar tarafından toplumu bölen ve kutuplaştıran bir dil kullanıldığını, Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerinin seçim yasaklarını dikkate almayan eylem ve uygulamalarda bulunduğunu falan söylüyor.

Bu konuşmadan kısa bir süre sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İmamoğlu için; "Avrupa Parlamentosu'na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş bu kadar bedava değil!" diyor.

Aynı gün… Bir toplantı çıkışında Soylu’nun kendisi ile ilgili bu sözlerinin hatırlatılması üzerine de İmamoğlu cevaben; "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa' da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın!" diyor.

Yani iki siyasetçi arasında bir “ahmak” polemiği yaşanıyor.

Ancak ne alaka ise devreye Yüksek Seçim Kurulu giriyor ve İmamoğlu’nun yaptığı açıklamada kurulu hedef aldığını ve “Ahmak” diyerek 10 üyeye birden hakaret ettiğini iddia edip İBB Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

Bunun üzerine de Anadolu Cumhuriyet Savcılığı dava açıyor.

İşte o davanın üçüncü duruşması dün görüldü.

Öğrendiğimize göre bayağı bir komiklikler olmuş mahkeme salonunda…

Şöyle; Tanık olarak dinlenen FOX TV muhabiri Gülşah İnce; “Görüntüler ayan beyan ortada. Ekrem İmamoğlu’na İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi hakkında sarf ettiği sözlerini alıntılayarak kendisine sorduk. O da ona cevaben konuştu” deyince avukatlar bu sözlerin kayda geçirilmesini istemiş.

Bunun üzerine hakim de; “Herhangi bir çözümleme yapmaya gerek yok. Bu sözü kime söylediği belli. Süleyman Soylu’ya söylemiştir. Ben de o şekilde düşünüyorum” diyor. Avukatlar bu defa da; "Bu sözlerinizi de kayda geçirin" deyince hakim sözlerini önce kayda geçiriyor sonra da müstehzi bir ifadeyle; “Bu sözleri Süleyman Soylu’ya dememiştir diyen birini tanımam bu dünyada. Belli zaten!” deyince salonda gülüşmeler oluyor.


Yani mahkemenin hakimi zaten İmamoğlu’nun sözleriyle kastettiğinin davayı açan Yüksek Seçim Kurulu olmadığını düşünüyor ve bunu da apaçık ifade ediyor ama buna rağmen savcı, İmamoğlu hakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası ve Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca da “siyasi yasak” talep etmeye devam ediyor.

Duruşma, 14 Aralık 2022 tarihine ertelendi.

O gün bir sonuç çıkar mı bilmiyorum ama muhatap konusunda hakimin bile kafasının almadığı bu davanın siyasi bir amaç güttüğü besbelli…

Ama ne için bu siyasi amaç gerçekten çözemedim…

Bir kısmın dediği gibi iktidarın en çok çekince duyduğu isim olduğundan mı?

Yoksa AK Partililerin dediği gibi ileride kullanılmak üzere bir kahramanlık hikayesini arşivlere geçirmek için mi?

Bilemedim…

Yorumlar