MEDYA KÖŞESİ

Haberin kokusunu aldı, Taha Akyol'u takip etti!

Sabah yazarı Sevilay Yükselir iz peşinde... Aldı haberin kokusunu Yükselir düştü Milliyet yazarı Taha Akyol'un peşine..

Haberin kokusunu aldı, Taha Akyol'u takip etti!

2 gün önce... Çarşamba günü... Sabahın dokuzu... Atatürk Havalimanı VIP salonunda Ankara'ya uçmak üzere beklerken Sevilay Yükselir, Milliyet gazetesi yazarı Taha Akyol'u gördü. Selamlaştılar, iki hoş beşten sonra ayrıldılar...

Ancak az sonra Taha Akyol'un, kendisinden epeyce genç iki kişiye TV programlarından bildiğimiz üslupla taktik verdiğini duydu: "Bu fırsatı iyi değerlendirmek lazım!" deyince Akyol... Kokuyu aldı Sevilay Yükselir... Gazetecilik merakı tabii. Biraz kulak kabarttı konuşmalara... 

 "Haklısınız Taha Bey. Olayları doğru anlatmak lazım" diyor bir ses. Kısa bir süre önce Gelirler İdaresi Genel Müdürü Mehmet Akif Ulusoy'la telefonda yaptığı pazarlık kayıtları internete düşüp, ortalığa saçılan Doğan Yayın Holding CEO'su Soner Gedik . İkilinin arasına Aydın Doğan'ın oğlu gibi sevdiği damadı Mehmet Ali Yalçındağ giriyor: "Aman hata yapmayalım!"

Konuşmalar böyle süregelirken Sevilay Yükselir yakayı ele verdi. E Taha Akyol da gazeteci farketti hemen Sevilay Yükselir'in merakını ve oradan uzaklaştı. Yükselir ise işin peşini bırakmaya niyetli değildi. Soyunmuştu bir kere dedektifliğe... Takip etti Akyol'u... Peki heyecan dolu takipte yolun ucu nereye çıktı dersiniz?

Gelin hikayenin gerisini Yükselir'in kaleminden okuyalım;

(...) Kaldı ki içimdeki o meşum ses, "Sevilay sakın bırakma bu üçlünün peşini. Seni güzel bir final bekliyor!" diyor durmadan. O sese kulak vererek bir an olsun gözümü ayırmadan amansız takibe devam ediyorum. Uçağın tekerlekleri Esenboğa pistlerine değdiği anda zıplıyorum ayağa. Çünkü ekip business class yolcusu, biz her zamanki gibi ekonomide seyir halindeyiz.
Onlar önde ben arkada çıkış yapıyoruz dışarı, hemen telefonumu açıp, Ankara büronun yolladığı aracın sürücüsüne ulaşmaya çalışıyorum.
Heyecan dorukta. Patron olmanın ayrıcalığı işte. Ekip çıkar çıkmaz atlıyor simsiyah konforlu Mercedes'ine.

Görmelisiniz. Nasıl bir hayıflanmak, nasıl bir dövünmek halleri bende.
Tam "Bitti Sevilay. Kaçırdın belki de büyük bir işi" dediğim anda ulaştırma dehası Yüksel yetişiyor imdadıma. Soluk soluğa bir çırpıda anlatıveriyorum derdimi. Yok böyle bir yetenek, yok böyle bir sürüş tekniği! Yüksel basıyor gaza. Ama nasıl bir dikkat!

"Gittiler ya! Kaçırdık Yüksel" diyorum ama bizim aslan parçası Yüksel umudunu yitirmiyor. Yine basıyor gaza...

İSTİKAMET SPK

Çok değil, 10. kilometrenin sonunda Mercedes'i yakalıyoruz. Amansız takip başlıyor! Burun buruna. Belli ki aceleleri var. Saatin 11 olmasına da 7 dakika...
"Bunlar Ankara'daki bürolarına gidiyor olmasınlar Sevilay Hanım. Çünkü o yöne doğru yöneldiler" sözleriyle beni yaşama olasılığım yüksek hayal kırıklığına hazırlamaya çalışıyor Yüksel.

"Kendi bürosuna giden adam ne diye böyle acele etsin? Bir yere yetişmeye çalışıyorlar. Ama mühim bir yere" diyerek ayağını gazdan çekmemesi için telkinlerime devam ediyorum "kaptan pilotuma."
Az sonra müjdeli haberi veriyor: "Yok. Bürolarını geçtik. Galiba RTÜK'e gidecekler!"

Biraz sonra ise Mercedes yavaşlıyor, başlıyor sağ sinyalini yakmaya...

Yüksel bombayı patlatıyor:
"Sermaye Piyasası Kurulu'na giriyorlar Sevilay Hanım!"

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar