RÖPORTAJ

Haber de sunarım gitar da çalarım

atv Haber'in anchorman'i Cem Öğretir'in bilmediğiniz yönleri...

Haber de sunarım gitar da çalarım


atv Haber'in anchorman'i Cem Öğretir'in bilmediğiniz yönleri...

 
Sonat Bahar/Sabah -Cumartesi
 
Haber de sunarım gitar da çalarım
 
atv Haber'in anchorman'i Cem Öğretir, genç yaşına rağmen karşısındaki tecrübeli rakipleri zorluyor. Ama o sadece muhabirlikten anchorlığa geçiş yapan biri değil, Öğretir'in geçmişte barlarda şarkı söylemişliği de var
Sağır kalma tehlikesi geçirdim, ömür boyu kulaklarım çınlayacak
 
atv Ana Haber Bülteni altı aydır Cem Öğretir'e emanet. Dört büyük kanalda, üç büyük isimle girdiği mücadeleyi, ekibinin ve bileğinin hakkıyla yürüten Cem Öğretir, belki rakipleri gibi eski toprak değil ama gençlere bu yolun açılması adına iyi bir örnek.

- Eskişehir ne zaman dar gelmeye başladı?
- Okul biter bitmez... Üniversitedeyken, TRT'ye gidip gelmeye başlamıştım. Hafta sonları TRT-3'te Genç Haber diye bir program hazırlanıyordu, orada hem muhabirlik hem spikerlik yapıyordum. Okul bitti, plastik bavulumu aldım, Haydarpaşa Garı'na indim. Kadirizm diye bir program vardı, oraya başvurdum, olmadı. Kanal D'ye uğradım, deneme çekimi yapıldı, beğenildi ama akşam 'Olmadı,' diye telefon açtılar. İlk hayal kırıklığımı yaşadım. Sonra Mehmet Ali Birand'la görüştüm ve 32. Gün'de stajyer muhabir olarak sekiz ay kadar çalıştım. Sonra yolum Ufuk Güldemir ile kesişti...

- Sanırım bu kesişme hayatınızın dönüm noktalarından biri oldu...
- Haber seslendirmeye başladım Show TV'de. Daha çok haber yapıyordum, her gün dışarı çıkıp haber yapıyor, sonra binaya dönüp seslendirme işini hallediyordum. Haber metninin hayata nasıl geçirileceğini orada öğrendim. Kısa süre sonra Deniz Arman, Star TV'ye geçmişti beni de çağırdı, gittim. Star TV'de her şeyi yapmaya başladım; prodüktörlük, muhabirlik, seslendirme... Çok önemli bir deneyimdi.

- Bu önemli bir nokta mı? Yani kaset taşımaktan, haber seslendirmeye kadar her aşamayı yaşamış olmak gerekli mi?
- Ben mesleğe başlarken, güzel sesin, diksiyonun, duruşun yeterli olduğunu sanıyordum. Öyle olmadığını işin içine girince anladım. Bir gün öğlen haberlerini sunan arkadaş hasta olunca, onun yerine ekrana çıktım ve o günden beri aralık vermeden ekrandayım. Muhabir olmadan anchor olmak çok kolay değil. Bir polis müdahalesi sırasında, biber gazı insanın genzini nasıl yakar biliyorum.

- Erdoğan Aktaş'la (atv Haber'in Genel Yayın Yönetmeni) yollarınız nasıl kesişti?
- CNN Türk'teydim. İki yıldır sabah programını yapıyordum. Erdoğan Aktaş, Habertürk'e geçti ve benimle bir şekilde iletişim kurdu. Görüştük, ilk görüşte birbirimizi çok sevdik, ben ilk andan itibaren çok güvendim kendisine. Kararımı verdim, Habertürk'te ne yapacağımı bilmeden başladım. Çünkü net bir şey söylemedi, 'Bakarız,' dedi. Ama ben ona çok güvenmiştim ve tüm ipleri teslim ettim. Sonra ana haber sundum, öğlen haberlerini sundum, sabahtan akşama kadar çalıştım.

- Aktaş'ın peşinden atv'ye de geldiniz. Yine gizemli bir durum söz konusu, burada ne olacağınız belli değildi...
- Evet kimse bana 'Seni anchorman yapacağım,' demedi. Erdoğan Aktaş sizin görmediklerinizi görüyor, sizde sizin fark etmediğiniz özelliklerinizi fark ediyor. O bana 'Buraya gel,' dediğinde bir saniye düşünmedim. Ne olacağımın bir önemi yoktu.

- Size, 'Cemciğim seni ekran önünde düşünmüyorum,' deseydi bu kadar olgun karşılar mıydınız?
- Diyebilirdi. Ama ben de kendime güveniyorum bazı noktalarda. Ama bu güven, 'Ben atv Ana Haber'i sunacağım,' özgüveni değildi. Bugün ekran önünde olmasam sokakta olurum. Bizim işimizin temeli bu.

- Peki size 'Biz artık anchorman aramıyoruz, ana haber sana emanet,' dediklerinde korktunuz mu?
- Korktum. Ama bu, 'Karşımda çok tecrübeli isimler var, onlar beni geride bırakır mı acaba?' endişesi değildi. Benim endişem, 'İçerde öyle iyi bir ekip var ki, onların canla başla yaptıkları bu güzel haberleri yeterince iyi sunabiliyor muyum?'du. Çünkü Erdoğan Aktaş, Uygar Eremektar, Mustafa Aşçıoğlu, Hasan Ali Atasoy gibi isimler ve tüm ekip öyle iyi bir sinerji oluşturdu ki... Onlar bana öyle güvendiler ki, acaba güvenleri boşa çıkar mı diye korktum.

- Neden kadın yok peki?
- Zannediyorum biraz toplumun da algısıyla ilgili. Toplumda 'Kadın güvenilmezdir,' gibi bir algı oluşmuş ama ben asla böyle düşünmüyorum, yanlış anlaşılmasın. Kadınların spikerliğinin ve anchorlığının önünde aşmaları gereken bir güzellik meselesi var.

- Nasıl yani çirkin mi çıksın kadınlar?
- Hayır tabii ki. Ben de ekranda güzel kadın görmek isterim ama bu güzellik algısı belli bir yaştan sonra düşüşe geçiyor. Ben 37 yaşımdayım, bir kadın spikerin kariyerinin sonu olarak düşünülüyor bu yaş. 40'tan sonra kadın spiker ekranda olmamalı diye düşünen çok insan var. Böyle bir algı oluştuğu için kadınlar anchor olarak görev yapamıyorlar diye düşünüyorum. Ama ben kadın bir anchor olmasını istiyorum.

- Ben buna katılamayacağım, insanların algısını kırmak gerekir.
- Elbette. Hafta sonu bültenlerini sunan çok başarılı kadın arkadaşlarımız var. Bu olabilir, ben olmasını istiyorum. Ekrandaki kadın güzel olmalı algısının kırılması gerekiyor.
 
Taksim'de sahne alıyorduk ama çok kötüydük
 
- Habercilik kadar müzik de hayatınızda önemli bir yere sahip. Nereden çıktı gitar aşkı?
- Gitara başlangıç hikâyem klasik; 'Sahilde gitar çalalım, kızları etkileyelim' (gülüyor) yaklaşımı... CNN Türk'te olduğum dönemde, spiker Mehmet Sümer'le grup kurmaya karar verdik. İki kişi daha bulduk ve Son Haber grubunu kurduk. Taksim'de Balo Stage'de çalmaya başladık. Ama o kadar kötüydük ki...
 
- Neden sona erdi bu mutlu günler?
- Bir arkadaşımızın düğününde sahne aldık. Beş saat boyunca çaldık. Sabah uyandığımda hiçbir şey duymuyordum.
Hastaneye gittik, altı gün hastanede tedavi gördüm, basınç odalarına girdim, çıktım. Sonra da bir çınlama kaldı kulağımda.
Artık onunla yaşayacağım. Tinitus diye bir rahatsızlık.
 
- Böyle bir iş yaparken, duyup duymayacağınızı bilmeyerek altı gün nasıl geçti?
- Çok korktum. Tüm hayatımın bittiğini düşündüm.
Depresyona girdim. Bir hafta çok büyük stres yaşadım.
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar