ATILAN başlığın vahim derecede hatalı olduğu konusunda herkes mutabık.
Günün köşe yazarı Sedat Ergin
Sedat Ergin’in bugünkü Hürriyet’te “Niyet okuyup gazeteci tutuklamak” başlığı altında yayımlanan makalesi işte bu vahim yargı hatalarına dikkat çekiyor…
Dün “Günün Muhabiri” seçtiğim Hazal Ateş, Erdoğan’ın yeniden Ak Parti genel başkanlığına seçilmesinden sonraki ilk 100 günde yapılacak olanları pek güzel anlatıyordu.
*
Yapılacaklar arasında yargıya “çeki düzen vermek” de vardı…
Ve okurken “inşallah” demiştim…
Çünkü…
*
Yargımız artık eylemleri bırakmış, “niyet”leri ve “ayıp”ları bile “suç” olarak tanımlamaya başlamıştı.
Yakında “günah”lar da suç olarak tanımlanmaya başlarsa artık çok geç kalınmış olacaktı…
Buna mutlaka son verilmeliydi…
İnşallah verilecektir de…
*
Sedat Ergin’in bugünkü Hürriyet’te “Niyet okuyup gazeteci tutuklamak” başlığı altında yayımlanan makalesi işte bu vahim yargı hatalarına dikkat çekiyor…
Niyetin “suç” olarak tanımlanmasının yargıyı nasıl bozduğuna işaret ediyor…
*
Ben de bu güzel yazısıyla Sedat Ergin’i “Günün Yazarı” seçiyorum…
NİYET OKUYUP GAZETECİ TUTUKLAMAK
Bizzat gazetenin internet bölümünün yöneticisi, aynı bölümde çalışan bir editörün attığı bu başlığın sorunlu olduğunu hemen fark edip 55 saniye sonra yayından kaldırdıklarını söylüyor.
Ancak 55 saniye içinde düzeltilmiş olsa da bu başlığın atılmış olması, Cumhuriyet gazetesinin internet bölümünün Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’i demir parmaklıkların arkasına gitmekten kurtarmamıştır.
Olay 10 Mayıs tarihinde Denizli’de bir trafik kazasında hayatını kaybeden Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper’in ölüm haberini duyurmak üzere Cumhuriyet’in internet servisindeki bir editörün attığı “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” başlıklı tweet mesajıdır.
Aynı başlık gazetenin internet sitesine de konmuştur.
Mustafa Alper, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ’cü darbecilerle ilgili ilk iddianameyi hazırlayan savcıdır. Merhum Başsavcı, 15 Temmuz gecesi de ilk andan itibaren darbeye karşı kararlı bir tavır sergileyerek hemen harekete geçmiş ve Denizli havaalanına giderek buradan askeri uçak kaldırıp Ankara’daki kalkışmaya katılmak isteyen darbeci askerler hakkında işlem başlatmıştır.
Oğuz Güven, 10 Mayıs günü gözaltına alındıktan beş gün sonra verdiği savcılık ifadesinde kendisini özetle şöyle savunmuştur:
“Bu başlık yanlışlıkla atılmıştır. Ben editöre ‘ilk FETÖ iddianamesini hazırlayan Mustafa Alper’in aracını kamyon biçti’ şeklinde twit atmasını söyledim.
Ancak Birkan Erol yanlışlıkla ‘Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti’ şeklinde twit girmiştir. İnternetin getirdiği rekabet ve hız faktörleri göz önünde bulundurularak bir an önce haberi duyurmak amacıyla bu şekilde bir yanlışlık meydana gelmiştir. Ayrıca söz konusu twit 55 saniye sonra kaldırılmış, (internetteki) başlık düzeltilmiştir. Bu da ilk twitin sehven girildiğinin göstergesidir.”
Oğuz Güven, bu ifadesini 15 mayıs günü Sulh Ceza Hâkimi’nin karşısında da tekrarlamış, ancak buradaki savunması da bir sonuç getirmemiş, hâkim kendisi hakkında tutuklama kararı vermiştir.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü tartışmalarında sıkça referans yapılacağı şimdiden anlaşılan bu tutuklama kararının ilgili bölümlerini özet olarak aktarmak istiyorum:
“Hayatını kaybeden Denizli Başsavcısı ile ilgili atılan tweette iki hususa vurgu yapıldığı, birincisi ilk fetö iddianamesini hazırlayan savcı olduğu belirtildiği, ikincisinin de başsavcıyı kamyon biçti ibaresininin kullanıldığı,
aynı gazetenin resmi tweetter hesabından Suriye’de YPG saflarında mayına basan için “yaşamını yitirdi” ibaresi kullanılırken, henüz soruşturması devam eden ve vefat eden başsavcı hakkında atılan tweette “kamyon biçti” ibaresinin özellikle kullanıldığı,
atılan tweet ile bir anlamda fetö soruşturma dosyalarında görev yapan savcılara akıbet gösterildiği, bu savcılarının sonlarının ne şekilde olacağına ilişkin gönderme yapıldığı, bir anlamda başlarına ileride geleceklerin tweette seçilen kamyon biçti ibaresi ile vurgu yapıldığı,
haberin sansasyonel vurgu yapmasından çok fetö hakkında iddianame hazırlayanların ileride başlarına ne gelecekleri şekilde toplumda algı oluşması için kamyon biçti ibaresinin özellikle seçildiği,
şüphelinin internet sitesinin haber müdürü olması sebebiyle her tweete denetleme sorumluluğu bulunduğu, bu yüzden şüphelinin bu tweeti editörünün attığına ilişkin beyanının samimi olmadığı,
TMK 7/2 maddesindeki suça ilişkin örgüt propagandasını yapma, bu amaca ilişkin toplumda algı oluşturma unsurları bakımından suçun yasal unsurlarının oluştuğuna dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu ...”
Hâkimin tutuklamayı dayandırdığı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7’nci maddesinin ikinci fıkrasında bu suç “terör örgütünün cebir şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak...” şeklinde tanımlanıyor.
Atılan başlıkta FETÖ’nün şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini öven ya da teşvik eden bir propagandadan söz edebilmek mümkün değildir.
Ancak hâkim, somut bir suç fiili gösterememekle birlikte, başlığı atan gazetecinin o anda kafasının içinden geçen düşünceyi, niyeti okuyarak, bu okuma üzerinden yaptığı bir yorumla suçlamayı yöneltiyor. Bunu yaparken başlığın 55 saniye sonra kaldırıldığına değinmiyor.
Bir başka anlatımla, hâkimin “okuduğu niyet”i suçladığı kişinin “fiil”i gibi gösterdiği bir suçlama kalıbı karşımıza çıkıyor. Bu kalıp genel bir yönelişe dönüşürse, herhangi bir başlık, haberin içindeki herhangi bir ifade niyet okuma yoluyla pekâlâ suç olarak gösterilebilir.
Oğuz Güven’in tutuklanması kararı, bu yönüyle Türkiye’de ifade ve düşünce özgürlüğünün ciddi bir şekilde daralması sonucunu getirecek bir kapıyı açtığı için çok ciddi sakıncalar içeriyor.