GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Günün köşe yazarı Hakkı Öcal

Yazısını okumadan önce Hakkı Öcal'ı bu güzel yazısı için günün köşe yazarı seçtiğimizi de duyuralım.

Günün köşe yazarı Hakkı Öcal

Bir demokrasinin olmazsa olmazı seçimlerdir. 

Kendini dünyanın en demokratik ülkesi olarak pazarlayan ABD için hele çook çokk önemli. 

Peki başı skandallarla belada olan bir lider için Kasım'da yapılacak ara seçimler ne kadar önemlidir dersiniz?

İşte bu sorunun cevabını Hakkı Öcal veriyor köşesinden. 

ABD'nin Türkiye ile olan ilişkileri ve Trump'ın 6 Kasım'da yapılacak seçimlere giderken bu durumu nasıl lehine çevirmeye çalıştığını hep birlikte okuyalım. 

Tabii, okumadan önce Hakkı Öcal'ı bu güzel yazısı için günün köşe yazarı seçtiğimizi de duyuralım. 

İŞTE HAKKI ÖCAL'IN YAZISI

Demokrasi kuramı açısından baktığımızda seçimler belki her şey demek değil, çoğulculuğu garanti etmek için daha birçok başka süreç var; ayrıca seçimlerde rekabeti sağlamak için yapılması gerekenler var. Yani seçim deyince her şey bitmiyor!


 
/* */Bitmiyor, lakin... Yine de seçim çok çok çok önemli demokrasilerde. Hele seçime bir fikir, ülkeyi iliklerine kadar ilgilendiren bir harekete vücut veren devrimci nitelikte bir fikir çerçevesinde örgütlenerek değil de “Onlar değil de biz kazanalım” gibi gevşek bir tutum çevresinde “Gemisini kurtaran kaptan!” ideolojisinden başka bir kaygısı olmayan insanların girdiği seçimlerde kazanmak tek ölçü. Kazanmak için her şey mubah.

O kadar ki iki hafta önce 20’den fazla Avrupalı lideri kendi tabirinle “atlatıp”, yanından ayrılmadığın bir liderin ülkesine, iki bakanına yaptırım uygulama kararı almak bile, mubah. Evet, bu bakanları dikkatle seçip, onlara ve ülkeye fazla (hatta hiç) zarar vermeyecek bir hassasiyet gösterebilirsin ama yine de bu ülkenin ulusal kültürü, böyle ambargo, yaptırım, tedbir uygulamak gibi kabadayılıklara geçit vermeyecek bir birikim içerebilir ve ne kadar dikkatle de seçsen, bu ülkedeki Amerikan aleyhtarlığına tavan yaptırtabilirsin.

Hiç de önemli değil! Önemli olan, kasım ayındaki 33 senatörün yenileme, 435 milletvekilinin yeniden seçiminin yapılacağı badireyi atlatmak! Tabii orada, burada hiçbir siyasetçi seçime “badire” demez, denmesinden açık bir tarzda hoşlanmaz ama yine de taşıdığı belirsizlik sebebiyle, seçimler atlatılması için her şeyin yapılmasını gerektiren süreçlerdir.

Trump için 6 Kasım 2018’de yapılacak “dönem ortası” seçimler çok ama çok önemli çünkü bir anlamda siyasal geleceği bu seçimleri Cumhuriyet- çilerin kazanmasına bağlı. Hatta her Cumhuriyetçinin de değil, Trump’ı siyasal darağacına göndermeyeceğini açıklamış olan Cumhuriyetçilerin kazanması gerekiyor.

Trump’ın başındaki ilk bela iki yıl önceki seçimleri kazanabilmek için Ruslarla, rakibi Hillary Clinton hakkında siyasal çamur derlenmesi, Hillary ve Demokratlar hakkında düzmece haberler gönderilmesi için iş birliği yaptığı iddiası idi. Bunu soruşturan özel savcı şu anda Trump’ın yardımcılarını tek tek mahkemeye vermeye başladı. Sıra Trump hakkında azil davasına gelebilir.

Oğulları ve kızının şaibeli kazançları gibi dosyalar da sırada bekliyor. Özetle, Cumhuriyetçiler bu seçimi kazanmazlarsa Trump’ın işi kötü.

Dolayısıyla, dindar seçmenlere “Türkiye’de tutuklu papazımızı kurtardım” diyebilmek için Erdoğan’a baskı amacıyla bakanlarına yaptırım uygulayabilirsin. Ama bunu yaparken, Türkiye’yi de tümden   gözden çıkarmak ve elden kaçırmak da olmaz. Onun için bakanlarını sırayla Türk mevkidaşlarıyla görüştürürsün. Elçiliğine açıklama üzerine açıklama yaptırtır, “Sizinle sarsılmaz dostluğumuz devam ediyor; yaptırıma filan aldırmayın!” dedirtirsin.

Miting kürsüsünde ağzına geleni söyler ama kürsünün arkasında biraz önce hakkında konuştuğun kişiyle gönül alma seansları yaparsın! Seçimde mubahtır.

Gel 6 Kasım, gel

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar