Gülse Birsel, okura "küfür alanı" açtı
Hürriyet yazarı Gülse Birsel, "Memleketim Şehitler Tepesi" dedi ve PKK'ya meydan okuyup, okuyucuya küfür yazmaları için yazının içine boşluk bıraktı...
PKK terör örgütünün son Beşiktaş saldırısının ardından vatandaşın öfkesi taştı...
Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel de bugünkü "Memleketim Şehitler Tepesi" başlıklı yazısında patlamanın kendi memleketinde, kendi ilçesinde, kendi semtinde meydana geldiğini hatırlattı ve "Korktum mu? Vallahi tuhaf ama pek de korkmadım! Korkmuyorum" dedi.
Gülse Birsel bu satırladna sonra da "Affedersiniz ........... (Buraya arzu ettiğiniz küfür ve hakaretleri gönlünüzce yazmanız için boşluk bıraktım) PKK’dan mı korkacağım?" diye yazdı...
Yani okuyucusuna PKK'ya istediği gibi küfretmesi için köşesinde alan açtı...
Birsel bununla da yetinmedi köşesine PKK'lılara istediği gibi hakaret etmeleri için bir alan daha açtı...
"Hayatı durdurmuyorum. Bunu yapan ............’lere (Burayı yine arzu ettiğiniz hakaretler için boş bıraktım) gıcıklık olsun diye, işe güce, eşe dosta, spor yapmaya, yılbaşı alışverişine filan daha çok sarılıyorum. Size de tavsiye ederim!"
İşte Gülse Birsel'in o yazısı:
MEMLEKETİM ŞEHİTLER TEPESİ
BEŞİKTAŞ'da doğdum ben.
Evden çıkıp yürüyerek Barbaros Bulvarı’ndaki ilkokula gittim. Yıllardır da Maçka’da oturuyorum. Memleketin neresi diye soranlar oluyor bazen. İzmirli zannedenler var. Değil, İstanbulluyum, Beşiktaşlıyım. Yani benim memleketim aha tam da burası. Yani bombaların patladığı yer!
Eski Beleştepe, şimdiki Şehitler Tepesi’ne pergelin ucunu koyup etrafına bir daire çizdiğinde, benim mahallem ortaya çıkıyor. En çok geçtiğim yollar, hayatımı geçirdiğim adresler, karış karış bildiğim kaldırımlar...
O iki bomba benim güzel havalarda çıkıp yürüdüğüm yerlerde patladı. Biri evden 100 metre ileride, diğeri taş çatlasa 1 kilometre. İnsan oturduğu binayı sallayacak kadar güçlü bir patlamada, içgüdüsel olarak kendini yere atıyormuş. Bu vesileyle öğrenmiş oldum cumartesi gecesi.
Korktum mu? Vallahi tuhaf ama pek de korkmadım! Korkmuyorum.
Aha işte burnumun dibinde patladı bomba. Gündüz olsa, yürüyüşe çıkmış olsam, belki yanımda patlayacaktı. Ne olacak ki, bir tane canın var ve eninde sonunda öleceksin. Berbat bir dizi yazmaktan daha çok korkarım. Birine kötülük yapmaktan, arabayla birine çarpıp bacağını kırmaktan filan daha çok korkarım.
Affedersiniz ........... (Buraya arzu ettiğiniz küfür ve hakaretleri gönlünüzce yazmanız için boşluk bıraktım) PKK’dan mı korkacağım?
Suratlarına gülüyorum! Patlamadan 100 metre ileride, patlamadan yarım saat sonra, az önce camları tesadüfen patlamamış salonda oturmuş komedi filmi yazıyordum ben!
Hayatı durdurmuyorum. Bunu yapan ............’lere (Burayı yine arzu ettiğiniz hakaretler için boş bıraktım) gıcıklık olsun diye, işe güce, eşe dosta, spor yapmaya, yılbaşı alışverişine filan daha çok sarılıyorum. Size de tavsiye ederim!
Beleştepe bizim mahallenin kendisi gibi eğlenceli bir isimdi. İnsanlar orada oturup, İnönü Stadı’ndaki maçları bedava seyrettiği için öyle denirdi. Şimdi adı Şehitler Tepesi. “Memleket nere?” derlerse, böyle diyeceğim artık.
Bir gün her şey düzelecek. Bu mahalle, bu şehir, bu ülke eski neşesine kavuşacak.
Bana inanın. İlk değil ki. Sadece benim yaşam süremde neler gördü bu sokaklar, caddeler. Ama sonunda hep hayat kazandı.
Gayet iyi biliyorum...
Çünkü burası benim mahallem... Benim memleketim...
HALK ÇİÇEK AMA SİYASET KENDİNE BİR BAKSIN
ÇEVİK kuvvetin o gencecik polisleri, canlı bombayı etkisiz hale getirmek için kendilerini feda etti.
Olaydan sonra farklı futbol takımlarının taraftarları, kızlı-erkekli bacak kadar gençler, bir araya gelip beraberlik mesajı verdi.
Başka başka partilere oy veren kalabalıklar, üç-beş kendini bilmezin bağırış çağırışı hariç, teröre karşı el ele yürüdü.
Bu insanların hepsi benim için ailedir.
Yani:
Hedef gösteren, oy arttırmak için rakip partiyi teröre destek vermekle suçlayan, fikrine katılmayanı vatan haini ilan eden, ayrıştıran, kutuplaştıran, Meclis’te saç saça baş başa birbirine giren siyasetçiler olmasa...
“PKK terörüne lanet olsun” diyemeyen, lafı bin kere dolaştırıp, kıyısından kenarından geçen, gayet makul bir terör karşıtı bildirgeye nedense imza atamayan partiler olmasa...
Hakaret eden, cahillik ve yalancılığın dibine vurarak ithamlar sallayan, küfür savurup hedef gösteren paralı sosyal medya trolleri ve gazeteci kılıklı troller olmasa...
Görüyoruz ki...
Aslında vatandaşın vatandaşla hiçbir alıp veremediği yok!
Yeter ki siyasetçiler, troller, trolden bozma gazeteciler, siniri burnuna gelmiş, az okuyan, önyargılı gençlere yalanla dolanla gaz vermesin, milleti provoke etmesin. Onları parti propagandası için canlı pankart olarak kullanmasın.
İddia ediyorum ki, siyasetçiler kendine çeki düzen verip milleti ayrıştıran dili bıraksa, partiler sosyal medya trollerinin ipini çekse...
PKK-TAK’ın, DAEŞ’in, FETÖ’nün ağlamaklı olması an meselesidir.
Bunu anlayabilen siyasetçiler de var neyse ki.
Misal, Ömer Çelik’in, bir AK Parti milletvekilinin, köşe yazısında CHP’yi terör örgütü listesinde göstermesine verdiği tepki. “CHP’nin hiçbir şekilde terör örgütlerinin sayıldığı bir listede sayılması doğru değildir, kabul edilemez, bu net bir durumdur... Bu yaklaşımı reddettiğimi söylüyorum.”
Önemli bir cümledir.
Binali Yıldırım, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin bugün bir araya gelip terör konusunda ortak görüşme yapmaları değerlidir. Ama bu paylaşma, ortak akıl, ortak fikir havasının her güne taşınması lazım. En azından şu dönemde.
Yani anlayacağınız, esasında halk çiçek gibi, halkta problem yok. Ama siyasette aklıselime her zamankinden çok hasretiz...